Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aziz Nesin 1984 kışının bir cumartesi günü 70 yaşını karşılamaya hazırlanırken şu satırları yazar: Bu yetmiş yılda ne yaptım? Yetmiş sekiz kitap yazdım. Şimdi size bir itirafta bulunuyorum: Her biri beş-on basım yapmış olan bunca kitap bana, sanki yazacağım kitabın müsveddesi gibi gelmiştir. Yetmiş sekiz kitapta, hep ileri- de -ne zaman olduğunu bilemediğim zamanda- yazacağım o kitabın müsveddesini yaptım, kim bilir, belki de hep müsvedde yapıyorum, yaşamım belki de bu müsvetteler içinde geçip gidecek, o kitabı -hangi kitapsa- hiçbir zaman yazamadan..
Sayfa 120 - Mundi KitapKitabı okuyor
Mesela insan için bu değer 60 hz iken, köpekler için 80 hz'dir. Yani senin sürekli yanıyor olarak gördüğün ışık, köpeğin yanıp sönüyor olarak görecek. Özetle, bu frekans değeri ne kadar yüksek olursa bu durum birim zamanda o kadar çok duysal bilgiyi işleyebileceğini gösterir.
Reklam
Hayvanlar bile bu derece ileri gitmiyor
Kayıtlara geçmiş en genç gebe, Linda Medina adlı bir kızdı. Güney Amerikalıydı ve gebe kaldığında beş yaşındaydı. Linda'nın babası, aynı zamanda bebeğin de babasıydı.
Sayfa 112 - Chiviyazıları YayıneviKitabı okuyor
Resûlüllah'ın Beytu'l-Makdis'e götürülmesi ile oradan da yedi kat göklere çıkarılmasının eşzamanlılığı, Beyt'in Allah [c] katındaki makam ve kudsiyetine dair göz kamaştırıcı bir delildir. Yine İsa bin Meryem [a.s] ile Muhammed bin Abdullah'ın [s] esbabınca gönderildikleri risaletler arasında ne kadar kopmaz bağların bulunduğuna ve Allah'ın bütün peygamberlere gönderdiği dinin aynı din olduğuna apaçık bir delildir. Burada şöyle bir işaret daha vardır: Her asır ve zamanda yaşayan müslümanlar, bu mukaddes bölgenin korumasını, din düşmanlarının ve yabancıların tamahkârlıklarına karşı himayesini üstlenmelidirler. Sanki ilahi hikmet, bu çağın müslümanlarını, bu mukaddes yer üzerinde bulunan yahudiler karşısında gevşememeye, korkaklaşmamaya ve yılmamaya; burayı onların pisliklerinden temizlemeye ve orayı tekrar eski sahipleri olan mü'minlere iade etmeye çağırıyor.
Aslına bakarsanız kötü, öfkeli bir adam değilim, tüm yaptıklarımı sadece gönlümü hoş tutmak için yapıyordum. Hıncımdan ağzım köpük köpük olduğunda bile yüzüme birazcık gülüp, önüme bir bardak şekerli çay konuldu mu hemen gevşeyiverirdim ve itiraf edeyim, bu duygulandırırdı aynı zamanda beni. Dahası, sonradan kendime kızar, yaptıklarımdan utanırdım ve birkaç ay doğru düzgün uyku uyuyamazdım. Yaratılışım böyleydi işte, ne yapayım!
Büyük özlem üzerine
Ey ruhum, sana “bir zamanlar” ve “eskiden” dercesine “bugün” demeyi öğrettim ve bir de dansını tüm Burada, Şurada ve Oradakilerin üzerine etmeyi. Ey ruhum, seni tüm köşelerden kurtardım, tozu, örümcekleri, bulanık ışıkları üstünden aldım. Ey ruhum, seni küçük utançtan ve köşede kalmış erdemden temizledim ve güneşin gözleri önünde çıplak durmaya
Reklam
Avrupa'nın ve insanlığın bu en önemli sorunları [Doğu ve Katolik sorunları] çağımızda her nedense aynı zamanda çıkarılmıştır. İşte bu şaşırtıcıdır. Bütün sorunların illa birlikte çıkması şartı bir muamma! Neden böyle söylüyorum? Diplomasi bu meselelere küçümseyerek bakmaktadır çünkü. Diplomasi bu gibi tesadüfleri reddetmekle kalmıyor, üzerinde düşünmeyi bile istemiyor.
Sayfa 824 - Yapı Kredi Yayınları
havanın dumanlı vaktin dar olduğu bir zamanda bu sözü bir gül gibi bıraktın yüreğime: “İçim içime sığmıyor! .” şimdi sana dairim ölesiye tutkulu ölesiye şairim
"Oğlum, bu böcek kozasından dışarı çıkarken sarf ettiği gayret neticesinde, vücudundaki zehri dışarı verir. Eğer o zehir dışarı verilmezse böcek ölür. Aynı zamanda da, bu çırpınışlar sayesinde ileride kendisi için çok gerekli olan kasları güçlenir. İnsanlar da daha güçlü, daha dayanıklı ve daha iradeli olmak ve böyle istediklerini yapabilmek için önlerine çıkan zorluklarla mücadele ederek olgunlaşır, gelişir ve güçlenirler. Eğer insanlar, arzularına kolayca ulaşırlarsa karakterleri zayıflar, adeta içlerinde bir şeyin ölmüş olduğunu hissederler."
