Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hz. İbrahim bir bayram günü puthaneye girip tüm putları kırdı- ğında da Kur'anî tabirle "feta” idi. Olaya tüm şahit olanların "İbrahim denen bir genç vardı kesin o yapmıştır."78 diyerek tereddütsüz Hz. İbrahim'i bulmaları onun inancını eğilmeden, bükülmeden, sonunu düşünmeden anlatışını ifade eder. Tüm putları kırıp baltayı büyük putun eline koyup ortamdan ayrılmış, kendisine "Putları sen mi kırdın?" diye soranları "Büyük puta sorun, belki kendisinin haberi vardır." diyerek bir paradoksa sürüklemişti. "Sen putların konuşamadığını bilmiyor musun?" deseler bir türlü, "Biliyoruz, hepsini sen parçaladın, öldürdün putlarımızı.” deseler başka türlü bir mantıksızlığın içine düşmüş olacaklardı. Onları düştükleri bu ikilemle yüzleştirmek için, ölümü dahi göze almıştı. Ateşe atılmasına hükmedildi. Muhtemel ki, bu ateş ona başkaca ateşlerden cazip gelmişti.
Babam her zorlukta en büyük destekçimizdi. Düştüğümüzde bizi o kaldırırdı. Ağladığımızda bizi o kucaklardı, ne kadar zor olsa da her zaman dimdik durur ve bize güven verirdi. Onun altından kalkamayacağı hiçbir şey olamazdı. Babamın bir sorun altında ezilebileceğini düşünmemiştim hiç. Bir ailenin sorumluluğunu alınca sarsılmaz görünmek istiyordu.
Sayfa 94 - Ren KitapKitabı okudu
Reklam
1968 gençlik hareketine kadar baba-çocuk ilişkisinde aşırı sınır koyma ve bastırmanın egemen olması nedeniyle kaygılı ve sinik karakter yapısı çokça görülürken, günümüzün narsist dünya- sında gerekli sınırların koyulamaması en büyük sorun haline dönüştü.
Sayfa 53 - PinhanşKitabı okuyor
Ortalama bir erkek ile kadın arasında büyük bir eğitim farkı vardır fakat bu fark genellikle erkek için değil kadın için bir sorun teşkil eder. Çünkü erkek kendi bildiği gibi yaşar.
Sayfa 176Kitabı okudu
Kanser salgını göründüğü kadar büyük bir sorun değildir. Sorun, büyük bir ustalıkla bu salgına yan çiz­meyi beceren kanser uzmanlarının kişilik yapısındadır.
Pdf
Okullardaki en büyük sorun, 'ihtiyaç odaklı' ve 'anlatıma da­ yalı' bir eğitim anlayışı ile çocukları eğitmeye çalışmaktır. Bizim 'ihtiyaç odaklı' eğitimden 'ilgi odaklı' eğitime geçmemiz gere­ kir. Çünkü çocuklar bizim gibi gelecekte yaşamazlar. Çocuklar gelecekteki ihtiyaçlarını şu anda hesaplamazlar. Hesaplasalar da çocuklar bilir ki ihtiyaç öğrenmeyi çok da tetiklemez. Hatta bu yetişkinler için bile böyledir. Dr. Özgür Bolat - Okullarda Gerçek Öğrenme Ortammı Sağlamak İçin Öğretme Biçimini Yıkmalıyız
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
"Aşağı inip sokağa çıktığı anda derin derin nefes aldı. Zaten boğulduğu bir ortamdı, üstüne bir de çırağın sohbeti deli etmişti onu. Elini uzattığı gibi Jim'in kafasını yulaf lapasına batırmamak için zor tutmuştu kendini. Çocuk konuştukça Ruth uzaklaşıyordu gözünde. Bu ayaktakımının içinden nasıl çıkıp ona yaraşır biri haline gelebilirdi? Kendisinin de işçi sınıfına mensup olmasının daha da ağırlaştırdığı bu sorun, karabasan gibi çöktü üzerine. Her şey onu aşağı çekmeye çalışıyordu: Ablası, ablasının evi ve ailesi, çırak Jim, tanıdığı herkes, onu hayata bağlayan bütün bağlar. Yakışıksız, keyifsiz bir yaşamı vardı. Oysa o zamana kadar bütün çevresiyle birlikte varoluşunu olduğu gibi kabullenmiş, güzel bir şey olarak yaşayıp gitmişti. Kitap okuduğu vakitler dışında asla sorgulamamıştı ki onlar da sadece güzel ama imkânsız dünyalara ait hoş masallardı. Oysa şimdi, tam ortasında Ruth adlı kadının çiçek açtığı başka bir dünyanın gerçek ve mümkün olduğunu görmüştü ve bundan böyle yeni acılar çekecek, canını yakacak büyük özlemlerle yanıp tutuşacak, sahip olamayacağı şeylere iştahlanıp kavuşamayınca umutsuzluğa düşecekti."
