"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Okur musunuz bilmem lakin yazdım.
İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :)
* Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım.
Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Ege topraklarını mesken tutmuş bir gürgenin hikâyesi bu. Doğa yeşili maviyi birbirine kenetlenmiş; köknarı, ladini, ardıcı, kestanesi, çamı, kuşu, börtüsü böceğiyle bu kenetlenmeye el verdirmiş, etrafa saçılan saf ve mis kokularla taşı toprağı dansa kaldırmış, üstüne bu resitale bakana sevdiğine baktığını anımsatmış, dinleyenin kulağını bayram
"Düşünce ve yazıda özgür olmak isterim, dünya davranışımızı yeterince sınırlıyor."
Wolfgang Van Goethe
______
Osman Şahin'in okuduğum ikinci kitabı oldu. İlki otobiyografik öğelerin ağırlıkta olduğu Kolları Bağlı Doğanlar kitabıydı. Selam Ateşleri- Ay Bazen Mavidir kitabında birbirine yer yer tema, konu veya ele alınan duygu
Mutluluk nedir? Tanımı var mıdır? Sabit midir salt mıdır? Hep şöyle düşünmüşümdür mutluluk amaçlanması gereken bir şey değildir diye. Ama mutlu olursak da fena değil. Sadece amaç haline getirmemek önemli. Șopi mutluluğu içselliğe bağlar. Kişi içsellikten ziyade dışarıda mutluluğu arayacak olursa nafile olur der. İçsel mutluluk tamamen zihinsel
Günler koşuşturmakla geçip giderken
Neden var olduğunu unuttun
Neden olduğun sorunlarınsa farkında değilsin
Gülmek eğlenmek istiyorsun
Sorunlara çözüm bulmak gibi bir derdin yok
Hayat zaten çok zor
O yüzden müzik seni eğlendirsin
Gerçeklikten uzaklaştırsın istiyorsun
Ama biz müziğin bir şeyler değiştirebileceğine inanıyoruz
Bizimle
Özünün hareket etmek ve üretmek olduğu açıkça görülen doğa, gözümüzün önünde yaptığı gibi, işlevlerini yerine getirmek için, kendinden daha meçhul, görünmez bir devindiriciye ihtiyaç duymaz: Madde kendi enerjisiyle, kendi heterojenliğinin zorunlu devamı olarak hareket etmektedir; hareketlerin ya da eylem tarzlarının çeşitliliği tek başına maddenin çeşitliliğini oluşturmaktadır; bizler varlıkları bizim organlarımıza ilettikleri etki ya da hareketlerin farklılıklarıyla ayırt ediyoruz. Ne yani, doğadaki her şeyin eylem halinde olduğunu görürken, kalkıp da doğanın enerjisiz olduğunu mu ileri süreceksiniz?
Değerli 1K Okurları!
Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik;
İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ.
Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım.
Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:)))
Öncelikle;
İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
Kimilerine göre o “erkek düşmanı” ,kimilerine göre “anaç”, kimilerine göre de kadın intikamının ta kendisidir. Hikayesi II. Dünya savaşı başladığında başlar.(1939) Büyük büyük annesi “cadı” olduğu suçlamasıyla yargılanmış, sonra serbest bırakılmıştır. Yazar olma yolunda ihtiyacı olan motivasyon için, “kendime bir ‘cadı’dan daha iyi bir ‘ata’
Ev işlerinin, haftalık belli işlerin kıskacında büyümüş, belki pazar günleri yavaş yavaş yapılıp yakıştırılmış bir giysiyle ve kendi gibilerle kentte gezintiye çıkmak, belki düğünden düğüne biraz dans etmek ve bir komşu kızla bir kavganın gerekçesi, bir kötü dedikodu üzerine kimi saatler büyük bir heyecan ve katılımla laflamak dışında başka hiçbir
Cinsellik, kadınlarla ilişki olarak var olur. Ne var ki, kadın için cinsellik, feminenliğin olgusu içerisinde nihai özüne ayrılmazcasına bağlı ya da onunla özdeş bir mutlak, özerk bir varlık kipi haline gelmiştir. Bu mutlak, erkeklerle olan ilişkide yalnız bir ifade ve deneysel bir gerçekleşme kazanır. Bununla birlikte bu ilişki kendi öz evreninde
Fakir Baykurt’un Annesiyle Yaşadığı İlginç Anısı
--- --- --- --- --- ---
Kahveden gelen güzel kokulara dayanamayan Fakir Baykurt annesine “Çay isterim, ille de çay!” diye tutturmuş. Annesi ise bu isteği geri çeviremez.
Fakir Baykurt’un elinden tutup kahveye götüren annesi kahveci Topal Hüseyin’i yanına çağırıp “Hüseyin bir bardak çay getir benim
-Önyargılar körleştirir-
ve yalnızca deneysel olguları gören, yalnızca deneysel bilimi içten geçerli sayan kişi de, deneyde doğa olgularıyla çelişmeyen saçma sonuçlardan pek rahatsızlık duymaz.
Kenevir denilince aklımıza hemen uyuşturucunun hammaddesi, dolayısıyla yasaklı bir kavram olarak geliyor çünkü vaktiyle birileri tarafından öyle olması istendi. Oysa kenevir; kanserin tedavisinden, kutup ayılarının ölmesine, kitap fiyatlarından tarımın gelişmesine herşeyi değiştirecek mucizevi bir bitkidir.
Şimdi bu "zararlı" bitki