Süleyman beyin okuduğum ilk kitabı.. Türkiye'yi dert edinmiş, atları unutmamış ve din-i İslâm'ı atlamamış bir kitap. Epik bir söyleyiş var tabi didaktiklik de. Okurken bir çuvaldız geziniyorsa teninizde, ne mutlu. Sade, açık deyişler. Son 2 bölümde kalburüstü şiirler oldukça mevcut.
Aklıma Ebubekir Kurban beyin şu sözü geldi okurken, "Türkiye sevgisi imandandır."
Türkiye'yi sevmeyende var mı iman!
Bir çocuğun gözlerinde babayı görmek
Bir üçleme
Geçen yıl Aşıklar Bayramını okumuştum Yusuf ve babasının hikayesi....üzülmüştüm,kızmıştım Heves Ali'ye...Yusuf'u dediği gibi "dağa taşa,kurda kuşa türkü yap da,bir evladı ihmal et...duyguların ne kadar gercekti Heves Ali,özgürlüğün arkasına sığınılmış sorumsuzluk ve bencillik
11 kitaplık bu külliyatın ilk kitabı ile başlıyoruz. Bütün Oyunlar serisi hem Agora Kitaplığı hem de Mitos Boyut tarafından basıldı. Ben Mitos Boyut serisinin PDF halini edindim onu okuyorum. 11 tane oyun yer alıyor bu kitapta Brecht'in bu külliyatı üzerine pek az konuşulmuş o yüzden epik tiyatronun öncü ismi için okuduğum ciltlere inceleme yazmak
Sergi Kitabevi, bütün yazarçizerlerin, ilericilerin, gençlerin uğrak yeriydi. Küçücük bir dükkandı Sergi Kitabevi…Erdal Öz burada hem kitap hem de plak satardı. Akşamüstleri, Kitabevi Erdal Öz’ün dostlarıyla dolar, ayaküstü siyasal tartışmalar yapılırdı. Güzel, küçük bir yerdi Sergi Kitabevi.
Erdal Öz, kitapları sarmak için ambalaj kağıdı
Köprülü eserinde dört önemli tarihsel şahsiyetin üzerinde durmuştur. Bu kişiler; Ahmed Yesevi, Hacı Bektaş, Mevlana ve Yunus Emre'dir.
Türklerin İslamiyeti kabulünde ekol olmuş kült bir eser. Hoca Ahmet Yesevi üzerinden Türk İslamligıni anlatan ve Türk İslam anlayışının kökenleri ve diger İslam anlayışlarından farkini anlatan muaazzam bir eser. İslam öncesi Türk inanç ve geleneklerinin nasil gunumuzde şekil değiştirdiği ve yaşadığını anlatan ardillarina isik tutan kaynak bir eser. 2.Kisim Yunus Emre de Anadolu ve Türk İslami geleneğinin temelleri deyisler ve tarihi mistik koklerden anlatilmis.
Selim Deringil kitapta bir araya getirilen uzun yılların emeğini yansıtan makalelerinde, 19. yüzyıl imparatorluk tarihinin simgesel üretim ve yeniden-üretim alanlarını ele alıyor. Din, millet, devlet tanımlarını ve bunların siyasal alandaki kullanımlarını, II. Abdülhamit döneminden Mustafa Kemal’e uzanan süreçte, “devlet aklı” ve pratiklerine
Alevi-Bektaşi inançlarından ve Pir Sultan’a duyulan sevgiden dolayı pek çok şair aynı adı kullanmıştır. İbrahim Aslanoğlu bugüne kadar edebiyatımızda altı Pir Sultan’ın var olduğunu tespit etmiştir:
1. Banazlı şairin tapsırması ‘Pir Sultan’dır. 2. Merzifon veya Çorum yöresinden olduğunu tahmin ettiğim şairinki ‘Pir Sultan’ım Haydar’,
3. Artova’nın Daduk köyünden olup Pir Muhammed’in ‘babam’ dediği ‘Abdal Pir Sultan’,
4. Aruz ölçüsüyle yazılmış deyişlerin sahibi ‘Pir Sultan Abdal’,
5. Pir Sultan’dan sonra yaşayıp onun asılmasına dair deyişler söyleyen ‘Pir Sultan Abdal’,
6. Bir de asıl adının Halil İbrahim olduğunu belirten ‘Pir Sultan Abdal’.
Okudum. Ben kitabı sadece okudum ama kitap beni sarstı, acıttı, iğneledi, ağlattı, güldürdü, düşündürttü, utandırdı, kırdı, bağışlar gibi yaptı ama bağışlamadı, kendime küstürdü.
Kısacası; vicdanımı sızlattı.
Belki ben de serçe parmağımdan başlayıp çürüyecektim; ama buna engel oldu.
Yani inşallah engel olmuştur.
Hacmine rağmen, uzun bir sürede bitirim kitabı.
İçinde fiziksel olarak çok da uzun olmayan hikayeler var. Ama bazı hikayeler var ki içinde, bitirdiğinizde kocaman bir roman bitirmiş gibi yorgun oluyorsunuz. Ve biliyorsunuz ki, ardından gelen o kısacık diğer hikaye de sızlatacak içinizi. Ara vermek zorunda kalıyorsunuz o yüzden.
Bir daha okumam gerekiyor, biliyorum. Ama ne zaman ya da hangi psikoloji ile cesaret ederim bilmiyorum.
Öyle ard arda sıralanmış demogojiler, vicdan sızlasın diye başvurulan klişeler, biraz da ağır olsun ya uzun uzun sıralanmış acıklı deyişler Yok. Hatta sizi suçlayan, örseleyen de Yok. Olduğu gibi yazılmış içten gelen ne varsa. Ama işte vicdan bu, sızlıyor. Ne mutlu..
Yer yer anlamadığım, anlamlandıramadım kısımlar olmadı değil. Ama 2. Kitabını okuduğum Güray Süngü’nün kendini ifade ediş şekli bu, bir kaç kitap hatta hikaye sonra tarzına alışılıyor sanırım.
Böyle işte. Okuyun derim, bence.
10 Kitap ikram ediyoruz.
Kitap Şuuru sayfası olarak her hafta şartlarımızı yerine getirme vaadinde bulunan takipçilerimize kitap hediye ediyoruz. Bu hafta birbirinden farklı, birer adet olmak üzere toplam 10 kitabı müdavim ve takipçilerimize hediye edeceğiz. Sonuçları 19 Şubat Çarşamba günü saat 21.00’de açıklayacağız. Hediye kazanan kişilerin
İnsan ilişkileri ve iç dünyamız hususunda, insanın dünyaya karşı tavır ve davranışlarını en ideal şekilde yönlendirmeye çalışan bir işçi olarak tanımlayabilirim Ahmet Şerifi, lâkin serinin ilk kitabında kişi fikir ve inançlarına karşı korumayı başarabildiği mesafeli yakınlık ve samimiyeti, ikincisinde koruyamadığını ve belirli noktalarda bilhassa konu " İslami " ise, alaycı, komik olduğunu düşünerek örneklediği fıkra benzeri nükte ve deyişler inancı üzerinde hassasiyeti şiar edinmiş ve elinden geldiğinde iyi birer mümin olmaya gayret eden tüm bireyleri tiksindirici derecede rahatsız edebilir. İkinci kitapta Ahmet Şerifin tesirinde kaldığı fikir olay ve insanlara dikkat etmesini öğütler ilk kitaptaki çizgisini bozmamasını ümit ederim.