Korkunun olumlu tarafları vardır. Kısacası korku bizi uyandırır. "Bilinci uyuşturmak yerine fiilen keskinleştirir . Gerçekliğin, sağduyunun bize gösterebileceğinden çok daha fazla katman içerdiğinin ayırdına varmamızı, bu katmanların bazılarının özellikle onları anlamadığımız için baştan çıkarıcı ve aynı zamanda tehditkâr olduklarını fark etmemizi sağlar.
Sayfa 117 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Zamanda yolculuk ve mekanda boyut değişimi. Nasuh Efendi buna zamanın dürülmesi diyordu. Hz. Peygamber’in mîracında Mescid-i Aksâ’ya, oradan da semaya yolculuk yapmasından, Hz. Süleyman’ın veziri Âsaf’ın bir anda Belkıs’ın tahtını Yemen’den Süleyman’ın önüne getirişinden ve Ashâb-ı Kehf’in yüzyıllarca uyuduğu hâlde bu süreyi bir gün kadar hissetmesinden bahsediyor…
Sayfa 106 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Plotinos Ehâdiyet-Vâhidiyet kavramlarını Ruh üzerinden açıklamış
Ruh, aynı zamanda bir ve çok olandır. Bir'in mutlak anlamda bir olmasına, birlik olmasına, Akıl'ın çokluk-içinde-birlik olmasına karşılık Ruh aynı zamanda hem bir, hem çok olandır. Plotinos'a göre onun bu özelli­ğini kabul etmediğimiz takdirde duyusal dünyayı açıklayamayız; çünkü du­ yusal dünya veya madde, doğası bakımından çokluktur, çok olandır. Ruh bir olduğu için akılsal dünyaya, değindiğimiz anlamda çok olduğu için ise duyu­sal dünyaya aittir ve böylece o, çokluğa birlik, yokluğa varlık kazandırmak­tadır
Sayfa 143 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
Yaşamamızı sağlayan yerçekiminin merkezini kaybediyoruz. Bir süreliğine kayıbız. Birden insana aşın değer biçilmesinin insanda yarattığı tüm enerjiyle karşıt değer biçmelere dalıyoruz. Artık her şey baştan aşağı yanlıştır, sırf “kelimedir”, kaotik, güçsüz veya ölçüsüz: a) Kimi bu tür dünyevi çözümlere teşebbüs eder ama aynı anlayışla —yani gerçeğin, sevginin ve adaletin muhtemel zaferine dair anlayışla (Sosyalizm: “kişinin eşitliği”); b) Kimisi aynı zamanda ahlak idealini de muhafaza etmeye çalışır (bendi olmayan, kendini inkâr edenin üstünlüğü, istencin reddedilişiyle); d Kimisi “ötesini” muhafaza etmeye çalışır—sadece bir tür mantık karşıtı “x” işareti bile olsa—ama bunun hemen öyle bir biçimde yorumlar ki içinden bir tür eski moda metafizik rahatlık türetilebilir, d) Kimisi olaylarda eski moda kutsal bir hükümet bulmaya çalışır. ödüllendiren, cezalandıran, eğiten ve iyileştiren nesneler dizisi; e) Kimileri hâlâ iyi ve kötüye inanır ve iyinin zaferini ve kötünün yok edilişini bir görev olarak tecrübe eder. fl “Doğal” olan şeyleri, arzuyu, egoyu küçümseme: En yüce tinselliği ve sanatı şahsilikten uzaklaşmanın ve ilgisini kaybetmenin bir sonucu olarak anlamaya çalışmak; g) Kilisenin hâlâ onlan kutsamak ve onlara daha büyük bir anlam vermek için önemli tüm tecrübelere ve bireysel yaşamın ana noktalarına girmesine izin veril mektedir Hâlâ “Hıristiyan devlet”, “Hı ristiyan evliliği” var.
"Napolyon, Mısır işgali öncesi Müslümanları etkilemek, onlara samimi görün­mek ve aynı zamanda içlerinden hainler bulma amacıyla yayım­ladığı bildiride, kendi Hristiyanlık inancındaki teslisi bile inkar eder. Öyle ki Fransızların da sadık Müslüman olduklarını söyleyecek kadar alçalır. Öte yandan, Napolyon Mısır'ı işgal sebebini, Müslümanları zalimlerin zulmünden kurtarmak olarak belirtir ki bu emperya­lizmin klasik söylemi olup, en son ABD Başkanı da Irak için aynı yalanı söylemiştir. Bu bildiri Batı'nın özgürlük, adalet yalanlarının en tipik belgesidir!"
Sayfa 299
Yaygın olarak görülen psikoterapi yaklaşımlarının hepsi -bilişsel davranışsal (BDT), sistemik aile, psikodinamik ve hümanist- doğru terapist doğru danışanla doğru zamanda buluştuğunda işe yarayabilir. Benim önerim en az iki psikoterapi yaklaşımı üzerine iyi bir eğitim almanız ve hangi yaklaşıma yakın durduğundan bağımsız olarak, mümkün olan en iyi
Sayfa 228 - Psikoterapi Enstitüsü Eğitim YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.