Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Giderek daha yakına yaklaşarak çıplak vü- cudunu, onun, onu ne kadar çok istediğini gizleye- meyen vücuduna, sırılsıklam olmuş pantolonuna ve gömleğine yapıştırdı. Onun dudaklarından dökülen inlemeleri, iç çekmeleri ve mırıldanmaları duymak istiyordu. Kalçasını ona sürttüğünde Clay inledi. Ses oldukça seksiydi ama bundan çok daha faz- lasıydı. Bu
Sayfa 202
Geyiğin aslanla yan yana yattığını, öldürülen bir adamın dirilip katiliyle kucaklaştığını gözlerimle görmek isterim. Başkaları dünyada olanların nedenini öğrenirken bulunmak isterim. Yeryüzündeki dinlerin temeli bu isteğe dayanıyor; benim de yeteri kadar imanım var. Ama arada çocuk meselesi var, çocukları ne yapacağız? Bu meseleyi çözemiyorum. Yüzüncü defadır tekrarlıyorum: Elimde konu pek çok, ama ben yalnız çocukları ele aldım. Diyelim ki ölümsüz ahengi sağlamak için acı çekmemiz gerekiyor, kabul. Ama çocukların ne ilgisi var bununla, lütfen söyler misin bunu bana? Onların hayatta acı tatmak, ıstırap çekmek pahasına ahenk satın almalarına ne gerek var? Neden onlar da malzemeye girip, kim bilir kimin uğruna yarınki ahengin zeminini gübreliyorlar? İnsanlar arasındaki günah ve ceza konularındaki dayanışmayı anlıyorum, ama çocuklara uygulanamaz bu. Yok, eğer babalarının günahlarında bunların da payı varsa, bu, dünyamızın dışında bir gerçek olur, bu kadarını aklıma sığdıramam.
Sayfa 324 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kimi zaman insanda "hayvanca" bir zalimlik olduğundan dem vurulur, ama hayvanlara yapılan korkunç bir haksızlık, bir hakarettir bu. Bir hayvan asla insan gibi zalim olamaz; böylesine usta- lıklı, böylesine sanatsal bir zalimlik insanda olur sadece. Bir kaplan yalnızca parçalayıp kemirir. İnsanları kulaklarından duvarlara çivileyip gece boyunca öylece bekletmek, bunu yapabilecek olsa bile aklının ucundan geçmez.
Sayfa 316 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Hak, iman ile ameldir, iman ve amel de ancak bunlar için sabretmek, başkalarına da sabrı tavsiye etmekle tamamlanır. Böyle olunca insana yakışan hayatının her saatini hatta her nefesini yüce gayeler elde etme yolunda harcaması ve neticede apaçık hüsrandan, sonunda pişmanlık duymaktan kurtulmasıdır. Bu da ancak Kur'ân'a yönelmek, onu anlamak, düşünmek, hazinelerini keşfetmek, definelerini ortaya çıkarmak, dikkati onun üzerine yoğunlaştırmakla olur. Doğrusu Kur'ân, insanların hem bu dünyadaki hem de öteki dünyadaki menfaatlerine kefildir.
"Geçen gün sözlükte rokoko kelimesini aradığımda şatafatlı ancak içeriği boş olan dekoratif bir tarz olarak tanımlandığını görünce güldüm. Harika bir cevap. Güzelliğin içeriği falan olur mu hiç? Saf güzellik her zaman anlamsız ve ahlaksızdır. Bu su götürmez bir gerçek."
Sayfa 33 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Ey Aşk! Aşkın son ‘bir’ sözü olur mu ‘hiç’?’ Aşk’ hiç bitebilir mi? Sonsuza kadar sürer aşk! Biten bir aşk, hiç aşk olur mu? Tek ‘bir’ aşk vardır kâinatta ve başka da hiçbir ‘şey’ yoktur! Aşkın tek ‘bir’ yüzü vardır! O da ‘insan’dır! Ey Aşk! Aşksız yaşanır mı hiç? Aşksız kalan her insan ölüdür! İnsanın bu dünyada hayat bulabilmesi için bir an önce aşkına kavuşması gerekir... Ve her insanın gerçek aşkı kendi kalbinde saklıdır!
Reklam
Sen bal mısın
“İleride ne olur bilmiyorum, düşünmüyorum da. Ama eğer ileride biri olacaksa bu içimde Sabi varken olmaz. Kalbimde başka biri varken onu unutmak için kimsenin kalbiyle oynayamam. Böyle bir hakkım yok, kimsenin yok. Bu karşımdakine haksızlık olur bir kere. Hani şöyle bir söz dolaşıyor ya, yanındakiyle yaşar kalbidekiyle ölürsün diye. Küfür etmek istemiyorum ama bu şerefsizlikten başka bir şey değil, İzgi. Kalbindeki kimse yanındaki de o olmalı. Ha, olmuyor mu? O zaman o kalbindekini silmeden kimseyi yanına almayacaksın."
Sayfa 378 - GökdenizKitabı okuyor
Her ne kadar görmezden gelsek de , insanlar ölür ve erkekler kadınlarla yatar . Bu hep böyledir .
+ Benim gönlüm kocamdayken üzerine bir başkasını nasıl sevebilirim? Bu olsa olsa yapma, zoraki bir sevgi olur. Hakiki bir sevgi olamaz ki... - Hanım, güldürme beni. Hakiki sevgi... O nerede, kimin gönlünde var şimdi?
