Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çağdaş insan kendini aynı zamanda hem pazardaki satıcı hem de satılacak mal olarak gördüğünden, özsaygısı, denetiminin dışındaki koşullara dayanır. O, eğer başarılıysa değerli, başarısızsa değersizdir. Bu yönlenmenin sonucu olan güvensizliğin derecesi kolay kolay gözden kaçırılamaz. Eğer insan kendi değerinin, öncelikle sahip olduğu insansal niteliklerden değil, koşulları durmadan değişen yarışmacı bir pazardaki başarısı aracılığıyla kurulduğunu düşünürse, hem özsaygısı sağlam olmayacak, hem de sürekli olarak başkalarının bu özsaygıyı pekiştirmelerine gereksinme duyacaktır. İnsan böylece, durmadan başarı için itilmekte ve her başarısızlığı kendine duyduğu özsaygı yönünden yeğin bir tehlike olmaktadır. Bunun sonucu, güçsüzlük, güvensizlik ve aşağılık duygularıdır. Değerinin yargılayıcıları, pazardaki değişiklikler olunca, insanın onur ve gururu yok edilmektedir.
Ceza
Arapça "karşılık" anlamındayken, dilimizde "bir suça göre verilen karşılık" manasındadır. Olumsuz anlamı sadece Türkçede vardır. Biz beddua niyetine, "Allah cezanı versin!" deriz fakat Arapçada bu, Allah yaptıklarının karşılığını versin anlamında, nötr kullanılır. Yani bir nevi Allah gönlüne göre versin manasındadır. Tabii ceza aynı zamanda devlete ödenen bir bedel olduğu için, bu bedelin ödendiği, toplandığı yerler bu isimle anılır. Misal Gazze böyledir; Aramice "hazine" anlamına gelen gaza'dan alır adını. Bingöl'ün Genç ilçesi de böyle adlandırılmıştır. Yani o da hazine anlamına gelen gaza'dan alır adını. Cezalar para olarak ödendiği için bedeller (altınlar) bazı şehirlerde birikirdi. Gazze ve Genç, ceza olarak ödenen paraların biriktiği yerlerdi.
Sayfa 157 - Profil Kitap
Reklam
"Göz açıp kapayacak kadar kısa zamanda o kadar büyük vak'alar meydana gelirken, Rumeli elden giderken, yüz binlerce Türk kırılır, Türk kanı dökülürken, Türkün namusu tahkir edilirken Türklerin yürekleri titreyerek "Biz bunların hepsini böyle kaybedecek miyiz" demeleri beklenirdi. Maatteessüf millet bunları söylemiyor, bu acıları hissetmiyor, damarlarındaki kan uyuşmuş. Üzerlerine çöken ataleti silkip atamıyor. Lakin bu hususta onları suçlamak da doğru değil. Çünkü bu haller asırlardan beri devam eden birtakım siyasi,içtimai ve tarihi fikirlerin ve görüşlerin neticesidir "...
Sayfa 227Kitabı okudu
188 syf.
·
Puan vermedi
·
24 saatte okudu
İlk defa 1962 yılında yayımlanan Şer Saati benim yazardan okuduğum 11.kitap.Her bir kitabı ayrı güzel lakinbu defa ben kısa olmasına rağmen okurken zorlandığım,kopukluklar yaşadım. Genel anlamda baktığımızda siyasi ve dini gücü elinde tutan insanların bu gücü nasıl kullandığına,nasıl yolsuzluk ve baskıcı davrandığına şahit oluruz.Kitapta saldırgan tavırları ve istediğini yaptırma kuvvetini kullanan Başkan aynı zamanda Teğmen olan kişi en iyi örneği teşkil eder.Peder ise isteğine göre bir sinema filminin gösterime girip girmeyeceğini ,filmlerin sansür listesindeki ahlaki değerlendirmesini yapıp,gösterilmesini kesinlikle yasaklayan çan vuruşunu tamamlayan yetkidedir. Adı belirsiz bu kasabada bir cinayet işlenir.İnsanların kapılarına bırakılan notlarda yakıştırmalar yazılıdır.Bu yakıştırmalar insanları birbirine düşürür.Cinayette bu sebepten dolayı işlenir.Belediye Başkan'ı görevi üstlenir,notları bırakanı bulma çabası gösterir.Yargıç ve Peder ile iletişime geçer onları verdiği emirler ile yönlendirir.Yargıç hiçbir görevini yerine getirmez Peder ise Başkan'ın görevini tam olarak yerine getirmediğini düşünür. Kasaba da varlığını gösteren baskı ve suçsuz yere ölenlerin varlığı,yönetimin kötülüğü insanların o bölgeyi terk etmesine sebep olur. Gabriel Garcia Marguez okumayı sevenlerin bu kitabı da su gibi içeceğine eminim.Kitapla ve sevgiyle kalınız.