Sayfa 51 - İş BankasıKitabı okuyor
Ona armağan seçmek büyük bir sorun olmamıştı. Peşin parayla küçük bir elmas yüzük almıştım ona; bu karıma verdiğim ilk sahici mücevherdi. Bir nişan yüzüğü bile takmamıştım zamanında. Artık çok gerilerde kalan o yıllarda ikimizde bu tür burjuva saçmalıklarına inanmıyorduk. On yıl içinde değişmişti karım, bense zaten umursamıyordum. Bildiğim bir şey varsa bu armağanın onu mutlu edeceğiydi.
Sayfa 187 - E YayınlarıKitabı okuyor
"Şiiri sözcük- lerle de sınırlandırmıyorum. Müzikte de şiir olabilir, bir fo- toğrafta da, bir yemeğin hazırlanışında da içinde ilham olan her şeyde. Gündelik şeylerde de olabilir ama asla ve asla sıradan olmamalıdır. Gökyüzü hakkında ya da bir kızın gü- lüşü hakkında yazın tabii ama bırakın şiiriniz kurtuluş gü- nünü, kıyamet gününü ya da herhangi bir günü anımsatsın. Bizi aydınlattığı, heyecanlandırdığı ve eğer yaratıcı ise- kendimizi bir parça ölümsüz hissetmemizi sağladığı sürece benim için sorun yok." "Oh Kaptan! Benim Kaptanım," dedi Charlie, "matema- tikte de şiir var mıdır?" Birkaç çocuk kıkırdadı. "Kesinlikle, Bay Dalton; matematikte... bir incelik vardır. Herkes şür yazsaydı, Allah göstermesin, gezegen açıktan ölürdü. Ama şiir olmak zorunda ve biz durup en basit yaşamsal eylemlerde dahi onu fark etmeliyiz, yoksa hayatın bize sunduğu şeylerin büyük bir kısmını boşa harcamış oluruz.”
Özetle; gece kullandığınız elektronikler gerçek bir yaşlandırıcıdır. Elektroniklerin sorun yaratmalarının en büyük sebebi yaydıkları mavi ışıktır.
Reklam
Sorun nerede?
Öncelikle, daha çok çabalamak işe yaramıyor. Sherrie, başarılı bir hayatı olması için çok fazla enerji sarf ediyor. Tembel biri değil. İkincisi, endişe duyduğu için iyi olmak işe yaramıyor, etrafındakileri memnun etmeye çalışmak, istediği yakınlığı ve samimiyeti getirmiyor. Üçüncüsü, başkalarının sorumluluklarını üzerine almak işe yaramıyor. Başkalarının duygu ve problemleriyle uğraşmakta çok başarılı olan Sherrie, kendi yaşantısının tamamen başarısızlıktan ibaret olduğunu düşünüyor. Sherrie'nin verimsiz enerjisi, endişeli iyiliği ve fazlasıyla sorumluluk sahibi olması onu ana soruna götürüyor. Sherrie, kendi hayatının sahibi olmakta büyük zorluklar yaşıyor. Bizler, belirli görevlerin sorumluluklarını üzerimize almak için yaratılmışız. Sorumluluk almanın veya sahip olmanın bir yanı da neyin sizin göreviniz olduğunu ve neyin olmadığını bilmektir. (...) Neyi yapmamız ve neyi yapmamamız gerektiğini bilmek, akıl ve bilgelik gerektirir. Her şeyi yapamayız. (...) Hayatlarımızda sorumluluk ve sahiplenme ile ilgili bütün kargaşalar aslında bir sınır sorunudur. Ev sahiplerinin arazilerinin çevresine çit çekmesi gibi, bizim de zihinsel, fiziksel, duygusal ve manevi sınırlar belirleyerek neyin sorumluluğumuz altında olduğunu ve neyin olmadığını belirlememiz gerekmektedir. (...) depresyon, anksiyete, yeme bozuklukları, bağımlılıklar, tepkisel bozukluklar, içe kapanıklık problemleri, panik bozukluklar ve ilişki ya da evlilik sorunları gibi pek çok klinik belirtinin tümünün kökeninde, sınırlarla olan uyuşmazlıklar yatmaktadır.
