Hoşgeldin Ey Mah-ı Müberra...
Hoşgeldin Ey Nam-ı Süreyya...
Hoşgeldin Ey Bedii Rüya...
Hoşgeldin...
Evvelâ Ramazan-ı Şerifimizin, bütün müslüman alemine bilhassa dünya yüzünde zulüm gören bütün müslümanlara futuhat ve sulh getirmesini niyaz ederim.
Oruç, kalbin iftarıdır. Uhrevi lezzetlerden ve layezal sırlardan mahrum, evini arayan bir cocuk
Dünyanın en büyük sırlarından biri, José Rodrigues Dos Santos'un eğlenceli ve heyecan verici romanı "Tanrı’nın Formülü" kitabında ele alınmıştır diyebilirim. Portekizli yazar, "Tanrı Formülü" kitabı ile eğitici modern bilimsel bilgileri, düşüncenin antik manevi geleneklerini ve aksiyon dolu casusluk eylemlerini
Büyük bir Japon bilgesi, oturmuş meditasyon halindedir…
Adamın biri, ona yaklaşır ve şöyle der: “Beni öğrencin olarak kabul et.”
Bilge, parmağıyla yerdeki kumlar üzerinde düz bir çizgi çeker ve şöyle der: “Kısalt!
Adam, avuçlarıyla çizginin yarısını siler.
Bilge der ki: “Git, bir sene sonra tekrar gel.”
Bir yıl geçer. Bilge, yine bir çizgi çizer ve der ki: “Kısalt!”
Adam, bu kez çizginin yarısını avucu ve dirseğiyle kapatır.
Bilge, gene kabul etmez ve der ki: “Git, gelecek sene gene gel.”
Bir yıl geçer ve adam geri gelir. Bilge, tekrar kumların üzerine bir çizgi çeker ve adamdan onu kısaltmasını ister.
Bu kez, adam der ki: “Bilmiyorum. Nasıl kısaltılacağını siz gösterin.”
Bunun üzerine bilge, çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker ve der ki: “Şimdi kısaldı.”
Bu hikaye, japon kültüründe ilerlemenin yolunu gösteren sırlardan biridir.
Düşmanlığa ve diğer insanlarla boğuşmana hiç gerek yok, çünkü olgunlaşıp ilerlemenle onlar kendiliğinden yenilgiye uğrarlar.
Barba antimos hiç ama hiç derdini açmıyor. Biz yine açalım.
Tam kırk senedir yaptığı duvarlar onun büyük, acı, söylenmeyecek sırlardan en büyüğünü hissediyor herhalde. Bazı akşamlar onlara yaslandığım zaman zangır zangır titrediklerini duyuyorum.
Bu incelemede tamamen seri yorumu yapacağım ama spoiler uyarısı koyduğum kısma kadar rahatça okuyabilirsiniz. O kısma kadar spoiler vermeyeceğim.
Şu anda incelemeye nasıl başlayacağımı düşünürken fark ettim seri yorumu yapmak pek mantıklı bir karar değilmiş. Çünkü üçüncü kitapta işler o kadar garip bir şeye evrildi ki ilk iki kitapta olan şeyler
️Böke kitabında, Alamut Kalesi'ndeki Şeyh Alaaddin ile Mengü Han arasındaki savaş anlatılmaktadır. Dili ve anlatımıyla bana Fedailerin Kalesi Alamut kitabını hatırlattı.
️Hanlar Hanı Cengiz Han'ın ölümünden sonra, bu devasa Moğol İmparatorluğu'nu yönetmek, Altın Soy'un tüm üyelerinin hayaliydi. Onun gibisi asla gelmeyecek diye düşünenlere inat önce her oğlu, sonraysa her torunu kendini gösterme çabasına girdi.
Büyük Kurultay'da Batu Han, Mengü'yü, Han seçtiğini ilan etti. Bir sene sonra yapılacak kurultayda görevlerin netleşeceği de belirtilmişti.
️ Böke, Yesuder Bagatur, Alamut'a gidip Fedailerin arasına sızacaklar. Kalenin her detayını öğrenip Şeyh Alaaddin'in ve oğlu Rükneddin'in güvenini kazanacaklar. Kadim sırlardan, Şaman Kanlılar birliğinden de bahsedilmektedir. Kesinlikle okunmanızı tavsiye ederim dostlarım. Kitapla kalın dostlar
#kitaptanalıntıları
️ Çünkü kan, cehennem için yaşayan kafirlerin, yoldan çıkmışların, ölmekten korkanların tutmak istediği bir hayattır.
️"Bir intikamı en güzel alacak olan, çıkışı kalmamış olanın son şansıdır."
#kitapyorumu #okudumbitti #kitaptanalıntıları #arkakapak #eşzamanlıokuma #böke #alamutunfethi #çağlayanyılmaz #panamayayıncılık #sayfa448
BökeÇağlayan Yılmaz · Panama Yayıncılık · 2021235 okunma
büyük bir japon bilgesi, çölde kumlar üzerinde oturmuş meditasyon halindedir…
adamın biri, ona yaklaşır ve şöyle der:
– beni öğrencin olarak kabul et.
bilge, parmağıyla kumlar üzerinde düz bir çizgi çeker ve şöyle der:
– kısalt!
adam, avuçlarıyla çizginin yarısını siler.
bilge der ki:
– git, bir sene sonra tekrar gel.
bir yıl geçer. bilge, yine bir çizgi çizer ve der ki:
– kısalt!
adam, bu kez çizginin yarısını avucu ve dirseğiyle kapatır.
bilge, gene kabul etmez ve der ki:
– git, gelecek sene gene gel.
gelecek yıl olur. bilge, tekrar kumların üzerine bir çizgi çeker ve adamdan onu kısaltmasını ister.
bu kez, adam der ki:
– bilmiyorum.
ve bilge’den cevabı kendisine söylemesini rica eder.
bilge, çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker ve der ki:
– şimdi kısaldı.
bu hikaye, japon kültüründe ilerlemenin yolunu gösteren sırlardan biridir.
düşmanlığa ve diğer insanlarla boğuşmana hiç gerek yok, çünkü olgunlaşıp ilerlemenle onlar kendiliğinden yenilgiye uğrarlar.
