Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Postyapısalcı ve postmodern felsefeler başta olmak üzere, özellikle çağdaş fark veya farklılık düşüncesi söz konusu olduğunda akla gelen en önemli isimlerden birisi de kuşkusuz Jacques Derrida'dır. Öyle görünüyor ki, Derrida'yı bu bağlamda önemli kılan boyut, soyut ve kurgusal varlık ve hakikat anlayışlarının sağlamış olduğu hakikat konformizmini veya başka bir deyişle epistemik konforu, geliştirmiş olduğu metin okuma pratiği veya düşünme stratejisine bağlı olarak son derece dikkatli ve ihtimamlı bir düşünme biçimi içerisinde dağıtmak suretiyle, hem farklı düşünme ve felsefe yapma pratiklerine kapı aralaması hem de monolitik karakterdeki metafiziklerin fark veya farklılığa yönelik körlüklerini deşifre etmesidir. Kanaatimizce dekonstrüksiyonu "birden fazla dil", "ötekinin gelişine açıklık", "sınırda felsefe yapmak" ve "adalet" ile ilişkilendiren Derrida'nın nasıl bir düşünme pratiğine sahip olduğunun anlaşılması, bir yandan epistemik yollarla kuşatılması mümkün olmayan bir hakikat anlayışına sadık bir düşünme pratiğinin nasıllığının, diğer yandan da böyle bir düşünme pratiğinin ötekine veya farka yönelik nasıl bir etik-politik düşünüm sergileyeceğinin anlaşılmasına bağlıdır.
Sayfa 13 - Ketebe Yay. 1. Baskı: Mart 2020
Çağdaş bir insan için politik tavır kimliğinin doğal bir boyutudur. Bu boyutun oluşumu ketlendiginde politik inançların yerini, yarattığı regresyondan ötürü, körü körüne bir kitlesel fanatizm alabilir. Körü körüne deme ihtiyacını duymamın nedeni, “Politikayla ilgilenmeyen toplumların kaderinde cahiller tarafından yönetilmek de olabilir” sözünün çağrıştırdığı bazı olasılıkları da beraberinde getirmesi.
Sayfa 46
Reklam
Türk kadınının Atatürk devrimleri sayesinde en çağdaş ülkelerdeki kadınlar kadar hakka sahip olduğunu, kadınlara seçme ve seçilme hakkı gibi birçok hakkın dünyadaki pek çok ülkeden önce verildiğini anlattım...
6.cilt
1580. Cündeb İbni Abdullah radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Bir kişi: - Vallahi, Allah falan adamı bağışlamaz, diye yemin etti. Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah da: - "Falanı bağışlamayacağım hakkında benim adıma kim (yemin edip) hüküm verebilir? Ben onu
Çağdaş yaşamın en zor isteklerinden biri, "Televizyonu kapatıp şu konuyu konuşalım" oldu artık.
"Çağdaş uygarlıkta şiddetin anlamı paraydı. İhtiyacım olan güç, her banknotun içinde yeterince vardı."
Reklam
Bugün bilimde hakim olan mahcup tavır, ortaya konulan yeni kavramların mantıkdışı bir sonucu değildir. Bilimin bir zamanlar açık şekilde zıtlaştığı geleneksel inançları tekrar yürürlüğe sokma umuduna dayalı olan bir şeydir bu. Bu umut, bilimsel keşfin bir yan ürünü değildir. Bunun kökleri dönemin sosyal mizacında yatmaktadır. Beş yıldan beri Avrupa ulusları birbirleriyle olan ilişkilerinde akla başvurmayı bıraktı. Düşünsel yansızlık sadakatsizlik oldu. Geleneksel inancın eleştirilmesi hainlik oldu. Filozoflar ve bilimciler sürü telkininin insafsız hükmüne boyun eğdiler. Geleneksel inançla uzlaşmak iyi bir vatandaş olmanın göstergesi haline geldi. Çağdaş felsefe bir Dünya Savaşı'nın mirası olan bu düşünsel cesaret yitiminden kurtulmanın bir yolunu henüz bulamamıştır.
