Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Daha iyi anlatılamazdı.
Ne de olsa, alt katmandakileri, baldırı çıplakları, az kazananları, yoksulları masallarla, hayallerle kandırmak, onlara ruhu, ölümsüzlüğü, cenneti, yıldızları vaat etmek gerekir. Onlar da buna inanıp kuru ekmeklerine katık ederler. Hiçbir şeyi olmayanın ulu Tanrı'sı var.
Daha iyi anlatılamazdı
Sözde ilericiler, batıcılar, modernistler ve kendilerini daha nasıl adlandıran kimseler, onlar bütün İslam dünyasında tam bir felaketi temsil etmektedirler, zira çok sayıdadırlar ve özellikle hükümet, eğitim ve kamu hayatının tümünde çok etkilidirler. İslam'ı hocalar ve muhafazakârlarda görerek -başkalarını da buna inandırarak modernistler bu düşünceyi temsil eden her şeye cephe almaktadırlar. Bu kendi kendini reformist ilan eden kimseleri, genelde utanmaları gereken şeylerle gurur duyduklarından tanırsınız.
Reklam
Daha iyi anlatılamazdı
Dinin, din olgusunun insan yaşamında bulaşmadığı yer yok! Nasıl oldu da, üç beş kişinin; diyelim bir kümenin, kümelerin inancıyla bunca tanrılar varlaştı! Okullarda, tarih kitaplarında bunlar anlatılmaz! İslamlığın zorla, kafa kesmeyle, kesip biçmekle yayılmasının anlatılmadığı gibi! 1950'den bu yana ülkeyi uçuruma sürükleyen Menderes Bayar ikilemesini izleyen yönetici hipopotamlar, önce Anadolu halkını sünepeleştirdiler yeniden! Nasıl oldu bu? Kur'an kursları açılır; Mekke'ye hacı adayları gönderilir, Şeytan taşlanır; birer uyuşturucu yuvası olan tekkeler, zaviyeler açılır; 1400 yıl önce, VII. yüzyıl Arap oymağına öğütlenen ve Kureyş Tanrıelçisi Muhammed'in düşlemli doğmalarıyla yuğrulan tümceler Edirne'den Ardahan'a bütün Türkiye'ye dağıtılır. Hem de parasız olarak! 1960'lı yıllarda yapılır bunlar, Demirel döneminde! Ve Doğudan Batı'ya, Batı'dan Doğu'ya, bütün Türkiye'de minarelere hoparlör takılıp; halkı Arap olmayan, dili Arapça olmayan Türkiye'de halk, Arapça sözcüklerle bombardıman edilir!
Sayfa 150Kitabı okudu
İçinde yaşadığımız coğrafya daha iyi anlatılamazdi belki de...
Akbabaların ölüleri yediği kulenin adı: "Sessizlik Kulesi." Türkiye'yi koca bir "Sessizlik Kulesi" yaptık en sonunda... Ölülerimizi zalimler yesin diye inşa ettiğimiz bir kule artık ülkemiz. Saklanıp bir şeylerin arkasına, dilsiz rahipler gibi bakıyoruz ölülerimize...
Sayfa 20 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
“İnsan yüreği bir sarkaç gibidir. İstediği noktaya ulaştığı anda tüm hızıyla tam tersi tarafa doğru kaymaya başlar." diyor Sait Faik. Bakın doyumsuzluk daha iyi anlatılamazdı. Neyi elde edersen, zihnin elde ettiğin şeyin tersine doğru evrilir. Ulaştığı her şeyin nankörüdür insan.
