Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KIRMIZI GÜRGENLER O sabah Sherlock Holmes Daily Telegraph’ın küçük ilânlarını okuduktan sonra: —Sanat sanat içindir prensibini kabul etmiş olanlar, basit, önemsiz şeylerden zevk alırlar dedi. Bu hakikati kavradığınıza şüphem yok Watson. Benim büyük rol oynadığım heyecanlı davaları bir tarafa bırakıp, basit ve ehemmiyetsiz sayılacak hadiseleri
22:38
Benim bu memleketten 30 yıllık uyku alacağım var doktor. Bak dinle! Yaşadığım apartmandaki herkese kılım ben doktor. İnsan sevmediğimden değil bu. Normal saatler içinde uykumu da almışsam severim aslında insanı. N'olcak. Eninde sonunda insanım ben de. Ama doktor bizim apartmandaki hidrofor var ya, tam benim yattığım odanın altına denk geliyor. Ve ben bu hidrofor yüzünden yıllardır uykusuzum. Yoksa ben deli miyim..
Reklam
"Peki, niçin karşısın sosyalizme? Sorabilir miyim?" "Hiç kimse istemiyor onu." "Çok saçma bir şey bu söylediğin." "Demek istediğim : herkes başka başka anlamlar veriyor sosyalizme.. Bir kavramlar kargaşası.." "Ya senin fikrin?." "Hıh! Bence, Aldous Huxley’in Yepyeni Bir Dünya’sındaki gibi bir şey sosyalizm. Ne var ki, Huxley’in kitabındaki kadar eğlenceli bir şey değil.. Günde dört saat fabrika; komün mutfağında yemek; Marx hostelinden Lenin hosteline geziler; her sokak başında kürtajla meşgul birer klinik... hepsi de çok iyi bunların tabii; ne var ki, biz istemiyoruz böyle bir şey." Ravelston içini çekti. Her ay, Antichrist’de, böyle bir sosyalizm anlayışını reddeden bir makale yazardı. "Peki, ne istiyoruz öyleyse?" "Allah bilir. Tek bildiğimiz, sosyalizmi istemediğimiz... Mesele de burada zaten. Ama yine de ben diyeceğim ki, iki alternatif değil, üç alternatif var karşımızda. Sosyalizm sadece bunlardan birisi." "Neymiş diğer iki alternatif?" "İntihar ve Katolik Kilisesi.."
Epub
Bazen kendimi o kadar önemsiyorum ki sanki tek bir dünyayım. Bir de başka bir dünya var ve bir türlü iletişim kuramıyoruz zannediyorum. Sonra da "ya bir dakika, ben evrenin bir parçası değil miyim?" diyorum kendimi zorlamak için." Yani ben kum gibi bir şeyim, dünyada beni kimse tanımıyor ve bana bir şey olsa dünyanın akışı değişmeyecek"diyorum. Bu düşünce beni o kadar rahatlatıyor ki!
Sayfa 134Kitabı okudu
“Kes ulan Kızılibik! Kes, Marksis Marksis konuşma oradan!” dedi Çavuş.        Güldü Kör Celal:        “Marksizmi sen anlasan terfi edersin be! Marks’ın kaç satırını okudun anandan doğalı?”        “Niçin okuyacağım? On yedi yıllık uzatmalıyım! İnsan pratiğin içinde daha iyi yetişir! Yüz sefer eşkıya takibine çıktım. On sefer kurs gördüm. Altı
Sayfa 324 - ADAM YAYINLARI e-kitapKitabı okudu
Toz toprak değil mi böyle içimi daraltan tavana dek kitap rafları sıralanmış şu yüksek duvarda? Toprak değil mi bin kez daha saçma şu eski püskü nesneler, bu gövdeler dünyasında beni sıkıp duran? Ben hiç istediğimi bulabilir miyim burada? Okumak zorunda mı kalacağım binlerce kitabı? Yeryüzünde insanın acı çektiğini öğrenmek için ya da bulunduğunu şurada burada tek tük mutlu kişilerin.
Reklam
- Telgraf kâğıdı mı? Nerden bildin telgraf kâğıdı olduğunu? - Atlı postacı getirdi, tozu dumana kataraktan... "Telgraftır, aman, yitip mitmesin" dedi. - Hani nerde? Çıkar şunu... Niçin demedin bu zamana kadar? - Götürdüm Murat Ağa'ma çoktan... - Ulan benden habersiz... - Mektup telgraf kısmı, sahibinden başkasına verilebilemez. - Neee! Ya ben seni kesmez miyim? Nerden gelmekte? Ne yazılı? - Bakmadım. "Elin kâğıdına hiç bakılmaz" dedi Murat eğitmenim... - Ulan, "eğitmen" demeyeceksin, "itmen" diyeceksin demedim mi? - Murat eğitmenime "itmen" denilebilemez! Zeynel vuracak bir şey aradı: - Ya ben seni... Tüh kansız... Ulan ben... Tüh Allah belanı vere! Ulan telgraf ne demek? Kuruldu kurulalı hiç telgraf geldi mi bu köye? Namussuz Yamörenli yeni düzen mi çıkarmakta? Ulan, ben bu köyün ağası değil miyim? Ağa kısmından habersiz köyde pire zıplasa n'olur? N'olur dedim köpoğlu köpek! Ulan sen bu köyün bunca yıllık düzenini mi bozacaksın? Ağzımızın tadını mı kaçıracaksın dürzü?
Sayfa 59 - İthaki Yayınları, 5. Baskı (2011), Birinci Bölüm, Ortam, 2, TabanKitabı okudu
“Seçme şansı,” diye gürledi kalın boğuk bir ses. Kodes papazından geldiğini dikizledim. “Aslında seçme şansı yok, değil mi? Kendisini öyle iğrenç bir şekilde küçük düşürmesine yol açan şey, kendi çıkarlarını düşünmesi, fiziksel acıdan korkması. Hiç samimi olmadığı çok barizdi. Evet, artık bir kabahat işlemiyor. Ama ahlaki seçimler yapabilecek bir varlık olmaktan çıktı.” “Bunlar ayrıntı,” dedi Dr. Brodsky gülümseyerek filan. “Bizler güdülerle, yüksek etikle ilgilenmiyoruz. Biz sadece suç oranını düşürmekle ilgileniyoruz…” “Bir de,” diye araya girdi, bu şık azman Bakan, “tıka basa dolmuş olan hapishanelerimizi rahatlatmakla.” “Ben, ben, ben. Peki ya ben ne olacağım? Bana ne zaman geleceksiniz? Yoksa sadece bir hayvan veya köpek filan mıyım?” “Sırf bir otomatik portakal gibi mi olayım yani?” Bunu neden dedim bilmiyordum kardeşlerim, aklıma durup dururken filan gelivermişti. Nedense hepsi bunu duyunca bir iki dakika sustular.
1.000 öğeden 821 ile 830 arasındakiler gösteriliyor.