Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zavallı dostum, batmışsın sen, boğazına kadar batmışsın batağa, gidiyorsun. Biçare, işinden başka hiçbir şey göremez, duyamaz, konuşamaz olmuş. Ama böylesinin yolu açıktır, yakında büyük işler başarır, en yüksek mevkilere yükselir... Bizde buna meslek sahibi olmak diyorlar. Bunun adamın hayatı böyle geçip gidecek ve ruhunun birçok yanı hiçbir zaman açılmayacak... On ikiden beşe kadar dairede iş, sekizden on ikiye kadar da evde, vah zavallı!
Sayfa 29 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarKitabı okudu
Mobbing Bank Diyor ki;
Türk Dijital Devrimi Aydaa bu nereden çıktı şimdi deneyim Siyonizm sosyal ağlar ile hem para kazanıyor hemde kim ne düşünüyor nereyi nasıl sömürge ederiz bununla ilgili plan ve proje sosyal ağlar üzerinden geliştirip troll piyonlar ile gündem ve algı operasyonu düzenliyor. Aynı zamanda sosyal ağlar gizli istihbarat örgütlerinin yuvalandığı her
Reklam
Hayatı belli şartlar altında yaşamaya buyur ediliriz. Hayat boyu böyledir bu. Doğduğumuz andan ölümümüze değin hep bu şartlar topluluğu bir şartlar topluluğu ile çevrelenmişizdir. Kimimizin babası sert, kimimizin ki fazla yumuşak, kimimizin annesi ilgisiz, kimimizin ki ise insanı boğacak kadar ilgilidir. İçinde yaşatıldığımız şartlar ilk olarak
Dedim ki. ben her zaman söylerim, burada da bu vesileyle arz edeyim, benim elime büyük yetki ve kudret geçerse, ben sosyal hayatımızda arzu edilen inkılabı bir anda bir "Coup"* ile tatbik edeceğimi zannederim. Zira, ben, bazıları gibi halkın anlayışını. önde gelenlerin anlayışlarını yavaş yavaş benim anlayışım ölçüsünde düşünme ve
Sayfa 188 - Karlsbad’da Geçen Günlerim (30 Haziran 1918-28 Temmuz 1918) - 6 Temmuz 1918, Cumartesi - *Coup: Darbe. (Y.N.)Kitabı okudu
Mobbing Bank Diyor ki;
Ortadoğu Kültürünün Duygu, Batı Kültürünün Maddi Sömürü Zulmünü Bir İbret ile Bitiriyoruz Türkler de yaşam mana üzerine kuruludur. İhtiyaçtan fazlası zehir gelir Türklere. İsraf haram demeyen din var mı? Dinler yokken Türkler de yaşanıyordu. Dinler bütün bu bilgileri bizden almış kullanmıştır. Dini farklı niyetle kullanmak adına dinin
Varoluş sancıları herkeste varolmuş
XIX İLKGENÇLİK İlkgençlik yıllarımda sürekli düşünmekten, hayal etmekten hoşlandığım şeylerin neler olduğunu söylesem, sanırım kimse inanmaz bana. Çünkü bunlar ne yaşıma ne de toplumsal durumuma uygun şeylerdi. Ama kanımca insanın toplumsal konumuyla ahlaki konumu arasındaki birbirini tutmazlık, gerçekliğin en şaşmaz belirtisidir. Kendi içime
Reklam
Mobbing Bank Diyor ki;
İlim Bilgeliği Hikmetin bilgisi ilim ve irfana dönüşerek sır muhafızı dört büyük insanın sırları ile zırha büründü. İlim ile akan bilgi asil kanla buluşup bir bedende o gün bugündür bir başka türlü dolaşmaya başladı. İnsan ruhunun iki ışığı var; biri bilgelik diğeri delilik! Delirmeye gerek duymadı, yetti bilgelik. Sen kimsin ki şetan ile baş
Kim bilir, kim bilebilir ne güzel bir histir tam olmak? sıradan bir ailede dünyaya gelme kaderiyle taçlanmak. orada güvende büyümek sancısız acısız korkusuz. sahi korkmamak nasıl bir histir kim bilir, kim bilebilir? sobanın yanında hep birlikte yenen akşam yemekleri şubat sonlarında. bahara çok yakın. oracıkta, anne, baba, çocuklar ve sıcak yemekler hep bir arada. ödevlerini tamamlamış bir çocukluk neşesiyle. şakalar ve bilmeceler eşliğinde. önce dört ayaklı, sonra iki, sonra üç ayaklı olan kimdir? kimdir? kimdir? ben cevap vereceğim. Hayır ben. insan. insandır. İnsan insanın ilacıdır. başka bir dünyada, başka bir ülkede, başka bir şehirde, başka bir sokakta, başka bir evde insan insanın ilacıdır. iyi gelir yan yana durmak. hep bir arada. hiç yıkılmayacakmış gibi. hep sonsuzmuş gibi, orada, kadim. bir arada. beraber ve mutlu. kim bilir, kim bilebilir sıradan bir ailede büyümenin verdiği o dünyalara sığmaz güveni. kim bilebilir… annenin asla delirmeyeceğini, babanın her akşam eve döneceğini ve kardeşinin hiç terk etmeyeceğini bu kabuğu? öyle sarsılmaz bir inanç. öyle keskin bir bilgi. ve genç kız olmak o kabukta, yeryüzünün tek ele geçirilmez kabuğu, duvarları 5 metre kalın, çatlamaz, kırılmaz. dışarıdan ve içeriden ve hatta derinde hiçbir düşmanın yıkamayacağı o iç dünyada büyümek, ağaçlar hep aynı yerde, duvarlar hep aynı kalınlıkta, bahçe desen bahçe, uyku desen uyku. var olmak böyle bir şey olmalı. kim bilebilir?
