Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yapmanız gereken işlere, son tarihler koyun. "Kendinizi işe koşmak" sistemini kurun. Başarı çıtanızı yükseltin ve asla rehavete kapılmayın. Bir son tarih koyduğunuzda, ona sıkı sıkıya sa­dık kalın hatta işleri daha önceden bitirmeye çalışın. Büyük bir işe ya da projeye başlamadan önce, atacağınız her adımı ayrıntılarıyla yazın. Sonra her aşamayı tamamlamak için kaç dakikaya ve kaç saate ihtiyaç duyacağınızı belirleyin. Günlük ve haftalık takviminizi, sadece bu iş üze­rinde çalışacağınız zaman dilimlerini yaratabile­cek bir şekilde düzenleyin.
Hıristiyan kurtuluş gereksinimi üzerine
İnsan, eylemlerin kullanışlı bir sıradüzeninde alt sıralarda yer alan belirli eylemlerin bilincindedir, hatta kendisine adeta tüm özü gibi değişmez görünen bu gibi eylemelere karşı bir eğilim keşfeder içinde. Kendini genel değerlendirmede en üst ve en yüce olarak kabul edilen öteki eylem türlerinde sınamayı ne çok ister; bencilce olmayan bir
Sayfa 99 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kişinin önceden kabul ettiği tüm görüşlerden sıyrılmak yönünde verdiği karar herkesin izlemek zorunda olduğu bir örnek değildir ve dünya aşağı yukarı buna hiçbir şekilde uygun olmayan iki çeşit kafa yapısından oluşmuştur. Yani kendilerini olduklarından daha becerikli sanarak yargılarında aceleci olmaktan kendilerini alamayan ve tüm düşüncelerini bir düzen veya sıra içinde yönetmek için yeterli sabra sahip olmayanlar; bundan dolayı bir kez kabul ettikleri ilkelerden kuşku duyma ve genellikle izlenen yoldan sapma özgürlüğünü seçtiler mi, asla dosdoğru gitmek için tutulması gereken yolu izleyemeyecekler ve tüm yaşamları boyunca yollarını şaşırmış olarak kalacaklardır. Diğerleriyse doğruyu yanlıştan ayırt etme konusunda kendilerini eğitebilecek başka kişilerden daha az yetenekli oldukları yargısına varacak kadar akıl ya da alçak gönüllülüğe sahip olduklarından, kendi başlarına en iyilerini aramaktansa, bu başkalarının görüşlerini izlemekle yetineceklerdir.
Sayfa 19 - türkiye iş bankası, birinci basım, çevirmen: murat erşen, mart 2020, beyoğlu
Don Juan, Carlos un değişmesi gerektiği söyler. Carlos, yavaş yavaş değişmekte olduğunu, zamana ihtiyacı olduğunu belirtir. Don Juan, 'Benim konuştuğum, bir anda olan değişme, der. Ve tüm sorunun nerede yattığına işaret eder; 'Sorunun temelinde, senin istediğin kadar zamanın olduğunu düşünmen yatıyor, der. Carlos, düşüncesinde ısrar
❝ İlim Talibinin özellikleri..
İlim tahsil etmeye kabiliyetli, ilim yolunda ilerleyeceği ümit edilen ilim talibinin vakti değerlendirip kazanması için, sahip olması gereken hasletleri alimler önceden zikretmişlerdir. Bu hasletler şunlardır: Hızlı yazmak , hızlı okumak ve hızlı yürümek . Hızlı yürümesinin hikmeti şudur: Az bir zamanda pek çok hocayı dolaşabilir.
