"... öyle bir yarım yamalaklığımız var ki, bizim dramımız, trajedimiz,
akıl almaz bir biçimde gelişiyor.
Ayrıca, bir trajedinin içinde
olduğumuzun farkında bile değiliz.
Çok güzel yaşayıp gittiğimizi sanıyoruz. İktidardaki adamlar da, bu sanıyı
bütün millet adına dile getiriyorlar.
Birkaç aydın dışında bunu anlayan
yok gibi. O aydınlar da, sosyal bir takım sözler ediyorlar. Psikolojik yönü
boş kalıyor bu meselenin.
İnsanlarımız, bu kötü yaşantıyı dile getirmenin, ‘muhalefet yapmak’ olduğunu sanıyorlar. Aslında bir yanlış anlama olduğu halde, anlaşıp gidiyorlar.
Bir ‘mış gibi yapmak’ tutturmuşlar; arabalar yürüyor ya, ekmek yapılıyor ya,
iyi kötü suyumuz geliyor ya… mesele yok.
Bir taklid yapıyoruz ve Batıya bile
kabul ettirdiğimiz anlar oluyor.
(Bir futbol maçında yeniveriyoruz onları.)
Ya çocuksu gururumuz!
Beğenilmezsek hemen alınıyoruz,
Batılılara iftiralar ederek kendimizi
temize çıkarmak için didiniyoruz.
İyi aile çocukları arasında, onlara
çamur atan mahalle çocuğu gibiyiz..."