Şer Saati
Şer SaatiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 2020992 okunma
Yeteneklerine göre yetiştirilmeyen çocuklar ziyan olur. Egitimin özü budur.
Yetenekler şarttır, ama onların beceriye dönüşmesi gerekir. Bu, eğitimin başlıca hedefidir, anne babaların ve şeflerin çocuklarında sessiz, yalnızca yarı bilinçli açık ve net amacıdır. Bu, aynı zamanda öğretmenlerin ve öğrencilerin değerlendirildiği sınavların meselesidir.
Sayfa 42 - Hece YayınlarıKitabı okuyor
304 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Canım Momo
Herkese merhaba arkadaşlar. Bugün karşınıza, birçoğunuzun okuduğu hatta varsa çocuğunuza yada öğrencilerinize de okuttuğunuz bir kitap olan Michael Ende ve onun “Momo” kitabı ile geldim. Ben bu kitapla yaklaşık ilk olarak dört beş yıl önce tanıştım. Okulumuzun kitap okuma kulübü ile de okuma listemize ekleyince tekrar okumak nasip oldu. Kitapta,
Momo
MomoMichael Ende · Pegasus Yayınları · 201766bin okunma
Reklam
Uygarlıklar'dan 400 yıl önde bulunmaktaydı... Uygarlıklar'ın Tufan sonrasında yaşadığı gerileme teknoloji ve bilim alanında görüldüğü gibi aynı zamanda ruhsal alanda da kendisini göstermiş ve aynen Güneş'ten uzakta kalan gezegenlerin soğuması gibi, bir zamanlar Mu ve Atlantis'de yaşayan kozmik kökenli inisiyatik bilgiler de, benzer bir gerilemenin içine girmiş ve giderek ilk günkü değerlerinden uzaklaşmışlardır. Bu yozlaşmayı nispeten yavaşlatabilen Orta Asya, Mısır ve Mezopotamya yörelerindeki bazı merkezler ise, bugünkü uygarlıkların beşiği olmuştur. Bu merkezlerde yeralan özellikle üç toplum bunun başını çekmiştir: 1- Orta Asya'da Şamanlar ve Tibetliler. 2- Mezopotamya'da Sümerliler. 3- Kuzey-Doğu Afrika'da: Mısırlılar...
7/10 puan verdi
Öncelikle bu türün okuru olmadığım gibi hitap ettiği kitlenin de içinde değilim. Dolayısıyla yorumu bu minvalde değerlendirmeniz yerinde olacaktır. Yayımlandığı gün itibariyle Tiktok, goodreads, bookstagram ve bilumum platformları yakıp yıkan, ilk okuyan olma ünvanını alabilmek için uğruna kılıçlar çekilen, türünde bilindik birçok serinin
Dördüncü Kanat
Dördüncü KanatRebecca Yarros · Olimpos Yayınları · 20232,273 okunma
Özellikle ilk dönemlerden itibaren ortaya çıkan gruplaşmalar sırasında hadisin otoritesine müracaat edilmek istenmesi ve hadis uydurmalarıyla karşılaşılması, zorunlu olarak hadisle birlikte referansı da muhafaza etmeyi gerekli hale getirmiştir. Kısa zamanda gelişen bu anlayış doğrultusunda biyografi literatürünün temeli atılmıştır.
Mana YayınlarıKitabı okuyor
Ahlaki yozlaşma arttığında fikirlerini açıkça beyan eden pek az insan görsek de bu insanlar, aynı zamanda yozlaşmanın ne anlama geldiğinden bihaberdir çünkü kişinin bir şeye inanmasını sağlayan zihinsel edinim ile bir şeye inandığını bilmesini sağlayan zihinsel edinim farklıdır ve biri varsa diğeri yoktur. Dünyada her zaman aynı kalan hiç bir şey bulamadığım ve şahsi yargılarımı daha kötü hale getirmek yerine daha mükemmelleştireceğim sözünü verdiğim için bir zamanlar onayladığım bir şeyi, iyiliğini kaybettikten sonra hâla iyi kabul etmek zorunda kalsaydım, sağduyuya ve hakikate karşı büyük bir hata işlediğimi farz ederdim .