Sayfa 91 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Önsöz
Elinizdeki kitap toplumsal Bilinçdışının süregiden mutasyonunu araştırıyor. Şu an bulunduğumuz noktadan, yani virüs salgını ve kapitalizmin felaketler doğuran çöküşünün damgasını vurduğu tarihsel eşikten gözlem yapıyorum. Bu eşikten bakınca, ufukta kaosu, tükenmişliği ve yokoluş eğilimini görebiliyoruz. Bu mutasyonun mükemmel bir özetini sunan
Sayfa 9 - Otonom Yayıncılık -1. Basım Şubat 2022, İstanbul - Kitabın Özgün Adı : The Third Unconscious - The Psycho-sphere in the Viral Age
Reklam
18. yüzyılda, sultanın Balkan eyaletlerindeki Hıristiyan entelektüeller, niçin onun “memalik-i mahrusa"sında yaşamaya devam etmeleri gerektiğini sorgulamaya başladılar. Sultanlık yerine, antik krallıkları diriltme veya buna alternatif olarak erken 19. yüzyılda Batı Avrupa'dan Balkanlar'a yavaşça süzülen "ulus- devlet" cumhuriyeti kavramı üzerinde düşündüler. Bu sorgulama Arap çağdaşları arasında hiç olmadı, en azından Muhammed Abdü'l-Vahhab bunu talep edene kadar. Arap tebaanın sultanın rejimine sorgusuz sualsiz sadakati bölge üzerinde gerçek siyasi gücün zayıfladığı bir yüzyıl boyunca sultana Arap topraklarını emniyete alma konusunda yardımcı oldu. Arap topraklarındaki Osmanlı idaresi geçmişle radikal bir kopuşa neden olmadı. Hâlâ bir sultan vardı, mahkemeler şeriatı uyguladı ve askeriye tüm seküler otoriteyi kullanmaya devam etti. Ancak Osmanlı çağını önceki yönetimden ayıran iki eğilim vardı. İdeolojik olarak, Osmanlılar Arapça konuşan Sünni elitleri önceden hiç olmadığı ölçüde etkilediler. Sultanlık artık daha adil bir rejimin yokluğunda katlanılması gereken bir kurum değildi. Sultanlık adil bir düzenin kendisiydi. Osmanlı rejiminin Sünni entelijensiyanın imgeleminde meşru olduğu döneme denk düşecek şekilde yerel Arapça konuşanlar Şam ve Musul gibi şehirlerin zemi-ninde Memlûk döneminde görülmemiş derecede gerçek bir siyasi güce sahiptiler.
Kronikleri kullanırken uyulması gereken kuralların büyük bir kısmı diğer kaynak gruplarına da uygulanabilir. Bu nedenden dolayı kısaca özetlemekte fayda var: İlk incelenmesi gereken belgenin niteliğidir. Kaynakta konuşan kimdir? Neden bu belgeyi yazmıştır? Belgeyi yazıya geçiren ile belgede anlatılan olay aynı kişiye mi aittir? İlk yazıldığı gibi mi saklanmıştır yoksa daha sonra üzerinde düzenleme yapılmış mıdır? Daha önceden başka araştırmacılar tarafından kullanılmış mıdır? Belgenin genel nitelikleri (yazı tipi, kağıt vs) dönemine uygun mudur? Yazan kişinin belgede anlatılanları tam olarak bilmesi mümkün müdür? Anlatılanlar daha önceden bilinenlerle uyumlu mudur? Yazarın kaleme aldıklarının tarafsızlığını etkileyecek bir kimliği var mıdır? Yazarın atladığını ya da görmezden geldiğini düşündüğünüz başlıklar var mıdır?
Sayfa 179 - onuncu bölüm: bir tarih metni nasıl inşa edilir "dimitri'nin kızlarını kim hamile bıraktı"
Önceden şunu önemle belirteyim ki, mahkemede olanları değil tam bir bütünlükle anlatmaya, gerekli bir düzen içinde aktarmaya bile gücümün yeteceğini sanmıyorum. Kanımca her şeyi baştan sona hatırlayıp gereken şekilde açıklayacak olursak bir kitaba, hem kocaman bir kitaba ihtiyaç olacaktır. Bu nedenle sadece beni özellikle etkileyen, aklımda ayrı yer tutanları anlatacağım için okuyuculardan özür dilerim. Belki de ikinci derecede olayları önemli gibi görmüş, göze çarpanlarını atlamışımdır. Hoş, özür dilememek belki de daha iyi… Ben elimden geleni yaparım, okuyucularımız da bunu anlarlar.
