“Kısacası,” diye devam etti, “gerçekler bunlar. Babam bir Hint alayında subaydı ve ben daha çocukken beni evime göndermişti. Annem ölmüştü ve İngiltere'de hiç akrabam yoktu. Ancak Edinburgh'ta rahat bir pansiyona yerleştirildim ve on yedi yaşıma kadar orada kaldım. Alayının kıdemli yüzbaşısı olan babam, 1878 yılında on iki ay izin alıp
Tek bir kelime söyleyip,ya da biraz ilerleyip susabilirsiniz. Nasıl olsa gerçeğe ihanet etmeden bir şeyi anlatmanın bir olanağı yoktur. Daha söylerken içinizdeki ses ile dış sesinizin ne denli farklı olduğunu hisseder ve BEN SÖYELEMEDİKLERİMİM,dersiniz. Öğrenilen tüm gerçekler başkalarına söylenen yalanlar sayesinde bulunur.
"Hepsinin karanlık tarafları, zayıflıkları, korkuları varmış. Fakat bu gerçekler ne onları ne de hikayelerini değersiz kılarmış. Her kahraman kıymetli, Her hikaye anlatılmaya değermiş. Her hikayede biraz sen, biraz ben, biraz da 'o' varmış."
Benim gazetelerde eleştirdiğim şey, her gün dikkatimizi önemsiz şeylere çekmeleri; oysa en önemli konuların işlendiği kitapları hayatta üç veya dört kere okuyoruz....
Zaman, sen ne büyük öğretmensin, ah saygıdeğer zaman, sen ne büyük bir bilgesin! Gaddar bir bilgesin ama. Acımasız. Gerçekler biraz da saklanmalı değil mi? Birazcık, çok değil. İnsanları içkide boğulmaya ya da beynine bir kurşun sıkmaya kalkıştırmayacak ölçüde olsa yeter.
Ne mutlu ki evet, geriye vicdan kalıyor, aksi takdirde çok mutsuz olunurdu. Biraz şiddet içeren her eylemde bizi kurtaran vicdandır çünkü bize sadece kendimizin yargılayacağı binlerce elverişli bahane sağlar ve bu gerçekler uykuya dalmamızı engellemeyecek kadar mükemmel olsalar da, bir mahkeme önünde hayatımızı kurtarmakta yetersiz kalacaklardır..
Sayfa 713 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim.
Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Güçlü olmak zorundayım. Bunu da becermek çok zor, gerçekler ağır geliyor. İlk günler hafif ve dayanılır gelen şeyler, şimdi biraz ağırlaştı. Fakat hüküm vermemeliyim. O kadar sık değişiyorum ki.