_İnkarcılar kızgın fırına atılmış saman gibi yanacaklar. İnananlar ise ahırdan salınmış buzağılar gibi sevinçle sıçrayacak.
_Davutoğlu Süleyman’ın özdeyişleri_
_Akılsızlarara, ahmaklıklarına uygun karşılık ver. Yoksa kendilerini bilge sanırlar.
_Akılsızlar ne zamana dek bilgiden nefret edecek?
_İyilerin peşinden gidin. Hırsızın katilin
Kalktı, sürahiyi yakalayıp içti, içti, serinledi. Kendine gelince, "Nereme dokunsan inlerim," dedi. "Yaralarla doluyum. Bana ne diye oturmuş, kadınlardan dem vuruyorsun? Ben, sahici erkek olduğumu anlayınca, dönüp onlara bakmıyordum bile. Dönsem de, şöyle horoz gibi zıplayarak bir an onlara dokunur kaçardım. 'Kokmuş
Sayfa 256Kitabı okudu
“Çıplak ayaklı çocuklar yaşarken naylon çadırlarda/
Zekâtlarımız değer kaybediyor yastık altında/ Ellerim üşüyen bir meleğin ellerine dönüşüyor/Gözlerimi kapatıp kombili evler çiziyorum”
Yazarımız, bu kitabında biz okurlarla o kadar güzel bilgiler paylaşmış ki kahvenin tarihçesinden tutun dilimize giren deyimlerin nereden çıktığı, atasözlerinin hangi durum karşısında söylendiği..
Heidi çizgi film kahramanının aslinda bir dönem 1790-1960 yılları arasında 300.000'den fazla çocuğun satılmasına neden olan Verdingkinder yani Sözleşmeli Çocuk, Çıplak Ayaklı Çocuklar'a,diğer bir deyişle köle çocukların hikâyesine dikkat çekmeye çalışıldığını biliyormuydunuz..
Zeki,eğitilmeye müsait maymunların Istanbul'a getirtilerek görme yetilerinin güçlü olduğundan yelken ve kürek devri gemiciliğinde kullanıldığını ancak III.Murat devrinde zengin halk tabakası tarafından süs ve oyuncak haline getirilip kaderleri değiştirilerek maymunların fuhuşa alet olduğuna hüküm verilerek idam edilme kararı ile Istanbul meydanlarında dalında maymun sallanmayan ağaç kalmadığını biliyormuydunuz...
Bilim ve geleceğimizin yok olduğu, Osmanlı devletini güçten düşüren Rasathane yangını...
Atatürk'ün sansürlenen mektubu...
Kültürümüz...
Sizlere dolu dolu bir kitaptan sadece birkaç başlık verebildim. Her an elinize alıp okuyacağınız ansiklopedi tadında harika bir kitap okumak isteyenler mutlaka tavsiye ediyor 
Her Ay Okuyanlar Kulübü
Şafak Türküsü
1
Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne
Ağlama
Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
Sayfa 53 - Alan Yayınları Birinci Baskı
Ölü bir adam düşünebilir miydi? Beyin hücreleri, cesedinin gömüldüğü toprağın üzerinde oynayan çıplak ayaklı çocukların topuklarından dökülürken ne kadar düşünebilirdi? Ben, ruhun varlığına inanmam. Ölümden sonra hayatta kalan hiçbir şey yoktur. Beden, insan zihninin organik düzeneğidir. Çalışıyorsa, hayattaysa düşünce üretir.
Beyindeki elektrik akışının sona ermesiyle ne ruh kalır ne de zihin. Nasıl bir akü, elektriğin kendisi olduğunu iddia edemezse, insan da enerjinin kaynağı olduğundan söz edemez. Ama hayalperestlik ölümlüye hastır. Tanrının yansıması olduğunu iddia etmek, ölünce ona dönmek, ölümlü bir deri çantada ölümsüz bir ruh taşımak. Çocuklar için bütün bunlar. Anlaşılması gereken, bedenin bir depo olduğu. Boşaldığı zaman imha edilen bir depo.
Nereden mi biliyorum? Çok basit. Ölü bir adama sordum:
“O zaman, ölümü anlat bana. Ölümden sonra ne olduğunu anlat.“ “Evren, tekâmül üzerine kurulmuştur. Varlıklar, tamamlanana kadar hayata gelip giderler. Böyle diyeceğimi sanıyorsun, değil mi? Tekâmül ne demek, biliyor musun? Olgunlaşma, demek. Evrim, demek. Peki, bunların ne olduğunu biliyor musun? Söyleyeyim: Olgunlaşma, kimseye ve hiçbir şeye güvenmemeyi öğrenmektir. Evrimse, boş bir ağızla doğup, gerektiğinde insan eti yiyecek kadar keskin dişlere kavuşmaktır. Yeniden doğmak, ölümden sonra hayat, sonsuz bir ruh. Çocukça bütün bunlar.
Sayfa 37Kitabı okudu
Sonra ver elini saraya..
Politikacılar yoksulluk içinde doğup büyüdüklerini ilan ediyor, erdemli bir coşkuyla kendilerini "çıplak ayaklı çocuklar" olarak tanımlıyorlardı,
Sayfa 113Kitabı okudu
Bu çıplak ayaklı, yırtık pantolonlu, bol küfürlü çocuklar nerden çıkmışlardı? Bunlar nasıl yaşarlar, nasıl büyürlerdi? Şehrin el değmemiş bir yerinde olduğunu anlamıştı.
Sayfa 24 - Doğan KitapKitabı okudu
