Stephen Covey harika bir adam, mükemmel bir Hristiyan. Covey ilkelerin değişmez doğal yasalar olduğunu, doğru ilkelere riayet edersek , yanlış yola sapmiyacagimı söyler.
Covey Tanrıya sıkıca bağlı bir kişiydi. Aslında bu ilkeler Müslümanlık açısından bakacak olursan, Allah'ın tabiat kanunlarıdır.
Dünya sebep sonuç ilişkisi içinde
Bu zamana kadar o kadar kitap aradım , araştırdım , soruşturdum hala da araştırıyorum ama " Onlar Benim Kahramanım " kitabı gibi bir kitaba hiç rastlamadım . Bundan da daha iyi bir eser olduğunu da hiç zannetmiyorum . Çünkü ilk defa bir kitap beni bu kadar etkileyip ; olumlu yönde hayatıma , bana katkı sağlayıp , bakış açımı değiştirip
çünkü
kolay zaferlerden başı dönenlerin,
her şeyi bir anda çok sevenlerin ve
her şeyi bir anda yok edenlerin arasında
bir gün birbirimizim yanında olmadan öleceğiz
....
Kadınlar şehirde nasıl yürür?
John Berger’in Görme Biçimleri kitabından bir alıntıyla başlayayım. “Kadın hiç durmadan kendini seyretmek zorundadır. Hemen hemen her zaman kendi imgesiyle beraber dolaşır.’’ Bu yazı, kadınların şehirlerde neden kaybolmayı göze alarak özgürce yürüyemediğini birlikte düşünmeye davet ediyor.
On dokuzuncu yüzyılda
Bak kayra, biz herkes olduk. Kendimize en büyük acıları ve zevkleri tattırdık. Ve artık ölüyoruz. Bunu fark etmiyor musun? En yukarıdan aşağı düşüyoruz. Ve yeri öpmemize çok az kaldı. Başladığımız yere dönmeden, yani sermayemizde ve hafızamızda sadece ismimiz kalmadan hatırladıklarımızı yazacaksın. Hayatın suyunu içtikten sonra bir gün işememiz gerekecekti. Ve zihinlerimiz ölmeden önce bunu yapacağız. İnsanlığımızı, ahlakımızı, dünyayı çok uzun zaman önce yok ettik... Hissediyorum, şimdi sıra anılarımızda ve hayallerimizde. Kafatasımızın içini süsleyen bütün bildiklerimizde. Her geçen saniye eksiliyorlar. Çok geç olmadan yazmalısın.
Bu kitapla tanışmam yine şanslı bir günüme denk geliyor sevgili okur. Yapılan çekilişte kitabı kazandığımı duyduğumda çok sevinmiştim burada yazmaya okumaya gönül vermiş insanlarla bir arada olmak çok güzel, anlaşılmak gibi bir duygu, eve varmak gibi. Özellikle bilgi birikimlerini bizimle paylaşmak üzere yazma cesaretini gösteren ruhunu saygıyla
1876 yılında doğmuş, Hollandalı,asıl adı Margaretha Geertruida Zelle olan ve Mata Hari adı ile neredeyse efsaneleşen bir kadın…Aslında zengin bir tüccarın kızı.İyi eğitim almış ancak babası iflas edince gönderildiği okulda okul müdürü tarafından tacize uğrayarak başlıyor hikayesi.Daha sonra Hollanda ordusunda subay olan Rudolf Macleod ile
“Tam şu anda Tanrı’ya bana yardım etmesi için yalvarıyorum. İhtiyaç duyuyorum. Güçlüyüm ama aynı zamanda yıkıcı da. Ben O’na gitmediğime göre Tanrı bana gelmeli. Bırakın gelsin Tanrı: bunu hak etmesem de. Gelsin. Ya da belki onu en az hak edenler ona en çok ihtiyacı olanlardır. Ben tedirginim, sert ve umarsızım. İçimde sevgi de olsa. Sadece sevgiyi nasıl kullanacağımı bilmiyorum. Bazen bir kanca gibi yırtıyor beni. Eğer içime bu kadar sevgi dolmuşsa ve hâlâ tedirginsem, bu Tanrı’nın gelmesine ihtiyacım olduğundan. Çok geç olmadan gel. Yaşayan her insan gibi ben de tehlikedeyim. Ve bekleyebileceğim tek şey tam da en beklenmedik olan. Ama ölmeden önce huzur bulacağımı biliyorum, o zaman da hayatın hassasiyetini tadacağım. Yerken ve yaşarken -yemeğin tadını fark edeceğim. Sesim senin sessizliğinin uçurumuna düşüyor. Beni sessizlikte okuyorsun. Ama bu sınırsız sessiz alanda kanatlarımı açıyorum ben, özgürce yaşamak için. Yani en kötüsünü kabul ediyor ve ölümün özüne giriyorum, bu nedenle hayattayım. Hissetmenin özü. Sonra beni ürpertiyor IT.”
Acı çekmesine sebep olduğum için onu uzun zaman unutamadım. Yaşamımda sevdiğim bu biricik kadın yüzünden hiç evlenmedim. Bu yitirilmiş, bu kaçırılmış kadın yüzünden herkese karşı kaba ve içine kapalı bir insan oldum. Kırgındım ve ona veremediğimi başkalarına da vermiyordum. Belki farkında olmadan hem kendimden, hem insanlardan öç alıyordum. Zamanla onu gerçekten unuttum. Ama her şey için çok geç kalmıştım. Harcanmamış sevgimi herhangi birine, aileme, kardeşime ya da başka bir kadına göstermediğim için pişmanlık duyuyorum şimdi.
10/10
Çok az İnsan gerçekten iyi bir dinleyicidir.
Dünyadaki bütün anlaşmazlıklar kasıtlı ya da kasıtsız, aceleye getirilerek söylenmiş bir takım yalan yanlış sözlerden kaynaklanıyordu.
Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.
Çocuklar geleceğin insan hammaddesidir.
Başkalarıyla paylaşılmayan zenginlikler insanı mahvediyordu.
Kanserler modern çağın en korkutucu hastalığı olmaya devam ediyor ve bunun pek çok nedeni var. Tanıda geç kalınma ihtimali fazla ve bu da ölüm riskini artırıyor, tedavisi ise oldukça yıpratıcı. Bu iki faktör bir araya geldiğinde kanser tanısı koyulan kişilerin yaşadıkları travma çok fazla oluyor.
PSA yani Prostat Spesifik Antijen, bir kanser tarama testi olarak kullanıldığında, her yükselen değerin kanser şüphesi olarak algılanmasıyla prostat biyopsisi ile kanser hücresi aramaya başlamak artık geçmişte kalmalı.Çünkü prostat biyopsisinde kanserli hücreye rastlamak kolay olmadığı gibi her yükselen PSA da kansere bağlı değil, cinsel ilişkiden fiziksel aktiviteye, yaşla prostatin büyümesine, enfeksiyonlara kadar giden çok sayıda sebep, kanser olmadan da PSA'yı yükseltebiliyor.