Bu aralar çok karşıma çıkıyorsunuz Rousseau :D
Emil de bir ütopya, bütün büyük kitaplar gibi. Rousseau kurtulmak isteyen insanları gemisine davet eder; geminin adı terbiye, yöneldiği liman: Tabiat. Avrupa iki asırdan beri Rousseau'nun mirasıyla yaşıyor. Çağdaş pedagoji, hataları ve sevaplarıyla Emil'i hecelemektedir. Rousseau da Sokrat gibi hayasız ve Sokrat gibi sarsıcı. Maruf tabirle, at sineği.
M.S. 5 yüzyılda Arap toplumu zengin bir kültüre sahip olan Çin Hindistan İran Mısır Bizans ve Roma gibi ülkeler ile olan siyasi ekonomik ve kültürel ilişkileri ile sahibi bulundukları köle ve cariyelerin büyük bir çoğunluğunun kültür düzeyi yüksek insanlardan oluşması kitaplarla ilgili Çağdaş gelişimler hakkında bilgi sahibi olmalarına yani yazı
İşte böyle, aklın, yalnızca raison anlamında değil la coııscience (bilinç, vicdan) anlamında aklın demek istiyorum, herkes tarafından saygı göreceği çağa henüz gelmedik; böylesi bir çağın gelmesi için katkıda bulunmak ise hepimizin görevi. Ayrıca, kişilerin karakterlerini yargılarken insanlığın ge­rektirdiği ilk şeylerden biri de, çağdaş toplumun özelliklerini göz önünde bulundurmaktır.
Reklam
Çağdaş Toplumların En Önemli Ruh Sağlığı Sorunu
Bireyin sistem içerisindeki yerini hiçe indirgeyen böylesi bir dünyanın insanda yarattığı kopukluk bazen davranış bozukluklarına neden olmaktadır.
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Çağdaş Türk hikayeciliğindeki güçlü konumuyla kendinden sonra gelen pek çok öykücüyü derinden etkileyen Rasim Özdenören, Kuyu’daki öykülerinde değişim, uyumsuzluk, yabancılaşma konularını hikayeciliğimizde ilk kez yerli bir bakış açısıyla ve bütün boyutlarıyla dile getiriyor.
Kuyu
KuyuRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2022884 okunma
Savaştan sonra materyalizm yeniden güç kazanmaya başladı. Ve İtalya'yı anarşiye doğru itti. Bu karşılığa ve moral çürümeye idealistler, eski askerler, milliyetçiler ve diğer gruplar karşı geldiler. Bunlar Mussolini'de aradıklarını buldular. Daha baştan itibaren faşizm, hareket (aksiyon) taraftarı bir felsefe olmuştu. 1921-1922 yılları faşist mangalarının (Kara Gömleklilerin) hareketlerine şahit oldu. Faşist mangaları eski rejimin kanunlarını hiçe saydılar. Çünkü bu rejim, faşizmin özlediği millî devletle uyuşmuyordu. Kaldırılması mutlaka gerekiyordu. 1922 Roma yürüyüşünden sonra faşizm artık devletle savaş halinde değildi. Çünkü faşizm bizzat devlet olmuş, Mussolini ve partisi iktidara gelmişti... (Çağdaş Siyasal Doktrinler - Bülent Dâver)
Sayfa 173
Çağdaş toplumlarda incinmek ve diğerlerini incitmek eskiden olduğundan daha kolay, İnsanlar birbirleriyle eskisine oranla daha çeşitli biçimlerde ilişki kuruyorlar. Bunun sonucu kendımizi koruyacak savunma sistemleri geliştiriyoruz, incinmemek ıçın diğer insanlara tereddütle yaklaşıyoruz. Diğer insanlara Zarar vermemek için onlarla ilgilenmemek, her ınsanın kendi başının çaresine bakmasını gerektiriyor. Bunun getirdiği yalnızlığa dayanamayan birçok kişi alkol, uyuşturucu madde, vb. araçlarla çevresine yabancılaşmasının verdiği acıdan kurtulmaya çalışıyor. Hiçbir şeye bağlanamamak insanın boşluk ve anlamsızlık duyguları yaşamasına neden oluyor.
Sayfa 31 - Metis Yayınları 26. BasımKitabı okuyor
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana geçen süre içinde çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir. İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir. Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. İleri geri hareket ederek sonunda dikenlerini batırmadan birbirlerini ısıtabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar.
Sayfa 31 - Metis Yayınları 26. BasımKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.