Kötü çocukların! Bulunduğu her ailede “ortalığı dağıtmak” denen şey olur. Olay gerçekleştikten sonra “çocuğa sinir bozucu şey” denir, ancak ortalığı toplamak hizmetçiye kalır. Asıl suçlu ise basit bir azarlamadan başka hiçbir ceza almaz. Burada verilecek ceza oyuncakların oyuncakları çocuğa toplatmak. Buna muhalefet edince topladıktan sonra çocuğa bir daha oyuncaklarını vermemek olacaktır. Çocuk bu yöntem ile, erken sayılamayacak bir dersi, yani “şu dünyamızda insanın hoşuna giden şeylerin, ancak çalışıp çabalama ve zahmetle satın alınabileceğini vakit geçirmeden öğrenmiş olur.
The Rational Male
THE RATİONAL MALE Kadınlar aktarılan bilgiden çok iletişimden keyif alırlar. Çözülmesi gereken bir sorun değil, iletişimdir. “Açık iletişim kadınları ne kadar sinirlendiriyorsa, gizli iletişim de bizi o kadar sinirlendiriyor. Dilimizin onlar için hiçbir sanatı yok, bu yüzden kadınlara en iyi ihtimalle aptal veya basit görünüyoruz Ruh eşi bir
Reklam
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Bu kitapta, insanın kendi kendisine tutsak olmasına yol açan kısırdöngülerin oluşum nedenlerine ve yaşanış biçimlerine ağırlık verilmiştir. Çünkü insan, kendisine karşıt düşen davranışlarını nasıl geliştirdiğini göremedikçe, özgür olabilmek için neyi aşması gerektiğini de bilemez. Ancak böyle bir kitabı okumanın davranışlarda doğrudan bir değişiklik yaratacağı beklentisi de bir yanılgıdır. Çünkü insan, çevresini algılarken seçicidir; yalnızca seçtiklerini görür, diğerleri algı alanının dışında kalır. Örneğin, bu kitabı okuyan okuyucu, kendisiyle doğrudan ilgili bazı bölümleri kavramakta güçlük çekebilir ya da okuduklarıyla kendisi arasında hiçbir ilişki kurmayarak, bu özelliklerin çevresindeki bazı insanlarda bulunduğunu düşünebilir. Böylesi bir yadsıma, insanın o davranışını değiştirmeye hazır olmadığının bir göstergesidir. Gerçi bugün edinilen bilgi farkında olmaksızın bizde bir iz bırakabilir ve aradan bir süre geçtikten sonra, edinilen bilgiyle belirli bir davranış alışkanlığımız arasındaki ilişki birden açıklık kazanabilir; ama bu bile kesin bir beklenti olarak değerlendirilmemelidir. Üstelik, bu ilişkiyi fark etmek o davranışın değiştirilebilmesi için yeterli olmaz. Çünkü değişme, "neden" öyle davrandığımızı görebilmekten çok, o davranışı "nasıl" yaptığımızı anında fark edip, aradaki yaşantımızı anlamaya çalışarak gerçekleştirilebilir. Bir insanın bunu tek başına başarabilmesi pek de kolay değildir. Çünkü bu, her şeyden önce bir "niyet" ve "kararlılık" sorunudur.
Mahkeme heyetinin müritlerini cinsel ilişkiye zorladığı yönündeki iddiaları sorması üzerine Uğur Korunmaz şöyle konuştu: "Badeleme ve cinsel ilişkiye girmek ile ilgili ben gelen kişilere hiçbir söylemde bulunmam. Herhangi bir çaba sarf etmem. Sadece her tarikatta olduğu gibi bizde de gelen kişiye 'vird' denilen, dini zikir içeren sözler verilir. Belirli süre tekrar edilir, tekrar ettikten sonra bunu yapan kişi kendiliğinden gelir, demin söylediğim eylemleri kendisi ister ve kendi isteği ile gerçekleşir. Ben bu konuda sözle ya da telkinle ya da kandırarak, inandırarak, zorlama şeklinde hiçbir eylemde bulunmam. Mensup olan kişiler ya da müritler virdleri yaptıkça, onların mertebeleri yükseldikçe bu bahsettiğim eylemi isterler ve benim tarafımdan yapılır. Yapılınca mertebe daha da yükselir. Bazı kişiler bu mertebeye gelemezler veya virdi çekerler de ne zaman isterlerse o zaman bırakıp giderler. Benim tarafımdan bir zorlama olmaz." Uğur Korunmaz'ın ifadesinin ardından mahkeme müştekilere tek tek şikâyetçi olup olmadıklarını sordu. Dosyada mağdur olarak geçenlerin tamamı şikâyetçi olmadıklarını söyledi. "Şikâyetçi" olarak iddianamede yer alan 6 kişiden Ahmet C., İlyas Ç., Ayşe S. de şikâyetlerini geri aldı. Sadece 3 şikâyetçi kalmıştı: Ahmet Ş., eşi Birgül Ş. ve Nigar K… Mahkeme üçünün davaya müdahil olmasına karar verdi.
Sayfa 132 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Sözde bilim adamıyız ama politikacılardan hiçbir farkımız yok. Onlar da adam kayırıyor bizde. Onlar da gruplaşma içinde biz de. Onlar da güçlü olmak istiyor biz de. Bir türlü değişemiyoruz.Böyle olunca da gelişemiyoruz.
1.248 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.