Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1830 - Temmuz Devrimi Fransa Kurulan Cumhuriyet değil Anayasal Monarşiydi. Ülke, ekonomi, eğitim, ceza hukuku, işçi ve kadın hakları ile ilgili sorunların yükü altında eziliyor; yoksulluk, sefalet ve kolera salgını ile bunalan halk içten içe kaynıyordu. 1832 yılına gelindiğinde alttan alta örgütlenme hazırlıkları başladı. Halk baskıların sona ermesine, despot yönetimin ortadan kalkmasını, büyüklere iş, çocuklara eğitim, kadınlara sosyal hak sağlamasını istiyor; özgürlük, eşitlik, kardeşlik diyordu. Burada asıl istenen ilerlemeydi. Bütün bunları pejmürde kılıklılar elde sopa adeta kükreyerek isteyen kalabalık, barbarlar gibi görünüyordu belki evet ama uygarlığı savunan barbarlardı onlar. Karşılarında ise ipekli şık giysileri, pırıl pırıl ayakkabılarıyla sıcak şömineler karşısında kadife örtülü masalara nazikçe dirseklerini dayayıp Orta Çağ bağnazlığını, cehaletini, köleliğini, ölüm cezasını, savaşı gülümseyerek savunan soyluları vardı.
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Reklam
.... Porno ve Kadınların Kendi Bedenlerini Metalaştırması Üzerine Moderm Kültürü Zehirleyen Uğursuz Eğlence Öncelikle yazıya geçmeden önce şunu belirtmeliyim ki burada anlatılan her şey kendi düşüncem ve kendi çıkarımlarımdır. Bu konuyu uzun süredir düşünmüş biri olarak bir yazı yazmaya karar verdim. Çünkü çevremden gördüğüm kadarıyla insanlar
127 syf.
·
Puan vermedi
Konusu ‘’kadın ve kurmaca’’ olan Kendine Ait Bir Oda,Virginia Woolf'un 1929 yılında yayınamış olduğu kimilerince feminizmin başlamasına sebep olmuş bir kitap, kimilerincede güçlendirmiştir. Bana sorarsanız, Kendine Ait Bir Oda, Woolf'u basit bir feminist manifestosu sıfatından çok daha ilerisine taşıdığı bir kitap.Tabi subjektif olarak
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · İletişim Kitabevi · 202137,9bin okunma
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
Marcus Cato
"Kadınlara belli alanlarda özgürlük tanırsanız, diğer bütün alanlarda ahlaksızlığa kapıları açmış olursunuz. "
Sayfa 57 - İmge KitabeviKitabı okudu
Reklam
Neyi Normalleştiriyoruz?
Özgürlük ve modernlik adı altında, erkeklerin yaptıkları bütün çirkinlikleri kadınlara reva görüyorlar. Kadınlara bir laf söylediğinizde kadın düşmanımısın sen diyorlar, ama aynısını bir erkek yaptığı zaman sapık olarak ilan ediliyor. Sanki bir yerde yemek yer gibi herşeyi normalleştiriyorlar. Amaç kadını yok etmek.
Asla konuşmayı yönlendirmeye uğraşmıyor, konuşmanın bütün yönetimini kendi isteğiyle Aydan'a bırakıyordu. Kendisine yaklaşmaları için kadınlara geniş ve özgür bir alan vermesi gerektiğini biliyordu, hiçbir zaman konuları belirlemekte Aydan'ın önüne geçmiyor, onun kendisini güvenli ve rahat hissetmesini sağlıyordu. O şaka yaptığında şaka yapıyor, o ciddileştiğinde ciddileşiyordu. Aydan, önünde açılan o geniş alanda güvenle, nereye doğru yürüdüğünü tam fark etmeden, her şeyin kendi denetimi altında olduğunu düşünerek yürüyordu. Cem, kadınları kendi istediği noktaya, onlara büyük bir özgürlük ve güven vererek götürmekte ustalaşmış biriydi. Kadını bir yere doğru sürüklemeye çalışırsa onun korkup çekineceğini, huzursuz olacağını, hatta kaçacağını biliyordu. Kadınlar, Cem'in kendilerini beklediği yere kendi iradeleriyle gittiklerini sanmalıydılar. Onları o yere getirmenin en kolay ve en güvenilir yolu buydu.