Yumruğunu sıktı: kuvvetli eller. Başarır mıyız dersin Olric? Kollarını, sandalyenin iki yanına dayayarak gerindi. “Daha vaktim var, daha vaktim var,” diye söylendi. Vaktim de var, içim de var. Bütün kuvvetimle mi atılacağım maceraya? Onu bile korumayacak mıyım? Onu, o “şey”i? Kimsenin bilmediği bir parça: tarifi güç, gene de varlığını çok iyi bildiği “şey”. Onu da tehlikeye atacak mıydı? Bütün Turgut’u hiçbir zaman teslim etmemişti. Hiçbir zaman. Onu kendine saklamıştı. Değerini yalnız Turgut’un bildiği bir “şey”. Başkaları da birçok şeyler saklarlar insanlardan: gene de bir şey kalmaz kendilerine. Bu “şey” öyle değildi. Anlatılsaydı değeri kalmazdı ki. Bu nedenle anlatılamazdı. Bu “şey”i birine verseniz de farkında olmaz aslında. İnsan uzun uzun anlatsa, “onun” kendine güven verdiğini söylese, merak ederler belki. Fakat görünce bir “şey”e benzetemezler muhakkak. Bu muydu, derler o “şey”. Verdiğiyle kalır insan. Ezer, buruşturur, yere atarlar. Bazı ukalalar da Latince isimler takarlar bu “şey”e. Tarifler, benzetmeler... Ben ne dediğimi biliyorum. Benim, Turgut Özben’in özbenliği. Kelime oyunu yapıyorum, oyuna getiriyorum. Kendimi ele vermiyorum
Sayfa 127 - İletişim Sinan Yayınları İkinci Bölüm
Reklam
Daha iyi anlatılamazdı
İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyacanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiç bir şey çıkmaz.
Turgut Uyar bir şiirinde, “Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.” diyor. Kimsesizlik ve yalnızlık daha iyi anlatılamazdı sanırım.
588 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Üniversitede bir öğrenciyken okuduğumda tamamen finansal magazin haberciliği olarak okumuştum. Milenyum çağının ilk ve en büyük skandalıydı çünkü. Üniversitelerde ders olarak okutuluyordu. Bir şirket nasıl yönetilmez, hisse değeri üzerinden nasıl spekülasyon yapılır, lobicilik faaliyetleri nedir, finansal enstrümanlar nasıl kullanılır, yeni yeni
152 syf.
10/10 puan verdi
Her okurun bu kitabı muhakkak okuması gerekiyor. Bakış açısını değiştirecek bir kitap. Günümüzdeki insanların nasıl hayvanlaştığı daha iyi anlatılamazdı.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,6bin okunma
Reklam
171 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
''Otomatik Portakal''
Anthony Burgess'e doktoru yanlış teşhis koymasaydı bu muhteşem eseri okuma fırsatı bulamayacaktık. İnsanın hatta insanlığın kaderi ne kadar da ufak detaylarla şekillenebiliyor. Öncelikle çok fazla okur tarafından eleştirilen karakterlerin argo üslubu, hatta yazara has argo kelimeler kitabın en başarılı noktalarından biri, bu konuda yapılan eleştirileri anlamak mümkün değil sonuçta bu karakterler başka türlü daha iyi anlatılamazdı. İçeriğe gelirsek, Sözcükler eserin muazzam akıcılığıyla ucup giderken, toplumların psikolojik ve sosyolojik dengelerinin iktidar hırsı yüzünden nasılda altüst edildiği, iktidarların tek amacının kendi ideolojilerini uygulayacak piyonlar yetiştirmekten ibaret olduğunu ve bu uğurda yapamayacakları hiçbir şey olmadığı, üst düzey şiddet ve argo içeren kendine has müthiş bir distopik kurgu ile anlatılıyor. Önyargısız bir şekilde ahlak, kibarlık, nezaket duygularını bir kenara bırakıp, eseri kendine has argo üslubuyla akışına bırakırsanız okuduğunuz için hiç pişman olmayacaksınız. 10 üzerinden 10 puanlık bir eser...
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,5bin okunma
424 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitabı ikinci kez okudum ve tüylerim diken diken oldu. Bazı şeyleri anlamak için tekrar dönüp bakmak gerekiyormuş. Bende de öyle oldu. İlk okumamda beni fazla etkilememişti. Annesiz büyüyen bir kadının kötü geçen çocukluğu bana oldukça sıradan görünmüştü. Ama şimdi çok daha iyi anlıyorum. İlk bölümü baştan sona tekrar tekrar okudum. İkinci
Unutma Beni Apartmanı
Unutma Beni ApartmanıNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20173,554 okunma
647 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.