Gök cisimlerine üçüncü tür niteliklerinde benzemek için de duyulur dünyadan bütün ilgisini keserek sürekli zorunlu Varlık’ı düşünüyordu. Gözlerini yumuyor, kulaklarını tıkıyor, hayale kapılmaktan kaçınıyordu, düşüncesini daha iyi yoğunlaştırabilmek için. Bütün çabası, yalnızca O’nu düşünebilmek, O’na hiçbir şeyi ortak etmemek içindi.
Hay, giderek düşünme eylemini dairesel hareketleriyle desteklemeye, güçlendirmeye başladı. Hareketi sırasında bedensel güçleri zayıflıyor, etkinliğini iyice yitiriyordu.
Bu çalışmaları sonunda öyle bir noktaya geldi ki, dönme eylemi şiddetlendikçe, duyulur dünya tümüyle kayboluyordu. Bedensel araçlar gereksinen hayal ve diğer güçleri gevşiyor, cisimden arınmış eylemleri güç kazanıyordu. Hatta kimi zaman düşüncesi, dünyevi olanlarla karışmaktan kurtularak öylesine saflaşıyordu ki, onunla zorunlu Varlık’ı müşahede ediyordu.