Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kelimeler, albayım, bazı anlamlara gelmiyor. "Kelimeler, albayım, hangi anlama geliyor?" "Efendim?" "KELİMELER! Albayım. Hangi anlamda kullanıyoruz onları?" "Hangi kelimeler Hikmet?" Sizi neden yanımda dolaştırıyorum bilmem ki? "Bütün kelimeler. Genel anlamda kelime." "Ne demek istiyorsun oğlum?" "Kelimeler canım işte. Mesela kelebek" "Ne kelebeği?" "Kelebek canım, bildiğimiz kelebek." Ellerini açtı, kapadı. "Ha, o kelebek mi?" "Evet, o kelebek." "Kelimenin aslı mı nereden geliyor?" Bu soruya tutunalım hiç olmazsa: "Evet." "Bilmiyorum."
Sayfa 101Kitabı okudu
Gitme vakti geldi olric. Nereden gitme vakti geldi efendimiz? Kalbinden olric kalbinden. Hiç gelmemiştiniz ki efendim. O zaman neden bu kadar canım acıyor olric ? Çünkü hep kalbindesiniz sanmıştınız oysa bi kere bile sizi kalbine almamıştı efendim. Beni neden uyarmadın olric ? Aşkından sağır olmuştunuz efendim. Anladım olric..
Reklam
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu
“Fakat her günkü kürsü kavgalarından sonra: - Canım efendim bu Meclis de nedir? İzin veriniz, dağıtalım, gibi tekliflerde bulunan dar kafalı gayretkeşlerden de, ürpererek uzak durur. Mustafa Kemal Meclissiz yaşamayı aklı almıyan bir yirminci asır lideridir. Söyler, inandırır, zora getirir, susturur, fakat Meclissiz yapamaz.”
Sayfa 395 - PozitifKitabı okudu
— Canım, dörtyüz dedikse, her sene bunun beş maaş da ikramiyesi var... Efendim? Ayrıca, her altı ayda bir de bir ay izin. Nasıl hamfendi? Kadın bir kımıldadı, yandan yırtmaçlı eteği uyluğuna kadar açıldı. Ben iyice şaşırmışım, — Benden beşyüz!.. diye bağırdım.
Kan Tutar/Süleyman Arif Emre
Leblerimle emrine âmâdedir cânım benim Alda bir bûseyle öldür haydi cânânım benim Lâl olur birden dilim bilmem neden görsem seni Görmesem kalmaz karârım dinmez efgânım benim Hasta gönlüm çok zamandır iftirâkından harâb Olmadım bir lahza rahat geçti devrânım benim Mübtelâyım bir ümitsiz gizli derdin zehrine Bu sebepten her geçen gün düştü dermânım benim Yok teselliden nasîbim vermeyin zahmet bana Etmeyin bunca eziyet az mı hicrânım benim Kan tutar sen her bakışta kastedersen cânıma Yâremi sar melhem ol da akmasın kânım benim Arif Emre her ne etse râzıdır fermânına Sahibimsin hem efendim hem de sultânım benim
Sayfa 345
Reklam
Düşünen yaşamak için susacak. Yani kanun vatandaşı namussuzluğa zorluyor. Canım efendim.
Terk eden desin ki diğerine: "Üzülme canım efendim, nasılsa birkaç aya kalmaz bir rüya gibi gelecek sana da." Terk edilen avunsun: "Bir kabusun uyanma sırasında verdiği kadar acı verecek bana bu parçalanma."
Sayfa 114 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Anarşist Banker – Fernando Pessoa
Akşam yemeğimizi sona erdirmiştik. Karşımda arkadaşım olan, o büyük tüccar ve ünlü üçkâğıtçı banker oturuyordu. Sağlığını düşünmeyen biriymişçesine purosunu tüttürüyordu. Sohbetimiz artık tutukluk yapmaya başlamıştı ki sonunda tamamen kesiliverdi. Şansıma güvenip sohbeti yeniden başlatmak istedim, bunun için aklıma gelen en iyi ilk fikri
Tefrika YayınlarıKitabı okudu
Kime ne söylesem canım efendim! Hasanım Ali, Hüseynim Ali, Hevesim Ali! Kalbini unutan insan, neyi unutmaz ki!
Sayfa 99 - İletişim YayıneviKitabı okudu
Reklam
Nazım Hikmet
"... Canım, bir tanem, seni sevmeden önce dünyayı sevmesini bile bilmiyormuşum. Bu şehir güzelse senin yüzünden, bu elma tatlıysa senin yüzünden, bu insan akıllıysa senin yüzünden, bu kadar iyi yürekliyse senin yüzünden... İşte böyle Efendim."
- Hayret Efendi bir aslan gibi kükreyip: - Bırak şu katırı canım... dedikten sonra sözlerine şöyle devam eder: - Canım Safa Bey. Bu Hüseyin Cahit dediğimiz adam sadece bir cahil değil, bir cehalet küpüdür. Evet, cehalet küpüdür; çünkü cahillik için basit cahillik, mürekkep cahillik diye iki çeşittir derler ya... Bence üç çeşittir: Basit cahillik, mürekkep cahillik ve küp cahivllik. Basit cahillik, bilmemek; mürekkep cahillik, hem bilmemek hem de bilmediğini bilmemektir. Ancak bunlardan daha şiddetli bir cahillik vardır ki hem bir şey bilmez hem bilmediğini bilmez, hem de "kimse bilmiyor, yalnız ben biliyorum." diye iddia eder. Bu sizin Hüseyin Cahit dediğiniz serseri işte bu çeşitten tamamen bir cahillik küpüdür. -Hayret Efendi; efendi oğlum, sizi pek beğendim. İsminiz neydi diye soran Genç yazar ismini usulca söyler: - Hüseyin Cahit efendim.
Sayfa 68 - Çağrı YayınlarıKitabı okudu
1.218 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.