Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Histerik bir adamın düşünceleri
Şimdilik hiç kimseye gerekli değilsin. Tanımak bile istemiyorlar seni. Dünya böyle çünkü. Ama biraz bekle hele. Allah vergisi bir yeteneğin olduğunu öğrendiklerinde değişecek durum. Çekememezlik, alçaklık, en çok da aptallık..... Yoksulluktan daha acımasızca hırpalayacak seni. Yetenek; yakın ilgi, anlayış ister. Amacına biraz olsun yaklaştığında çevreni nasıl insanların kuşatacağını göreceksin. Yorucu çalışmalar, bir sürü fedakârlık, açlık, uykusuz geceler sonucu elde ettiğin şeye önemsemeden, hatta küçümseyerek bakacaklar. Gelecekteki bu arkadaşların destek olmayacaklar sana, avutmayacaklar seni. İyi yanlarının adını anmayacaklar, ama her yanlışını hain bir sevinçle karşılayacak, kusurlarını yüzüne vuracak, yanlış yaptığında (yanılmayan bir insan olabilirmiş gibi) bayram edecekler. Gururuna düşkünsün sen, en küçük şeyi büyütebilirsin. O zaman felaket olur işte... Sen yalnız başına olacaksın, onlarsa çok. Toplu iğnelerle işkence edecekler sana.
Sayfa 205 - İletişim Yayınları
Erik
“Bir zamanlar bir adam varmış, geniş büyük bir tarlayı ekip biçmeyi çok istiyormuş, deniz kadar büyük bir tarlayı. Çünkü toprağın iyi olduğunu biliyormuş, sadece işçi azmış. Fakat istediği gibi olmamış, o büyük tarlada neredeyse hiç çalışamamış. Sadece çok uzakta, kıyıda köşede bir yerde lahana ve patates ekebileceği küçük bir toprak parçası vermişler ona. Sadece karnını doyurmasına yetecek kadar. Sonra günün birinde lahanalarının ve patateslerinin arasında küçük, değişik bir bitki bulmuş. Bir yerlerden gelip bu toprağa düşmüş olmalıymış tohumu. Bu göze çarpmayan narin bir filizmiş, neye dönüşeceği henüz belli değilmiş. Ama belki bir ağaç bile olabilirmiş. Ve iyi bir bahçıvan bu ağaca sürekli emek verirse, iyi bakar, yönlendirir, aşılar, budarsa o zaman, evet, o zaman bu ağaç tarlada yetişen diğer şeylerden daha narin meyveler verebilirmiş.” “Ağaç ben miyim?” diye sordu Ruth. “Bahçıvanın elinde böyle bir ağaç olmak ister miydin Ruth?” diye sesini yarı alçaltarak sordu Erik. “Ben bahçıvan olmayı yeğlerim,”, dedi beklenmedik bir biçimde, “ama belki ikisi de aynı şeydir.”
Sayfa 86 - Türkiye İş Bankası / Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Maymun Adası
"Şov bu, bize özel bir gösteri. Ses çıkarma da izle, tadını çıkar." Bana hızlıca bunları söyledi, bir eli hâlâ vücudumu sarmalıyordu, diğer eliyle ise geçen insanları gösterip fısır fısır kim olduklarını anlatıyordu. Şu geçen, birinin karısıymış, hayatını kocasının oyuncağı olarak mı yoksa efendisi olarak mı geçirse bilemiyormuş. İnsanların göbek deliği denen şey, şu şekil bir şey olabilirmiş... Oradaki adam alimin tekiymiş. Vefat etmiş dahi insanların fikirlerini çalan, yaşayan dahiler hakkında ise atıp tutarak ekmeğini kazanan, tuhaf biriymiş. Nedendir bilmezmiş ama o adamı her gördüğünde uykusu geliyormuş. Aralarından bir tanesi aktrismiş... Gündelik hayatta sahnedekinden daha iyi rol yapan yaşlı bir hanımmış. Ahbabım laf arasında "Haydaa, bak yine dişim ağrımaya başladı," diyerek dedikoduya devam etti. Şuradaki adam ise toprak ağasıymış. Sürekli kendisinin de emekçi olduğundan bahsedip duran ürkek bir adammış. Ahbabım bu adamı gördüğünde, sanki burnunun üstünde pireler zıplıyormuş gibi sinirleniyormuş. En çok ötedeki bankta oturan,beyaz eldivenli adamdan nefret ediyormuş. "Baksana. O adam kendini gösterdiği an sanki etrafı pislik dolu sapsarı bir duman bulutu kaplıyor gibi."
Merhaba bunu okuyan :
Biliyorum çok iyi hissetmiyorsun ama kötü olduğun da pek söylenemez. Heyecan ve hevesin de kalmadı birçok şeye belki ama hissiz de değilsin. Mutlu musun , mutsuz musun farkında değilsin. Arafta kalmak böyle bir şey. Her an her şey olabilirmiş gibi tetikte ama bir okadar da sakın bir kafa yapısındasın. Ama çok yakın bir zamanda şunu diyeceksin: Olmaz dediğim, imkansız kılıfı biçtigim her şeyin üstesinden birer birer geliyorum. Kalbim hiç ummadığım bir şekilde huzurla doldu. Her şey çok güzel oldu, daha da güzel olacak.