Stres olmadığında sistem ilgilenmesi gereken yeni bir şey olduğunu bilemez. Bir başka değişti stres her zaman kötü değildir. Gerçekten de ilımlı, önceden tahmin edilebilir ve örüntü olduğunda bir sistemi daha güçlü kılan ve işlevsel açıdan becerikli yapan şey strestir. Bu yüzden şu anda daha güçlü olan kas geçmişte ilımlı strese maruz kalmış olan kastır.
Reklam
VI•
“Kötülük nedir? Çok defa kötülükle karşılaşırsın. unutmaman gereken şey karşılaştığın her olayın aslında daha önceden gerçekleştiğidir. Hep aynı şey, hangi zamanın tarihinden söz etsek aynı şeylerle karşılaşırız. Yeni olan hiçbir şey yok. Her şey kendini tekrarlıyor ve şimdiki zaman çabucak geçiveriyor.”
Birtakım gerçekler, toplum içinde o kadar yaygınlaşmıştır ki, bu sebepten dolayı cahil halk bunları görmez veya tanımaz. Bu gibi kimseler, birileri gelip de daha önceden bilmesi gereken bir şeyi söylediğinde hayretler içinde kalır.
Sayfa 239 - SonsuzKitabı okuyor
Hepimiz günlük yaşantımızda fikir hürriyetine saygı duymanın önemi üstünde durmuyor muyuz? Eğer öyle ise, bir grubun kendinden farklı düşünene hoşgörü göstermesi gerekmez mi? Bu soruların cevabı, Schachter'in (1951) bir deneyinde ortaya çıkmaktadır. Bu deneyde, birbirlerini daha önceden tanımayan denekler bir örnek olay tartışması için bir araya getirilmişti. Tartışılan ve üstünde bir grup kararı alınması gereken örnek olay, suçlu bir çocuğun hayat hikâyesinin incelenmesi ve bu çocuğa ne yapılması gerektiğinin saptanması idi. Her grupta araştırmacının üç asistanı da grup üyesi rolünde hazır bulunuyordu. Bunlardan biri tamamen grup görüşüne uymuş, İkincisi devamlı olarak grup görüşüne karşı çıkmış, üçüncüsü ise önce grup görüşüne karşı çıkmış fakat sonra fikrini değiştirerek gruba uymuştur. Bu durumda grup üyelerinin birinciyle fazla iletişime girmediği, en çok kendilerinden farklı düşünen ikinci ile üçüncüyle konuşarak onları ikna etmeye çalıştığı görülmüştür. Üçüncü sonradan gruba uyunca, ona yöneltilen grup iletişimi de azalmış, bütün baskı, grubun görüşüne karşı direnen ikinci kişiye yönelmiştir. Bu kişiyi ikna etme çabaları başarısız kalınca, grup bu sefer ona karşı tehdit hatta zor kullanmaya başvurmuştur. Bütün bunlara rağmen o üye gene de grubun fikrini kabul etmeyince, grup onunla konuşmaktan tamamen vazgeçmiş, onu reddetmiş ve onu yok sayarak kendi içinde bir karar almaya yönelmiştir. Böylece, grubun kendine uymayan üyesini reddettiği ve ona hoşgörülü davranmadığı görülmüştür.
Sayfa 94
Başlangıçta zorlama ile idi; bu zorlama ile kalbe bir sinyal gönderildi !
Bir kimse güzel yazı hususunda mahir olmak isterse -ki bu güzel yazı yazma hususu onun kalbinde bir sıfattır- takip etmesi gereken yol, usta kâtibin yaptığı gibi eliyle yazmak, uzun süre pratiğe dökmek ve güzel yazıları taklit etmektir. Böylece nefsini zorlayarak kendisini kâtibe benzetir. Sonrasında ise bu işe devam ettiği için kâtiplik kendisine yerleşir ve daha önceden zorlayarak hasıl olan kâtiplik, bu defa tabii olarak kendisine bir hâl şeklinde mevcut olur. Başlangıçta zorlama ile idi; bu zorlama ile kalbe bir sinyal gönderildi ve sonrasında ise tesiri kalpten organları indi. Neticede güzel yazı yazmak mizaç haline geldi.
765 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.