Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Neden ısrarlı davranmadın? Kaybedecek neyin vardı?” “Onurum. Beni istemeyenlerin arasında dura­mazdım.” “Onur da neymiş? Herkesin seni iyi, terbiyeli, in­san sevgisiyle dolu sanması isteği yalnızca. Doğaya karşı saygı duy biraz, hayvanlar üzerine yapılmış bir­ kaç film izle de, nasıl bir yaşam savaşı veriyorlar gör."
Çamaşır makinesi ve televizyon alamamıştık. Bulaşık makinesi o zamanlar pek yoktu… Buzdolabı için konuşamamıştık bile… Tatlı Dillim'den sonra Yalancı Yarim, Oh Olsun, Salako, Şaşkın Damat, Salak Milyoner, Köyden İndim Şehre, Sahte Kabadayı, Hababam Sınıfı filmleri çekilmiş, sinemalarda oynamıştı biz evlenmeden önce… Yani O, artık tanınıyor, film şirketleri yeni filmler için birbirleriyle yarışıyordu adeta… Biz o zaman bu varlık içinde yokluğun pek farkında değildik. Çok da önemli değildi galiba, çok mutluyduk çünkü… Arzu Film'le anlaşması ve gönül bağı olduğu için teklifleri reddediyordu. O döneme göre çok büyük paralar konuşuluyor, O hepsini geri çeviriyordu. Kaç tane senet imzaladığını bilmiyordu. Sadece, "Çoktu, imzalarken kolum yoruldu" diye ifade edebiliyordu. Yani Arzu Film'den ayrılmasına imkân yoktu. Zaten bunu da çok istemiyordu. Arzu Film'in sahibi Ertem Eğilmez'e minnet borcu olduğunu ve kendisine çok iyi projelerde rol vereceğini düşünüyordu. Paraya gelince belli bir haftalık alıyor, şirketten asla alacağı kalmıyor, fakat eline toplu para da geçmiyordu.
Sayfa 19 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Önce vakit, bir kaç aktör arkadaşıyla bir gündüz tiyatrosu kurmak üzere projesiyle geçmişti. Bu sefer bir sürü, aktör ve tiyatroseverle tanıştı. Bunlar da gazeteciden iyi değildiler. Daha meselesiz, daha cahil, daha yakışıklıydılar. Bir kısmı işin kolayını yakalamış, sanat, sanatkâr numarası altında hafızalarına, kolay kazanılmış eski şöhretlerine dayanarak günlerini gün ediyorlar, film çevirme dalgasıyla, memlekete hizmet numarasıyla para kazanıyorlardı.
Sayfa 82
EFELYA ROMANI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ... Film Yönetmeni Sinan Tabanlı yazdı... Genk / Belçika Arada su gibi içtiğim Kürk Mantolu Madonna'yı saymazsak eğer uzun zamandır Türk diliyle yazılmış bir roman okumamıştım, Mehmet Ağabey'in Efelya'sı elime geçene dek. Ortalık herhangi bir moral çerçevesi olmayan sığ, karanlık tarafçı bohem
Serhat Akdeniz yazdı... EFELYA ROMAN İNCELEME Bugüne kadar belki kimse bu kadar iyi anlatamadı diye başlamak istiyorum. Adına "aşk" dediğimiz bu "ruhsarı yangın telepatiyi". Okumaya başlayıp biraz ilerlediğinizde "abanoz ağacını delmeye çalışan bir ağaçkakan" gibi nefesinizi kesecek. Roman'ın
EFELYA ROMANI HAKKINDA BİRKAÇ SÖZ... Film Yönetmeni Sinan Tabanlı yazdı... Genk / Belçika Arada su gibi içtiğim Kürk Mantolu Madonna'yı saymazsak eğer uzun zamandır Türk diliyle yazılmış bir roman okumamıştım, Mehmet Ağabey'in Efelya'sı elime geçene dek. Ortalık herhangi bir moral çerçevesi olmayan sığ, karanlık tarafçı bohem
Reklam
