Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Lenin, 1918 Ocak ayında, "Alman devriminin yokluğunda yenilgiye mahkûmuz" demişti. Yenilgi, Lenin'in beklemediği bir yoldan geldi. Birinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkmış Alman devrimci hareketinin yenilgisi yeterince kavranmadığı sürece, bunu takip eden Nazizmi anlamak mümkün değildir. 1930'larda Avrupa'yı kasıp kavurmuş olan Nazi barbarlığı, yenilgiye uğramış devrimin yıkıntıları arasından doğmuştur. Buchenwald ve Auschwitz'e giden yol, 1919 ve 1920 yıllarında Berlin ve Bremen'de, Saksonya ve Ruhr'da, Bavyera ve Thuringia'da, hakkında çok az şey bilinen çarpışmalarla başlamıştır. Nazilerin simgesi olan gamalı haç, modern tarihe, ilk kez, bu çatışmalar sırasında karşı-devrimci askerlerin giysilerindeki amblem olarak girmiştir. Kararlı bir partinin çekirdeğinin bile var olmaması talihsizliğinin 1919'daki yıkıcı yenilgilere ve 1920'deki Kapp darbesinden sonra doğan devrimci olanakları kavrayamama yetersizliğine nasıl yol açtığını ilk bölümlerde görmüştük. Bu başarısızlıklar parti içinde, önderliği 1921 Mart Çılgınlığı'na sürükleyen bir sabırsızlık yaratmıştı. Sonra da bu travmatik deneyim 1923'deki yenilginin zeminini hazırladı..
Albert Einstein
Sosyal çevrenin önyargılarına aykırı fikirleri çok az kimse ılımlı bir şekilde ifade edebilir. Çoğu insan bu tür fikirleri üretmekten bile acizdir.
Sayfa 4 - Beyaz Yayınları, pdfKitabı okuyor
Reklam
Bir hayat çok fazla kontrollü olduğu zaman, kontrol edilemeyecek kadar az hayat kalır.
"Lütfen de." "Bana bunu söyletmek için bekliyordun, değil mi?" "İşin aslı bunun için can atıyordum." "Lütfen Pae." "Sana yabancı bir sözcük gibi Prens." "İçimde bu sözcüğe sayende epey alışacağıma dair bir hiç var. Çok aZ kişinin beni yalvarma gücü vardır."
Sayfa 267 - Paedyn, KaiKitabı okudu
"Dönüp hayatıma baktığımda, boşa harcanmış saatler dışında çok az şey görüyorum."
İnsanın geçici bir süre için kendini nesnelerim köleliğinden sıyırma yetisi birbirinden çok ayrı iki gücün varlığını gerektirmektedir. Biri, ağır tehlikeye düşmeksizin çevredeki dünyayla az çok uzun bir süre ilgisini kesebilme; öbürü, dünyadan çekildiğinde gidecek, kalacak bir yerinin bulunması
Reklam
"Çok az insan gerçekten iyi bir dinleyicidir."
“Her şeyimi yitirdim, her şeyimi... Beni o günlere, unutmaktan o kadar çok korktuğum günlere bağlayan filmlerimi bile... Her şeyimi... Geriye o kadar az insan kaldı ki... Şimdi neredeyiz?.. Hangi insanları nerede, nasıl sevmiştik?..”
Tarihin hiçbir döneminde insanlık bu kadar zengin ve bu kadar çok servetin yığıldığı bir dönem yaşamadı. Tarihin hiçbir döneminde fakirler bu kadar çok ve uzun mesailerle bu kadar geç yaşlara kadar çalışmadı. Tarihin hiçbir döneminde fakirler bu kadar çok yerlerinden yurtlarından göç etmek zorunda kalıp yollarda ölmedi, katliamlara ve soykırımlara uğramadı. Tarihin hiçbir döneminde fakirler bu kadar çok takip edilmedi, kontrol edilmedi, zihinsel yönlendirmelere tabi kılınmadı ve tarihin hiçbir döneminde fakirlerin sermayeden aldığı pay bu kadar az olmadı. Ancak tarihin hiçbir döneminde fakirler bu kadar itaatkar olmadı. (Alain Touraine)
İlişkiyi kurmak için ne az şey vardır,kişilerin ellerinde--- Oysa bozmak için ne çok şey bulunur,kendilerinde de dünyada da,diye düşündüm.
Sayfa 181 - MetisKitabı okudu
Reklam
"Sen buralı değilsin herhal. Esir treni geliyor."
"Esir treni mi?" "Esir treni ya. Sen nerelisin?" "Tebrizliyim." Adam dudak büktü, Settarhan'ın dünyadan habersiz biri olduğuna hükmetmişti. Kısaca anlattı. "Osmanlı askerleridir bunlar, Kafkascephesinde Ruslara esir düşen askerler. Trenlerle Bakı açıklarında Hazar Denizi'ndeki yılanlı Nargin
Köprüden Önce On Çıkış!
Ahireti gözetenin kalbinden çıkan az olmaz; dünyadan ötesini görmeyenin kalbinden çıkan çok olmaz.
Çok dinleyeni bilemem ama çenesi yorulan kesin kadın sgagah
Az söyleyip çok dinleyenlerin bilgisi artar, çok çok söyleyip az dinleyenlerin çenesi yorulurmuş.
Sayfa 313 - Alfa Yayınları
Ölümü zararsız bir mahlûk haline getirmek istediler Göz yaşını icat ettiler. Kimisi tuzunu az buldu kimisi çok, Velhasıl beğenmediler.
Bir demir atma imkanım olsaydı diye geçirdi aklından, bir halin içinde kalmayı becerebilsem o bu olurdu, diye zamana yemin etti. Ama zaman gün günden seyreldi, kendi hali bir vaktin hatırası olarak kaldı. Zamana ettiği yemin zaman içinde kendiliğinden çözüldü. Bir an sırf bu sebeple gerçek zamanın ya da bizzat zamanın henüz ona değmediğini anladı. "İnsan edebileceği kadar yemin etmeli, kendi kadar and içmeli, sen Allah mısın zamana yemin ediyorsun," diyen Baba'ya acı içinde hak verdi. Bu daha acı geldi Aziz'e. Kendinde bir daha kolay ulaşamayacağı bir hatıra bırakmak, varlığını bilip yokluğunda yaşamak zorunda kalacağını az çok öğrenmişti. Kendi kendinden bazen iyi bazen kötü hatıraları bırakarak, hem de nereye gittiğini bilmeden gidiyordu.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.