Savaş kadınlara eşi görülmemiş bir özgürlük ve sorumluluk sundu. Daha önce ulaşılmaz olan uğraş alanlarında ülkelerine hizmet eden birçok kadın, yeni aletlerle ve teknolojilerle çalışmayı keyifli buldu. Savaş kadim duvarları yıktı ve birçok itibarlı mesleğin kapısını kadınlara açtı. 1914'te bütün Fransa'da sadece birkaç yüz kadın doktor ve birkaç düzine kadın avukat vardı. Fakat Maria Verone ile Jeanne Chauvin'e askeri mahkemelerde savunma avukatlığı yapma izni ve­rildi ve ilk kadın öğrencilerini 1918'de kabul eden itibarlı Ecole Cent­rale de dahil, işletme ve mühendislik okullarına genç kadınlar ka­bul edildi. Kadın öğretmenler erkek okullarında öğretmen olarak açık kollarla karşılandılar ve cömertçe övüldüler. Öğretmenlik giderek ka­ dın mesleği haline geldi ve bu durum kovulacaklarından korkan erkek öğretmenleri endişelendirdi.
Avrupa'da Kölelik Neden 400 Yıl Sürdü?
Köleliğin 400 yılı aşkın bir zaman sürmesi dikkat çekicidir. Avrupa kültüründe Afrikalılara, Kuzey ve Güney Amerika yerlilerine yapılanlar gibi gaddarlıklara izin veren neydi? Her şeyden önce, o dönemlerde dünyanın hemen her yerinde yaşanan zulüm düzeyi, köleliği daha az olağandışı kılmıştı. Örneğin 19. yüzyılda yazılan bir parlamento raporu,
Sayfa 134-135
Reklam
336 syf.
10/10 puan verdi
Gerçek bir hayat hikayesi!
İki Birminghamlı kız, Nadia ile Zana, Yemene babaları tarafından tatile götürüldüklerini düşünüyordu. Babaları sürekli Yemenli arkadaşları ile buluşup plan yapıyor. Nadia ile Zana, babalarının dilini anlamadıkları için hiç bir şeyden şüphelenmiyorlar tabi anneleride. Yaz tatili ni geçirmeleri için Yemene gitmelerini istiyor babaları. Orada harika
Annemi Bir Kez Daha Görebilsem
Annemi Bir Kez Daha GörebilsemZana Muhsen · Sonsuz Kitap · 20192,454 okunma
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
_Şeytanla anlaşmak, yani Nevrotik kişinin kendi benliğinden vazgeçmesi, ruhunu satmasına karşılık gelmektedir. Psikiyatride bunu "kişinin kendine yabancılaşması" olarak adlandırıyoruz. Tıpkı bellek kaybı ve kişiliksizleşmede olduğu gibi kişi, kimlik duygusunu yitirmiş, kendine aidiyeti kalmamıştır. Sanki bir sis bulutu icindeymiş gibi
Medeniyet kendisine vesvese vererek aklıyla oynadı ve onu kandırdı. Ve o kadın özgürlüğünün hayadan uzaklaşan ve bütün terbiyeleri yıkan bir özgürlük olduğunu zannetti. Babalar ve kocalar da ayakta uyudular, ilgilenmesi gerekenler de uyukladılar. "Eğer o kadınlara dini öğretmiş olsalardı, içleri rezaletlerden temizlenirdi. Onlara dini öğretmiş olsalardı, ayakları kaymaz ve kendilerini fitne ile fesat şerrinden koruyan bir zırhları olurdu."
( Marques de Sade > Max Stirner > Nietzsche )
_Ben düşüncesizim. _Hiçbir şey benden üstün değildir! Hiçbir şey beni aşacak yücelikte değildir. _Benim eylemlerimi komuta etmek, nasıl davranmam gerektiğini söylemek hiç kimsenin üstüne vazife değildir. _Ben tamamlanmamış bir tinim ve mükemmel tin için çaba göstermeliyim.
304 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.