Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gözlerimi dilimin yerine koydum koyalı insanlara uzak gelmeye başladım, biliyorum. Herkesin bu kadar kolay anlaşılması içimi üşütüyor. "Suya atılan bir taşın en iyi sonucu dibe düşmesi mi, suyun yüzünde yarattığı halkalar mı?" diyorum, birisi de çıkıp "bu, neden attığına, kıyısında seyredene bağlı" demiyor. Kime aşkı sorduysam ikinci cümlesi bir evdi. Ey kutsal uğultu, neden öyleyse dışarlarda bu kadar mutlusun? Yüzünü korkusuzca yağmura tutan birisini görmedim yıllarca. Öyle çabuk dönüp gidiyor ki insanlar... Sesiniz ağzınız da dağılıp kalıyor.
“Bu kadar kolay küçük ve anlamsız mı hayat.”
Reklam
Mobbing Bank Diyor ki;
İlim Bilgeliği Hikmetin bilgisi ilim ve irfana dönüşerek sır muhafızı dört büyük insanın sırları ile zırha büründü. İlim ile akan bilgi asil kanla buluşup bir bedende o gün bugündür bir başka türlü dolaşmaya başladı. İnsan ruhunun iki ışığı var; biri bilgelik diğeri delilik! Delirmeye gerek duymadı, yetti bilgelik. Sen kimsin ki şetan ile baş
Kale duvarlarına daha çok güçlendirmelisin. Onlara daha fazla taş koymalısın. Duvarları yükseltmeli ve surlarına ordular yerleştirmelisin ama unutmamalısın ki benim derdim senin kalbine girmek değil, senin kalbin olmak. Hayata karşı kendini korumak kolay değil mi? Peki bir sokak çocuğunun kalbini de bu kadar hassas koruyabilir misin? Kabuslarından uyanıp sana uzanan bu ele merhaba der misin? Korkak mısın kaçıyorsun yoksa aşık mısın, saklanıyorsun?
Demek ki adamın birinin başına damdan bir taş duşse ve adamı öldürse, bunlar bu yönteme göre diyecekler ki, taş adamı öldürmek için düştu. Değil mi ya, bu taş Tanrı'nın iradesine uygun olarak böyle bir amaçla duşmemiş olsa, şans eseri düşmesi için onca olası durumu bir araya getirmek kolay mı (ki sahiden de böyle bir olayda nice olası durum aynı anda oluşur)? Siz onlara şöyle yanıt verseniz ve deseniz ki, bu taş dùştü, çunku rüzgâr çok hızlı esiyordu ve adamın da yolu oradan geçiyordu. Ama ısrar edecekler ve bu kez de şöyle soracaklar: lyi de niçin rüzgar o sırada öyle hızlı esiyordu? Neden o sırada o adam o yoldan geçiyordu? Bunun üzerine siz şöyle bir yanıt vereceksiniz: Rüzgârın o sırada öyle hızlı esmesinin nedeni, bir gün öncesine kadar sakin olan denizin birden kabarmaya başlaması. Ama yok, sorularının ardı arkası kesilmeyecek, yeniden israr edecekler ve şöyle soracaklar: Neden deniz kabarmaya başladı? Neden adam tam o sırada davete icabet ediyordu? Işte bu böyle uzayıp gidecek ve onlar nedenlerin nedenlerini sormaktan asla vazgeçmeyecekler, ta ki siz kaçıp cehaletlerinin tek dayanağı olan Tanrı'nın iradesine sığınana kadar.
Sayfa 75 - KabalcıKitabı okuyor
şu bizim Akşehirli tonton Nasreddin Hoca'yı j yalnızca bilgili, hazırcevap sanma. Hoca hem cömert hem de yardımsever bilinirmiş yaşadığı çağda. Bu yüzden ona bol bol misafir gelirmiş. Bu güzel ev sahibine gelenler yer içer, yatar kalkar, bir türlü gitmek istemezmiş. İsanoğlu gariptir. Kimi iyiliğe iyilikle karşılık verir, kimisi de iyilik
Reklam
Bukalemun BubUyu Gördün mü"? Yazanlar Şehnaz Ceylan Feyza Yalman İrem Betül Ayçan Yeliz Bodurlar Bu kitabın sahibi: Bubu, keşfetmeyi çok seven meraklı bir bukalemundu. Ormanda bir oraya, bir buraya gezer dururdu. Bir gün o kadar yürüdü, o kadar yürüdü ki... Kocaman binaların olduğu bir şehirde buldu kendini. Binaların arasında biraz
"Sevgili kardeşim! Rabbin hakkı için söyle; Müslümanlar Rablerinin kitabından bu anlamı anlayarak nefislerini arındırmış ve ruhlarını yüceltmişler midir?Maddenin boyunduruğundan kurtulup nefsanî zevk ve eğlencelerden arınmış,basit işlerden ve alçak amaçlardan vazgeçmişler midir? Yüzlerini,gökleri ve yeri yaratana içtenlikle çevirmişler midir? Allah'ın adını yüceltip O'nun yolunda mücadele etmişler midir?O'nun dinini yayıp ilâhi kanunları savunmuşlar mıdır? Yoksa Müslümanlar,nefsânî arzu ve isteklerinin esiri,tutku ve emellerinin kölesi mi olmuşlardır? Tek amaçları,kolay bir lokma,lüksa bir araba,rahat bir uyku,güzel bir kadın,aldatıcı bir görünüm ve içi boş bir unvan mı olmuştur?Şair ne güzel söyler: Kuruntuları kabul edip zevklerine daldılar, Ciddiyet denizlerine hayalen dalıp ıslanmadılar. Hz.Peygamber de (sallallahu aleyhi ve sellem), 'Dinara köle olan kahrolsun,dirheme köle olan kahrolsun,kadife kumaşa (giyim-kumaşa) köle olan kahrolsun' buyurmakla ne kadar doğru söylemiştir."