Bu kadar uzun alıntı da attırdın ya:)
İNSANLAR vardır, işleri yolunda gitse de kaygılıdırlar. İlişkile­rinde de aşırı duyarlı olan bu kişiler yaşadıkları günlük sorun­lar karşısında kendilerini yetersiz bulur, kolayca depresyona gi­rerler. Belirsiz kaygılar ve aşırı duyarlık, sürekli sıkıntılı ve ger­ gin olmalarına, umutlarını kolayca yitirmelerine neden olur. Dikkatlerini toplayamadıkları ve yanlış yapmaktan çok kork­tukları için karar vermede güçlük çekerler. Büyük zorlukla bir karara ulaşabilseler bile, yapabilecekleri yanlışlar ve bunların doğurabileceği olumsuz sonuçlar üzerinde aşırı bir kaygı sürdü­rürler. Bu insanların üzüntü konusu yaratmadaki hayal güçleri sonsuzdur. Bir üzüntü konusu ortadan kalktığı anda yeni bir so­run bulunur ve sonunda çevrelerindeki kişilerin sabrı tükenir. Üzüntüler gece yatağa girdikten sonra da bitmez. Günlük olay­lara ilişkin kaygılara, geçmişte yapılmış yanlışlar ve gelecekte ortaya çıkabilecek güçlükler eklenir. Bu düşünceler sona erip uykuya dalındığında da kaygı içerikli rüyalar görülür ve ertesi sabah başlayan gün de kaygıyla karşılanır.
Bu uygulama şirketlerde de bir başkan liderliğinde uygulanır bir dizi teknik ve iletişim becerisi gerektirir. İltifat/kompliman ile yüreklendirip cesaretlendirmek Tahtayı iyi kullanmak Gözle etkili iletişim kurmak Çocukları büyük yerine koymak Hızlı not tutmak Çok hızlı bir şekilde ortamdaki her bireyin sorunla ilgili görüşünü tek tek almak. 3 aşamada gerçekleşiyor: Sorun nedir? Sorun ne değildir? Çözüm nedir? Temel prensipler ise her düşünceye saygı her katılıma destek her teklifi kaydetmek %100 ilgi ve 0 yargılama Çözüm sürecinde kesinlikle yargılama yapmıyorsunuz. Tahtayı ikiye böldüm bir tarafına sorun nedir? diye başlatıp altına sıra numaralara ekledim bu numaraların karşısına siz dolduracaksınız dedim.
Mobbing Bank Diyor ki;
Beton Çıbanlar Yetişti Patladı Patlayacak İstanbul'a biz kötülük ettik biz! Kim dedi? İstanbul büyükşehir belediye başkanı olup sonra küresel proje ile ülkemizi yirmi yılda bu hale getiren zihniyet. Gün gelecek bu beton çıbanlar patlayacak altında kimler kalacak? Beton çıbanlar patladığında her taraf leş kokacak canlı ölü leşi gibi.
Yaşları kaç olursa olsun, kadınlara saygı göstermek ve toplumsal ayrılıkları sorun etmeden kabullenmek büyük bir inceliktir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.