İnsanlar buzdağı gibidir, diye düşündü. Yüzeyin altında söylenmeyenlerden,
acı ve sırlardan oluşan büyük bir kitle yatar. Kimse gerçekten göründüğü gibi değildir.
Seçkin kişilere âit orucu tutabilmek için iftar vaktinde helal yiyeceklerden de olsa karnı tıka-basa doldurmamaktır. Allah Teâlâ'nın en nefret ettiği kap helal yiyeceklerle doldurulmuş karındır.
Gündüz yemediği şeyleri akşam iftar ânında telâfi eden kişi, Allah'ın düşmanını yenmek ve şehvetini kırmak için tuttuğu oruçtan nasıl
En başta, insan ne olmak istediği, ne yapmak istediği konusunda
kesin kararlı olmalıdır; tam da bu neredeyse hiç kimsede yoktur. Oysa
kararlılık ön koşuldur, o olmadan mutluluk olmaz. O olmadan insan
sürekli olarak bir belirsizlikler denizinde yüzer, akşam kurduğunu
sabah yıkar, ömrünü budalalıklar yapmak ve bunları telafi etmekle,
bunlardan pişmanlık duymakla geçirir. Bu pişmanlık hissi, ruhumu-
zun hissedebileceği en acı veren ve en nahoş duygulardan biridir; ken-
dini bundan korumayı bilmek en büyük sırlardan biridir... Telafi
etmek veya telafi edici çareler bulmak için, bulunulan yerden yola
çıkılmalı ve zihnin bütün keskinliği kullanılmalıdır. Fakat asla geriye
bakılmamak ve ilk gözlemden sonra beklenen ders alınmışsa, yapılan
hataların anısı her zaman zihinden uzaklaştırılmalıdır.
(Emilie Marquise du Châtelet: Mutluluk Üstüne İnceleme)
İnsanın Tanrı fikrini ne zaman gelistirdiği, geçmisin karanlıklarinda kaybolmuş sırlardan biridir. Ancak bu fikrin yazının icadından çok önce ortaya çıktığı, hatta insanın henüz tarımı dahî bilmediği dönemlerin bir ürünü olduğu hemen hemen kesindir. Fakat tarımın büyük bir olasılıkla Ortadoğu'da icadıyla birlikte Tanrı fikrinin de çok belirgin bir şekil aldığı, doğurgan toprağın, doğurgan kadın ile eşleştirilerek "Toprak Ana” kavramının ortaya çıktığı özellikle Suriye'deki Mureybit Ören'de bulunan kalıntılardan kuvvetle tahmin edilmektedir. Bundan pek kısa bir süre sonra ikinci bir Tanrının, bu sefer erkek bir Tanrının icat edildiği, gene Mureybit'te bulunan doğa boynuzları ve boğa kafataslarından çıkartabilmektedir.
Serinin ilk 3 kitabı boyunca isimlerini sık sık duyduğumuz Colin ve Penelope'nin hikâyesinin bu kadar sıkıcı olacağı kimin aklına gelirdi? Benim gelmezdi şahsen ama kitap gerçekten inanılmaz sıkıcıydı. Bunun sebebi de kitapta elle tutulur hiçbir olayın yaşanmamasıydı. Arka kapakta büyük sırlardan falan bahsediliyordu ama Allah aşkına,
“Homo sapiens de bir aileye mensuptur. Bu sıradan bilgi tarihteki en sıkı korunan sırlardan biriydi. Homo sapiens uzunca bir süre kendisini diğer hayvanlardan ayrı, ailesiz (kuzeni veya kardeşi, hepsinden de önemlisi ebeveyni olmayan) bir yetim olarak gördü, ama durum böyle değildi. Sevelim ya da sevmeyelim, büyük maymunlar adı verilen gürültücü ve büyük bir grubun üyesiyiz. Yaşayan en yakın akrabalarımız arasında şempanzeler, goriller ve orangutanlar var, ve şempanzeler bunların en yakını. Yalnızca 6 milyon yıl önce, tek bir dişi maymunun iki kızı oldu. Bunlardan biri tüm şempanzelerin atası olurken, diğeri de bizim büyükannemiz oldu.”
Homo sapiens de bir aileye mensuptur. Bu sıradan bilgi tarihteki en sıkı korunan sırlardan biriydi. Homo sapiens uzunca bir süre kendisini diğer hayvanlardan ayrı, ailesiz (kuzeni veya kardeşi, hepsinden de önemlisi ebeveyni olmayan) bir yetim olarak gördü, ama durum böyle değildi. Sevelim ya da sevmeyelim, büyük maymunlar adı verilen gürültücü ve büyük bir grubun üyesiyiz. Yaşayan en yakın akrabalarımız arasında şempanzeler, goriller ve orangutanlar var, ve şempanzeler bunların en yakını. Yalnızca 6 milyon yıl önce, tek bir dişi maymunun iki kızı oldu. Bunlardan biri tüm şempanzelerin atası olurken, diğeri de bizim büyükannemiz oldu.