Kendi kendine konuşana deli diyen, çok gülünce başımıza kötü bir şeyin geleceğine inanan bir toplumun insanları olarak bunu yapmak çok da kolay değil belki ama ısrarla denemeli. "Gülmek için mutlu olmayı beklemeyiniz. Belki gülmeden ölürsünüz..." diyor Victor Hugo. Sahi işi bu kadar şansa bırakmalı mı insan?
Sayfa 61
Muhtemelen sabaha kadar uyuyamayacagim düşüncesinin üzerinden 221 saniye geçmişti ki uykuya daldı. Oysa tam 42 gün sonra başına gelecekleri bilseydi bu kadar kolay uyuyamayabilirdi.... hmm acaba hamile mi kaldı ki testeronu yüksek bir bireye hamile kaldığını öğrenecek olmasın 42 gün sonra gerçekten bu hikayenin devamını ne bilen yok mu yahu...
Sayfa 221 - Elma yayıneviKitabı okudu
Reklam
İnternet Güç Sahiplerinin Önüne Taş mı Koyuyor?
İnternetle birlikte artık hayatımız daha hızlı akıyor. Sayesinde fiziksel mesafeler önemini büyük ölçüde yitiriyor. İnternetle bilgiye ulaşmak artık çok daha kolay fakat bunların ötesinde değiştirdiği pek bir şey yok. Hatta bazı durumlarda onun sayesinde yaptığımız tek şey hatalarımızı daha önce hiç olmadığı kadar hızlı tekrar etmek oluyor. Bu
Sayfa 309-311
Devletlerin İnterneti Kendi Menfaatleri İçin Suistimal Etmelerine Dair
Günümüzde Batılı hükümetlerin sahip oldukları çevrimiçi kabiliyetleri suiistimal etme arzuları bize şunu gösteriyor: İnternetin gücü ve önemi arttıkça ABD'nin savunma kurumları (ve müttefikleri) ile yaratılmasında önemli bir rol üstlendiği küresel ağ arasındaki ilişki de giderek daha karmaşık bir hal alıyor. İnternet bir bakıma fevkalade
Sayfa 212-215
"Ve yağmura yakalanmanın romantik olabilecek hiçbir tarafı yok." Clay gülerek, "Meğer bu yalnızca filmlerde roman- tik oluyormuş," dedi ve Julia'yı baştan aşağı süzmeye başladı. Saçları dağılmış bir şekilde boynuna ve yanak- larına değiyordu. Rimeli akmaya başlamıştı ve yüzün- den yere bir damla su düştü. "Ben neye
Sayfa 160
Karısı da başka kadınlar gibi bağırıp çağırsaydı, başının etini yiyip lanetler okusaydı içi belki daha rahat edecekti. Bu kadar kolay vazgeçmesi, vazgeçişin tortusunu hüzünlü biçimde bastırması adeta nefesini kesiyordu. Anlaşılmak ve saygı görmek için kadının gösterdiği umarsız çaba iyi mi kötü mü bilmiyordu. Fakat kendisinin benmerkezci ve sorumsuz olduğundan emindi. Onu kötü tarafa yaklaştıranın, karısının boğucu sabır ve iyiliği olduğunu düşünmek istedi.
Sayfa 85 - April Yayıncılık
Aslına bakarsanız bu savaşta yenilen Türk milleti değil, Türk devletidir. - Her millet için böyle olmaz mı bu? - Hayır! Sizin özelliğiniz burada ... Bu özelliğin en önemli yanı da dış görünüşüyle yabancıları kolay aldatması... Anado­lu'yu dolaşan bir yabancı neyle karşılaşır? Hasta, bakımsız, güç­ ten büsbütün düşmüş, bütün umutlarını yitirmiş bir halk yığı­m ... Görünürde, yani üretimde erkekten çok kadın var. Çocuk­ lar, yani gelecek kuşaklar, sıtmadan karınları şişmiş, derileri incelip yeşile dönmüş zavallılar... Bugünden yarına çıkacakları şüpheli ... Üretim araçları, ilk tarım çağlarındaki kadar ilkel... Toprak da üstünde yaşayanlar kadar güçsüz ... Demek, Anadolu, maddesiyle, insanıyle, ruhuyla hiçbir dayanağı olmayan yarı ölü­ler ülkesi. ..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.