Reklam
Nitelik olmadığında selameti nicelikte ararız. Belirlibir sürenin anlamı kalmamışsa sizi kurtaracak olan şey, değişimin hızıdır. Her şeyin sayılarla ifade edildiği ve başka türlü anlaşılmadığı, kitapların kalitesinin satış sayısıyla, bir filmin veya bir olayın performansının izlenme oranlarıyla, hatta 'tanınmış bir kişinin niteliğinin cenazesini izleyen kişi (..) entelektüelin kalitesinin alıntı yapılma" sayısıyla ölçüldüğü bir zamanda, bir ilişkiden diğerine atlanma dileğinde bulunmaya da şaşmamak gerekir. Zaten ilişki danışanları da bizi ilişkilerin “(her an çekilip atılabilecek hafif bir palto gibi omza atılma'sı gerektiğine ve en çok kaçınılması gereken şeyin “bu ilişkilerin iradediışı ve kaçamak şekilde çelik cendere'ye dönüşmesi” olduğuna inandırmaya çalışırlar.
İctimaiyyət arasında çox vaxt valideyn-övlad münasibətlərində yalnız valideynin övlada verdiklərindən,onun uşağı böyütmək yolunda necə əzablara qatlaşdığından söhbət açılır.Dünyaya gəlmiş körpənin öz gəlişi ilə valideynlərinə verdiyi dünya boyda sevinc,fərəh,xoşbəxtlik isə unudulur.Unudulur ki,Nyuton mexanikasının "təsir əks-təsirə bərabərdir" kimi ifadə olunan üçüncü qanunu təkcə fizika qanunu olmayıb,eyni zamanda bütün həyat fəlsəfəsinin əsas qanunlarından biridir.Yəni yalnız mexaniki qüvvələrin yox,bütün həyati proseslərin xarakterini özündə əks etdirir. Bəli,valideyn öz övladına verdiyi qədər ondan alır.Həm də məhz verdiyi qədər alır,artıq,ya əskik mümkün deyil... Bəzən cəmiyyətdə övladları tərəfindən atılmış,yaxud daha pis halda,təhqir olunmuş,fiziki-mənəvi zərbələrə məruz qalmış valideynlərin ağrılı problemləri qabardılır,bütün günah övladların üzərinə atılırdı.Xüsusilə son illər televiziya verilişlərində belə problemlər daha tez-tez gündəmə gətirilirdi.Qasımlı bu tip verilişləri adətən izləmirdi.Lakin rastına çıxan belə məqamlarda acınacaqlı duruma düşmüş valideynlərə müəyyən qədər acısa da,özlüyündə tam əminliklə düşünürdü ki,həmin valideyn həyatı boyu buraxdığı səhvlərin təbii nəticəsini görür,vəssalam.Övladına nə veribsə,ona eyniliklə bərabər qüvvədə təsir alır.Təsir əks-təsirə bərabərdir...
... biri diğerine aşkın kelimesini sordu;diğeri gülümsedi ve ona aşkın, bu dünyadan olmayan bir zamanda, bütün ruhların toplandığı mekânda,ruhun, sözleştiği ve seviştiği tanışını bu dünyada hatırlaması olduğunu anlattı. Ama, dedi biri, hesapta ruhun, tanışını bu dünyada hiç bulamaması, ona rastlayamaması var. Diğeri, buldum zannedip de yanılmak var, diye ekledi. Bulup da tanıyamamak var, dedi biri. Ve ki bulup da onun tarafından hatırlanmamak var, diye tamamladı diğeri.
Sayfa 180 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
141 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
62 günde okudu
Kitaba ismini veren “Sırça Köşk” içindeki hikayelerden yalnızca biri, kendi yaptığımız dayanıksız köşklere yüklediğimiz anlamlarla kendimizi ne kadar zora soktuğumuz hangi pencereden bakarsan o yerden anlamlı olan bir hikaye. Hepsi bir birinden kıymetli fakat nedense beni en çok etkileyen bir hastalığın insanı ne derece çaresiz bırakabileceği ve insanın en çaresiz anlarda bile ondan fayda sağlamayı bekleyen insanların hep var olabileceğini gösteren “böbrek” hikayesi oldu. Aynı zamanda hem sırça köşk hem de koyun masalı bir nokta da benzerlikler bulutu altında anlamlandı benim zihnimde, ikisi de neye ihtiyacı olduğunu en baştan anlayan insanlar ve koyunların, karşısına çıkacak yanıltmacalara bu kadar kolay aldanamayacağını söylüyor…
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,5bin okunma
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.