Sayfa 147Kitabı okudu
Ölüm...
(...) Bir Japon generalinin askerine şöyle bir ihtarı var: - Ölüm gayet kolay şey!... Püften bir hadise!... Düşünmemek yeter!... Onu böyle karşılayınız. Bu sözde bir kahramanlık değil, korkunç bir dolandırıcılık yatmaktadır. İşi gaflet tavsiyesi ile yutturmak ve kolayına getirmek sahtekârlığı... Hayır ; ölüm büyük şey ve en zor katlanış... Bu katlanış, onun büyük dehşetiyle idraki ve ancak gaye yolunda bile bile iktihamı(yüklenilmesi) tarzında olursa makbul olur ve dava ahlakına bağlı gerçek fedakârlığı ifade eder. (...)
Sayfa 343Kitabı okudu
Reklam
Bu dünyada sabit kalan hiçbir şey yok, istikrarsızlıktan başka; gene de platon, erdem kendini dünyaya gerçek kıyafetiyle gösterecek olsa, tüm insanların onun karşısında büyüleneceğini düşünüyordu. Ama şimdi, dünyayı yöneten çıkar olduğundan ve insanlar altın ortayı hiç dikkate almadığından, Jüpiter'in kendisi dahi dünyaya inecek olsa, Danaé'ye göründüğü gibi, bir altın yağmuru altında görünmediği sürece hor görülecektir; Çünkü bugünlerde güneşin yalnızca yükselişine bakıyor, batışına değil: "Mutlu olduğun sürece, pek çok arkadaşın olur."
Harf İnkılâbında da öyle oldu. Profesör Fuad Köprülü ve Prof. Şekip Tunç Beyler, lisâniyat kürsüsünün yedi sekiz lisan bilen Profesörü Avram Galanti ve onların etrafındaki diğer pro- fesörler Harf İnkılâbının aleyhinde olan tanınmış simâlardı. "Eğer bir milli kültür kalkınması mevzu-ı bahs ise, biz de Japonlar gibi, hemen hemen beynelmilel olmuş İngilizceyi yardımcı dil olarak kabul edelim ve ona göre Maarif Vekâletini teşkilatlandıralım. Bu yoldan maksada daha çabuk ulaşırız. Bu tarz, beynelmilel kültür münasebetleri için çok kolaylık sağlar. Sonra, bin senelik milli kültürümüzü, öyle kolayca yeni harflerle vücut bulacak kütüphanelere nakledemeyiz. Her ne kadar müsbet ve beynelmilel teknik ilimler için böyle bir düşünce vârit değilse de, bir milletin varlığı milli kültürü ile pâyidar olur. Maziden alakasını kesen bir millet görülmemiştir. Amerika'ya gelince, o milletler halitasıdır, milli kökten mahrumdur, orada ancak madde ve teknik ayaktadır ve bütün varlığını buna dayamıştır. Fakat beşerî duyguların, insani hislerin, ecdât, an'ane ve mefâhirin o cemiyette yeri yoktur, kendinden üstün başka bir kuvvetin zebûnu olduğu gün eşya mertebesine iner" gibi mulahazalar, Harf İnkılâbına muhalif olan zümrenin ileri sürdüğü tezdi. Eski hocalardan, değerli bir Şark lisanları âlimi olan Tâhir Nâdi Bey'e Harf İnkılâbı sorulduğu zaman: "Yeni harfler on beş günde öğretilen bir çocuk oyuncağıdır, eski harfler ve imlâsı on beş senede öğrenilen bir ilimdır" diye cevap veriyordu.
Sayfa 92
İyi şeyler birdenbire olur ; bu kadar bekletmez insanı.
Sayfa 42
"Kendinizi zihnin bu esaretinden kurtarabilirsiniz. Bu tek gerçek özgürlüktür. Hemen şimdi bu konuda ilk adımı atabilirsiniz. Kafanızdaki bu sesi dinleyin ve bunu elinizden geldiğince sık bir biçimde yapın. Özellikle, tekrarlanıp duran düşünce kalıplarına, zihninizde belki yıllardır çalıp duran o eski plâklara dikkat edin. Benim
Tarih boyunca Elektrik
MÖ 600 yıllarında Eski Yunanlılar, fosilleşmiş ağaç reçinelerinde sürtünme yoluyla oluşan çekim gücünü keşfederler. Farkında olmadan statik elektriği bulan Yunanlılardan yaklaşık 2200 yıl sonra, İngiliz doktor William Gilbert, bu sürtünme gücünü tanımlamak için Latince "electricus" kelimesini kullanır. 1752 yılında ise Benjamin Franklin, ünlü uçurtma deneyiyle yıldırım ve elektrik kıvılcımlarının aynı şey olduğunu kanıtlar. 1800'lerde Alessandro Volta ilk elektrik bataryasını icat eder ve böylece doğru akım da doğmuş olur. Alternatif akım üreteçlerinin temeli Michael Faraday tarafından atılmış olsa da, 1832 yılında Hippolyte Pixii tarafından ilk alternatif akım üreteci tasarlanır. Yani öğrendiğimiz haliyle, doğru akım edison'un, alternatif akım ise Tesla'nın icadı değildir.
Sayfa 6 - Destek Yayınları
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.