Zaman değil de dünya geçiyormuş insanın üzerinden. Bir parçan yollarda hayal, bir parçan evlerde çürüme fotoğrafı, bir parçan çarşıların ipinde arzu.
Sayfa 77Kitabı okuyor
parmak uçlarından mı başlar çürüme,
gözlerden mi, yoksa dudaklardan mı?
(...)
gül mü yakışır dudağına, ölünün,
gülücük mü, yoksa kiraz mı?
Sayfa 382Kitabı okudu
İnsan eliyle üretilen Karbondioksidin sadece sınırlı bir kısmı denizler tarafından emilebilir. Geri kalanı atmosferde birikir ve biyokütleyi arttırır. Yüksek sıcaklıklar daha fazla su buharına neden olur, bu da sera etkisini arttırır. Okyanusların sıcaklığı arttıkça karbondioksit emme kapasitesi düşer. Bir başka istikrarsızlaştırıcı etken, büyük bölümü Sibirya ve Kanada'da bulunan donmuş toprakların çözülmesidir. Eğer bu olursa, bu tundra bölgelerinde bir çürüme süreci baş gösterecek, karbondioksit ve metan salınacak ve dolayısıyla sera etkisinin ivmesi artacaktır.
Sayfa 24 - Koç Üniversitesi Yayınları, çev. Mehmet Evren DinçerKitabı okudu
Karmaşık vakalar ve küresel cinayet
İnsanlığa karşı işlenen toplu cinayetler günümüzde hem insan sayısını azaltmaya hem de insan değerini düşürmeye yönelik yapılan birden fazla çalışma mevcut. Bu tarz çalışmaların her türlü ahlaki yönü tartışmaya açık olduğu gibi, bu faaliyetlerin yapılanmasında birden fazla faktör vardır. Örnek vermek gerekirse, sosyal ve ekonomik faktörler, düzensiz politik durum, kültürel dinamik çatışmalar ve yetersiz hukuk adalet sistemi buna sebebiyet veren başlıca örneklerdir. Bu örneklerde, ülkemizin bulunduğu sancıları görmemiz pek de tesadüf değil. Sonuçta, üzerinde durduğum küresel cinayet her büyük kitlenin karşı karşıya kaldığı çözmesi gereken bir tehdittir. Bizim üzerimizde uygulanan yöntem ise tıpkı bir zehir etkisi ile halka enjekte edilen derin bir sosyal çürüme; insanı değersiz ve yetersiz kılan, topluma kazandırmak yerine kaybettiren güncel çatışma işte budur.
ℰ𝓁𝒾𝒻 𝒯.
"Çağımız çalışma asrıymış, öyle diyorlar; aslında acı, sefalet ve çürüme asrı..."
Sayfa 9Kitabı okudu
Manevi hayattan kopan insanın özünde korkunç bir çürüme vardır ve ondan hayır çıkmaz.
" Her kuvvetin olgunlaşma ve çürüme zamanı vardır."
Sayfa 84Kitabı okudu
İhtiyaç insanı harekete geçiren şeydir ve ihtiyaç ortadan kaybolduktan sonra geriye yalnızca çürüme ve dağılma kalır.
-Machiavelli
Diğer duyularda söz konusu olduğu gibi, koku duyusu yoluyla algıladığımız şey de aslında bir yanılsamadan, beynimizin ve bedenimizin havadaki kimyasallara çeşitli anlamlar atfetmesinden ibaret. Joanne ve parozmi rahatsızlığı, mucize meyve örneğinde olduğu gibi, bedensel işlevlerimizdeki ufacık değişikliklerin gerçekliği algılayışımızı –hastalık hallerinde veya sağlıklıyken– ne kadar derinden etkileyebildiğini gösteriyor. Kokuları algılama biçimimiz ve bu kokulara verdiğimiz duyusal tepkiler tamamen hayatta kalma ihtiyacından doğuyor.
Yine hastane yatağında o yaşlı kadın, o iğrenç kokuyu, havaya yayılan ölüm ve çürüme kokusunu, midemden ağzıma doğru yükselen o acı suları hatırlıyorum.
Hayatta kalmak için çürüyen dokulara veya dışkıya muhtaç bir canlı, örneğin bir kurtçuk veya bokböceği olsaydım, belki o anda havaya sinmiş o kokular bana fırından yeni çıkmış ekmek kokusu gibi güzel ve rahatlatıcı, gül kokusu gibi hoş gelecekti.
Sayfa 110 - Metis BilimKitabı okudu
"Nasıl bu kadar çok yoruldun?" diye sordu Fare.
"Bilmem ki" dedi J, birden aklına gelmiş gibi bacak bacak üstüne attı. "Bir nedeni yok."
Fare bardağındaki biranın yarısını içti, bir iç çekti ve bardağı masaya bıraktı.
"Baksana J, insanlar da çürürler, değil mi?"
"Öyle."
"Çürümenin de türlü çeşidi vardır" dedi Fare farkında olmadan elinin tersiyle ağzını silerek. "Ama her insan seçeneklerinin kısıtlı olduğunu düşünür. En fazla iki ya da üç olduğunu sanırlar."
"Olabilir."
(...) "Ama bunun pek önemli bir şey olmadığını düşünmeye başladım. Her halükârda çürüyorsun çünkü. Öyle değil mi?"
J kola dolu bardağı eğik bir şekilde tutmuş, sessizce Fare'nin söylediklerini dinliyordu.
"Yine de insan değişmeye devam ediyor. Değişimin ne anlamı olduğunu ben hiç anlayamadım" dedi Fare dudağını ısırıp. Sonra masaya bakarak düşüncelere daldı. "Düşündüm de, ne kadar ilerleme ve değişim olsa da neticede bunlar da çürüme sürecinden başka bir şey değil. Yanlış mı düşünüyorum sence?"
"Yanlış değil."
"İşte bu yüzden ben, böyle hiçliğe yüzlerinde mutlulukla yürüyebilen insanlara karşı zerre kadar sevgi ve şefkat besleyemedim... Bu şehirdekilere de."
Sayfa 113Kitabı okudu
Hayat yasalarının başında çürüme gelir: Kendi kalıntılarımıza, cansız nesnelerin kendi kalıntılarına olduklarından daha yakınızdır; onlardan önce pes ederiz ve yok
edilmez gibi görünen yıldızların bakışları altında kaderimize doğru koşarız. Ama
bizzat yıldızlar da, sadece yüreğimizin ciddiye aldığı, sonra da istihza
noksanlığının kefaretini büyük acılarla ödediği bir evrenin içinde ufalanırlar..
Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar.
İletişim Yayınları
Hayat yasalarının başında çürüme gelir: Kendi kalıntılarımıza, cansız nesnelerin kendi kalıntılarına olduklarından daha yakınızdır; onlardan önce pes ederiz ve yok edilmez gibi görünen yıldızların bakışları altında kaderimize doğru koşarız.
Sayfa 42Kitabı okuyor