Ben ömrümde bu kadar kötü şiirlerden oluşan çok az kitaba rastlamışımdır. Evet, güzel ve çarpıcı bir cümle ile girişi yaptım, hadi devam edelim :)
Kötü kitapların avcısı ve korkulu rüyası olduğum doğrudur ama aynı zamanda yeni kitaplar keşfetmeyi, yeni ve bilinmedik lezzetler tatmayı da pek severim; kıyıda köşede kalmış, kıymeti anlaşılamamış
Kitap sitesinde yazmak; sadece alıntı, inceleme, gönderi paylaşmak fiilleriyle sınırlı değildir bence.. Aklımızın zekâtını, okuduğumuz kitapların fıtır sadakasını, yaratıcı ve özgün fikirler sunarak vermektir aynı zamanda.. Bu yüzden; sitenin konsepti, misyonu, sınırları ve fonksiyonu gibi unsurlara ters ya da aykırı bir şey teklif ettiğimi düşünmüyorum... 😉
Normal hayatta bizden sürekli kibar olmamız beklenir. İçimizdeki ‘kötü’ olarak görünen her şeyi tam olarak bastırmadan bir başkasının saygısını ya da sevgisini kazanmamız kesinlikle mümkün değildir; saldırganlığımızı, umursamazlığımızı, açgözlülüğe olan eğilimimizi ve çevremizdekilere duyduğumuz nefreti saklamak zorundayızdır her za man. Duyduğumuz erotik haz (aslında bu haz aynı zamanda duygusal tatminin işaretidir) seksin gizli benliğimizi açığa çıkardığı ve o kötü benliği onayladığı zamanlarda en yoğun noktasına ulaşır.
Mina’nın Mina olarak kendini gerçekleştirmesi için en önemli iki konu var: Birincisi yön, hangi yöne gideceğiz? ilerleme biçimi ve zamanlaması. Ne zaman sapacağız? Ne zaman adım atıp, ne zaman duracağız? İkincisi: Seçim anlarında yani alternatif yönler olduğunda, en doğru kararları nasıl alabiliriz? Nereye doğru ilerleyeceğiz? Sağ mı, sol mu, orta mı gibi... İşte tüm bu soruların doğru cevapları yaradılışına yani programına ait. Mina olarak ilerlediğinde yaşamda her şey yolunda. Doğru zamanda doğru yöne ilerlersin, kendini gerçekleştireceğin kaynaklara erişebilirsin. Bu yüzden direksiyonu Can'a teslim etmemiz gerekiyor. Zihin asla bu cevapları bilemez."
Her kapı sizi değişik bir zamana ve yere götüren bir geçittir. Bizim bir odaya girmemizi ve oradan çıkmamızı sağlayan kapı, aynı zamanda bizi o odanın geçmişine ve geleceğine de götürür.
"Çok yazmaktan korkarım. Çok okumaktan değil ama. Bizde biraz tersi bir durum var maalesef. Bunu herkes söylüyor zaten. Ama faili meçhul bir durum söz konusu hep bu noktada. Bu hız çağında, her şeyin hızla tüketildiği bu zamanda, buna yalnızca yazının direndiğini biliyorum"
Bu kitapla tanışma hikayem çok güzeldi, o nedenle metin olarak değil ama kitap olarak bu kitabın bende ayrı bir yeri olduğunu söyleyebilirim. Biricik sevgilim
Emre Erdoğmuş bana almıştı bu kitabı, Eskişehir'e gittiğinde. Orada bir sahaf kitapları paketleyip üzerinde konusuyla alakalı ve kitabın türüyle alakalı bir kısım bilgiler yazıyorlar ve
Şunu iyice akılda tutmak lazım azizim; maalesef hiç kimse kendi hayatında istediğini, istediği zamanda ve istediği şekilde gerçekleştiremiyor. Bizde herkes "keşke" demeye meyillidir. Herkes, "Hayatımı yanlış yaşadım," diye hayıflanmayı sever. Yetmiş yaşına gelir, yine de bunu der.
Ne olacak da "keşke" demeyeceğiz? Bu kişilerden bizi ne ayıracak?
Önünüze bir hedef koymanız sizi ayıracak. İnsanın hedefini belirleyip ona göre yaşaması gerekir. Kolaymış gibi geliyor değil mi? Zordur hâlbuki. Bizim gençlerimizde sıkıntı daha üniversite imtihanında başlıyor. İmtihana giren çocuk, puanına şöyle bir bakıyor; neresi tutarsa oraya gidiyor. Bu çocuğumuzun yerleştiği üniversitede nasıl bir eğitim alacağı da çoğu kez belirsizdir, âdeta piyangodur. Çok açık ki böyle plan olmaz, bu bir hedef değildir. İnsan hayatı piyangoya bırakılamayacak kadar değerlidir.
Kitabı beğendim, diğer okur arkadaşlara da tavsiye ediyorum; öncelikle kitapta bir sistemi bir işi yada hedefi gerçekleştirmek için bir hedef belirlemeyi, bu hedefi icra etmek için önem sırası belirlemeyi ve kendi içinde önceliklendirme yaparak işi belirli bir zamanda verimli bir şekilde icra etmek için gerekli akıllı yöntemleri açıklamaktadır.
Adına yaşam denen bu büyük trajedinin sonu, yaşamın sonsuzluğuna olan inancın ne denli yanıltıcı olduğunu, ama aynı zamanda saf sonsuzluk duygusunun tarihsel insanı yatıştırabilen tek olanak olduğunu gösterecektir.
• Platon - Devlet
_ Akıcı bir kitap değildi bir günde isteyen kişi okuyup bitirebilir ama yazıların tane tane okunup anlaşılması için 2-3 günden az bir zamanda okumanızı tavsiye etmem konusu adı üstüne ideal bir devletin nasıl olmasının gerektiğini anlatıyor platonun okuduğum ilk eseriydi ama açıkçası dili bana biraz ağır geldi bir iki sene sonra tekrardan okumayı düşündüğüm bir kitap oldu
' Kadının yaradılışının erkeğinkinden ayrı olduğunu da kabul ediyoruz. Ama bu ayrı yaradılışlara aynı işleri yaptırmak istiyoruz
-5/10
DevletPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201926,6bin okunma
Serkan Karaismailoğlu’ nun ilk okuduğum romanı Pia Mater. Yazarı okumaya böyle güzel bir kitapla başladığım için çok memnunum.
Pia Mater, aşkın, bilimin, maceranın harika bir kurguyla harmanlandığı nöro-roman.
Yazar romanda hislerimizin, tepkilerimizin, davranışlarımızın altında yatan bilimsel, beyinsel gerçekleri bize aktarıyor. Hem de