Uçurtmayı Vurmasınlar filminden bir sene önce, bu kez tamamı Ankara'da çekilen ve yönetmenliğini Zeki Ökten'in yaptığı Düttürü Dünya filmi gösterime girer. Filmin ilk sahneleri,Hıdırlık Tepesi'nin Ankara Kalesi'nden görüldüğü sabah saatleridir. Dütdüt Mehmet (Kemal Sunal), Rıfat (Cezmi Baskın) ile birlikte müzisyenlik yaptıkları gazinodan Hıdırlık Tepesi'ndeki gecekondularına dönmektedir. Film Kemal Sunal'a, 1989 yılı 2.Ankara Film Festivali'nde en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırmıştır. Düttürü Dünya, oyuncu kadrosuyla da başlı başına bir Ankara filmidir. Kadronun büyük çoğunluğunu, Ankara Sanat Tiyatrosu'nda yer alan veya daha önce yer almış Jale Aylanç Cezmi Baskın, Erdal Gülyer, Ayberk Çölok, Yaşar Akın gibi tiyatrocular oluşturmuştur.
Sayfa 108 - Sapiens yayınevi 1 basım Nisan 2022
Karşındakini yargılamayı bırakırsan ‘bana zarar verdi’ yargısından kurtulursun. ‘Bana zarar verdi’ yargısından kurtulursan zarar dediğin şeyden de kurtulmuş olursun. İyi de ben güçlü filan değilim ki! Böyle vir vir vir konuştuğuma bakma. İnsan başka çaresi olmayınca öyleymiş gibi yapıyor.” “Bazen insan, konuştuğu kişi daha ağzını açmadan neler
İyi bir filme rastlamak için kaç kötü film seyretmek zorunda kalıyoruz?
Sayfa 110 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Reklam
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
Kararları etkileme sürecinin ilk aşamasına geçmeden, alınması gereken en önemli tedbir, rakibin kişiliği hakkında bilgi sahibi olmak ve manipulatif girişimleri ona göre uygulamaya koymaktır. Rakibin dikkatini, onu etkilemek istediğiniz konuya çekin. Çoğu kimse böyle bir durumda: "Benimle sinemaya gelir misin? Canım hiç yalnız gitmek istemiyor
Ama sen bir şeyler söylesen ben anlardım. Söylemedin. Anlamlı anlamlı sussaydın en azından o bile bir şey demek olurdu. Olmadı. Bir sürü laf edip hiçbir şey söylememeyi nasıl başardığını hala almıyor yarım aklım. Şu an tek bir kelimesini bile hatırlamadığım bir dolu laf edip hiçbir şey söylemeden gittin. Senden geriye ara sıra hatırlayıp gözlerimin yaşarmasına neden olacak iç burkan bir çift laf bile kalmadı. Çok ayrılmalı elvedalı film izlemiştik oysa beraber. Hiçbirinin sonu böyle bitmiyordu. Şöyle afili bir veda bile edemedik birbirimize. Kendine iyi bak böylesi ikimiz için de en iyisi türünden laflar ediyordun gider ayak, ben de bende kalan bir kaç kitabını en kısa sürede iade edeceğim türünden saçmalıklarla mukabelede bulunuyordum. Adam gibi ayrılmayı bile beceremedik, sanki işleri bozulduğu için yolları ayıran iki müflis tüccar gibiydik..
DU BAKALI N'OLECAK ?
Boğaziçi'nin Karadeniz Boğazına yakın Anadolu yakasında, deniz kıyısı üstünde bir çay evi... O çay evinin hemen bütün müşterileri, hep o semtin insanları olduklarından ve oraya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar. Çoğu da emeklidir. Emekli olunca konuşmaları doğal olarak çoğunlukla geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli zamlar ve
Sayfa 157 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
97 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.