Tıpkı bunun gibi bir gezegen olduğunu, yalnızca daha iyi bir iklimi ve daha kötü insanları olduğunu, hepsinin mülkiyetçi olduğunu, savaştıklarını, yasalar koyduklarını, başkaları açlıktan ölürken yediklerini, yine de buradaki insanlar gibi yaşlandıklarını, şanslarının kötüye gittiğini, dizlerinde romatizma olduğunu, ayaklarında nasırlar çıktığını... bütün bunları bildiğimiz halde, yine de hâlâ nasıl bu kadar mutlu görünüyor; sanki oradaki yaşam çok mutlu olabilirmiş gibi? O parlaklığa bakıp ora- da yağlı kolları ve Sabul gibi körelmiş bir beyni olan korkunç, küçük bir adamın yaşadığını düşünemem ki, yapamam..."
Sayfa 165Kitabı okudu
İki profesör gelip kendimi rezil ettiğimi ima eder bir biçimde sı­rıttılar. Böylece kendilerini daha iyi hissettiler, artık daktiloda bir şansları olabilirmiş gibi.
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
"0 Geleceğim konusunda ümitsiz değilim 1 Geleceğim konusunda eskiye göre daha ümitsizim 2 Hayatımın iyi gideceğine dair bir beklentim yok 3 Geleceğimin ümitsiz olduğunu ve daha da kötüye gideceğini hissediyorum Bu ifadelerin hepsi doğru olabilirmiş ya da aynı anda birden fazlası doğru olabilirmiş gibi geliyor."
Sayfa 200 - Can YayınlarıKitabı okudu
CEMİL MERİÇ'İ TANIMA
Cemil Meriç, diyalektiği bir metot olarak uygulayan 'serazat' bir düşünür; sonunda titreyip kendine/yuvaya dönmüş, hidayete ermiş, hak yolunu bulmuş eski bir Marksist; Batı'yı tanıdığı ölçüde, ışığın ancak Doğu'dan gelebileceğinin farkına varmış eski bir batıcı; Doğu ile Batı ve/veya 'muhteşem bir mazi' ile
R5. (< A31) Simplikios, Fizik Şerhi, 23.14-20 (R4) Damaskoslu Nikolaos Tanrılar Hakkında'sında Ksenophanes'in ilke için "sonsuz ve hareketsiz" dediğini söylüyor, Aleksandros ise sınırlı ve küre şeklinde olduğunu söylediğini anımsatıyor. Ancak, daha önce söylenenler- den, onun ne sonsuz ne sınırlı olduğunu gösterdiği, açık.
"Tıpkı bunun gibi bir gezegen olduğunu, yalnızca daha iyi bir iklimi ve daha kötü insanları olduğunu, hepsinin mülkiyetçi olduğunu, savaştıklarını, yasalar koyduklarını, başkaları açlıktan ölürken yediklerini, yine de buradaki insanlar gibi yaşlandıklarını, şanslarının kötüye gittiğini, dizlerinde romatizma olduğunu, ayaklarında nasırlar çıktığını... bütün bunları bildiğimiz halde, yine de hala nasıl bu kadar mutlu görünüyor; sanki oradaki yaşam çok mutlu olabilirmiş gibi?''
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
İkinci sorunun başlığı "Karamsarlık". Aşağıdaki ifadelerin yanındaki rakamlardan birini işaretlemesi isteniyor. 0 Geleceğim konusunda ümitsiz değilim 1 Geleceğim konusunda eskiye göre daha ümitsizim 2 Hayatımın iyi gideceğine dair bir beklentim yok 3 Geleceğimin ümitsiz olduğunu ve daha da kötüye gideceğini hissediyorum Bu ifadelerin hepsi doğru olabilirmiş ya da aynı anda birden fazlası doğru olabilirmiş gibi geliyor. Kaleminin ucunu dişlerinin arasına götürüyor. Anlaşılmayan bir nedenden "3" rakamı verilmiş dördüncü cümle Connell'in burnunun içindeki yumuşak dokuyu karıncalandırıyor, bu cümle sanki onu çağırıyor. Doğru evet, geleceğinin ümitsiz olduğunu ve daha da kötüye gideceğini hissediyor. Düşündükçe, daha da doğru geliyor. Düşünmesine gerek bile yok, çünkü hissediyor: Cümlenin sözdizimi sanki içinde oluşuyor. Dilini damağına yaslıyor ve ciddi bir dikkat ifadesi takınmaya çalışıyor. Formu alacak kadını telaşlandırmamak için 2 numaralı ifadeyi işaretliyor.
Sayfa 200Kitabı okudu
birçok kişi çok güçlü duygular yaşamanın, hele hele acı ve azap çekmenin kendilerini iyi, meziyetli birer insana dönüştürdüğüne, kendilerine hak tanıdığına, bu nedenle hiç durmadan ve ömür boyu, hatta duygularının hedefi olmayan, acılarına sebep olmamış, tamamen ilgisiz insanlardan bile mükâfat görmeleri gerektiğine inanır, bu kişilerin gözünde
Sayfa 169 - III DansKitabı okudu
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.