Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İlâhi Kader'e karşı boynumuz kıldan incedir. Can da O'nun, mal da; hepsi bize emanet. Emaneti nasıl vermişse öyle de alır."
Korku Kültürü'nün YÜZ baskın ilişkisinde, altı tanıklık boyutu yukarıdaki tabloda verilen şekilde gelişir; CAN'lar yalnızlığa mahkûmdur. Böyle bir evlilik içinde kadın ve erkek bedenen vardır, ama CAN'lar yalnızlık içinde, gergin, bıkkın, asık suratlı,özensiz, kaygılı, umutsuz ve öfkelidir.
Sayfa 118
Reklam
Hayat ne boştu! Nasıl da çürük, kaypak ve havaiydi! Sanki dünyanın hengamesinden, çok yükseklerdeki bir çan kulesinden bakan biri sürekli, "Her şey gölge! Her şey gelip geçici!" diye bağırıyordu.
Sayfa 233
...öfke ve güçsüzlük kimi zaman öyle can yakardı ki, insan bağıramazdı bile.
“Nothing but you can lay hold of my mind, and that can lay hold of nothing but you”
Can çekişme acıları arasında ayaklarınız birbirine dolanınca, niçin korkudan yürekleriniz titriyor? Evden eve taşınmaktır ölüm. Ona, yok olmak değil, ikinci doğuş da denebilir. Civciv tamamen gelişince yumurtanın kabuğu nasıl çatlıyorsa, ruh ve vücut da vakti gelince birbirlerinden aynı şekilde ayrılırlar. İnsanın en yüksek seviyeye ulaşması demek olan öteki dünyaya geçiş kaçınılmazlığında, ölüm bir ihtiyaçtır.
Reklam
Aynı havayı değil aynı ateşi solumaktır aşk. Her nefeste biraz daha biraz daha zehirlenmektir. Kanının değil ruhunun kaynamasıdır aşk. Eriyememek, yok olamamaktır. Kavurucu bir çileye saplanmaktır. Dünyayı yakıp kül ettiğini sanırken yalnızca kendinin katili olmaktır.Aynı ateşin sevişen iki arsız alevi olmaktır aşk. Daimi bir kavgaya tutuşmaktır. Hiddetle çarpışmak, çarpıştıkça çoğalmaktır. Nefessiz kalıncaya dek yanmak. Ölmek için yalvarmak. Ölememek ve yaşayamamaktır aşk.
Hem beni en çok bezdiren şey, bir yıkıntıya dönmüş bu beden, bu zindan. Bunun içine kapanıp kalmaktan usandım. Bundan kurtulup o pırıl pırıl dünyaya gitmeye, artık hep orada kalmaya can atıyorum. İstediğim, gözyaşları arasında orasını şöyle bir görür gibi olmak, sızlayan bir yüreğin duvarları ardından oranın özlemini çekmek değil. Gerçekten o dünyayla bir olmak, onun içinde olmak istiyorum.
Afrika kültürlerinde...
"Aynı zamanda buralarda kadınlar mitolojik olarak daha önemli cins haline gelmiştir. Anne olduğundan kadın toprağın gücünün kişileşmiş haline, sembolik dengine dönüşür. Toprak gibi can verir, toprak gibi besler. O nedenle bu kültürlerde kadının bu sihirli gücü baskın gelir.."
İster Tanrı acıması, ister insan acıması olsun, utanç duygusunu incitir. Ve yardım etmek istememek, yardım etmeye can atan erdemden daha soylu olabilir.
Reklam
Malum­dur ki çehreler, kalplerin yansıması olacak kadar aynasıdır, hatta bazı bilimadamlarının bizce de doğru olan düşünce­lerine göre, insan hangi yerde yaşarsa o yere mahsus bir de çehre edinir. Hele suç ve cinayet işleyenlerin yüzlerinde bu hallerini gösterecek işaretler pek açık olup, insana kıyan, can yakan melun insanların kötülükleri gözlerinden ve yüzleri­nin her gözeneğinden dışarıya vuruyormuş zannolunur.
Bu ülkedeki çoğu insan imkansız olan her şeyi tek tek kabul etti. O gün beni içine mıhlayan o insan yığınına öfkeliydim çünkü hiçbirini tanımadan her birini olmayan kardeşim gibi seviyordum. Nihayetinde aynı suyun, aynı dilin, aynı toprağın, aynı masalın insanıydık. Birbirimize muhtaç, bir o kadar da yabancıydık. Sırf o insanların çocukları saçmayı gerçek sanarak büyümesin diye ben daima halkın getireceği devrime inanacak, en büyük kazığımı da devrimden yiyecektim.
Truva Savaşı bir kenti yok eden ve birçok can kaybına yol açan uzun, kanlı ve acımasız bir savaştı. Burada birçok büyük kahramanlıklar ve inanılmaz bir vahşet yaşandı. Kayıplar olağanüstüydü ve zaferin neredeyse hiçbir anlamı olmadı. Bir bakıma Truva’nın düşüşü Yunanların tanıdığı dünyanın sonuydu çünkü kentin yıkılması zaman içinde Roma'nın kurulmasına yol açtı.
İnsanlar, birbirleriyle dert yarıştıran karamsar yaratıklardı ve daha iyi bir hayat için kıllarını kıpırdatmazlardı.Onlar için devrimler yapılsın isterlerdi; devrim yapmak dahası devrim olmak akıllarına gelmezdi.
Adım atamıyordum. Bu ne çok insandı? Nefes alamıyordum. Herkes ağlıyordu. Çevremi kuşatan insanların manasını aradım. Neler oluyordu? Yanımdaki teyzeye kederli kalabalığın sebebini sorduğumda bana ayıplarcasına bakarak şöyle dedi: - Hangi dünyada yaşıyorsun sen kızım? Ulu Önder'imizi kaybettik!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.