Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir..." demiş. Ne doğru söz! Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksiltmeli...
Sayfa 151Kitabı okudu
"Görüntü aldatıcıdır." derler; ne kadar doğru bir söz.
Reklam
Doğru
Yetişkinlerin savaştığı, bombalar attığı, birbirini kesip doğradığı, acımasızlığın kol gezdiği bir dünyada gençlerin yurtsever, dine bağlı, uslu, terbiyeli olmaları söz konusu değildir. Koca Tanrı'nın adamı olarak sözleri geçerlidir, uygundur. Suç ve sorumluluk yetişkinlerindir. Gençler suçsuzdur. Doğru, doğru, doğru...
456 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Merhaba. Trevanian'ın okuduğum üçüncü kitap oldu. Yazarın tarzını ve zekice kurguladığı olay örgüsüne hayran kaldım yine. Daha öncesinde birkaç yorum okumuştum ve karışık zor bir okuma olduğu yazılmış. O yüzden biraz çekinerek başladım ama hiç de öyle olmadığını gördüm. Hem akıcı hem de keyifli bir okuma oldu. Nicholai Hell, Yarı Rus, yarı
Şibumi
ŞibumiTrevanian · E Yayınları · 20228bin okunma
Olağan bilim sırasında geçerli olan düşünce/mantık kuralları ve ölçütler devrim sırasında farklı yaklaşımlar arasında seçim yapması gereken bilim insanına yardımcı olamazlar, çünkü bu kuralların hepsi zaten daha baştan bir paradigmaya, belli bir geleneğe bağlıdır. Paradigmaların dışında ve üstünde her zaman için geçerli olan kurallar saptamak ise hemen hemen olanaksızdır, çünkü farklı paradigmalar doğayı, neredeyse farklı dünyalardan söz edecek kadar bağdaşmaz tarzlarda görmekte ve açıklamaktadırlar. Örneğin, Newton yasalarının geçerli olduğu bir dünya ile Einstein yasalarının geçerli olduğu bir fiziksel dünya asla özdeş olamazlar. Birinin doğru olması için diğerinin yanlış olması gereklidir; yahut da bambaşka bir dünyadan söz ettiği kabul edilmelidir.
Sonunda Küçük Prens’in gezegeninde de öteki gezegenlerde olduğu gibi iyi bitkilerin yanı sıra kötülerin bulunduğunu öğrendim. İyilerin iyi tohumları, kötülerin kötü tohumları vardı. Ama tohumları kolayca göremezsiniz. İçlerinden biri uyanma hevesine kapılana kadar toprağın derinliklerinde öylece uyurlar. Günü gelince küçük tohum gerinir ve güneşe doğru ürkek, sevimli bir filiz sürer. Bir gül fidanının ya da bir turpun filizi söz konusuysa istediği gibi gelişip serpilmesine karışmasak da olur. Ama kötü bir bitkiyse görür görmez kökünden söküp atmalıyız onu.
Reklam
Yedigey'in aklına başka şeyler de geliyordu. Tanrı var ya da yok, o başkaydı, fakat böyle yapması hiç yakışık almasa da, insanoğlu canı istediği, başı sıkıştığı zaman anıyordu Tanrı'nın adını. "İnanmayan bir kişi başı ağrımadığı sürece Tanrı'yı düşünmez," diye bir söz vardır. Doğru ya da yanlış, yine de bilmek gerekirdi duaları. Boranlı Yedigey araçlarla arkadan gelen yol arkadaşlarına dönüp baktı. Ne yazık ki hiçbiri dua bilmiyordu, öldükleri zaman bunları kim gömecek, teker teker yokluğa karıştıkları sırada, yaşamın başlangıcını ve sonunu kapsayan sözleri kim söyleyecekti? " Elveda yoldaş, unutmayacağız seni!" mi diyecekler, ya da buna benzer bir zırva mı yumurtlayacaklardı. *** Cengiz Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel
Hayatın varış noktası hiçbir zaman mutluluk olmamıştır. Mutluluğun daim olması gibi bir durum da söz konusu değildir, arada sırada mutlu oluruz, arada sırada kendimizi kötü hissederiz ama hayatın büyük bir kısmında ortalama gider hayat, ne mutlusundur ne de mutsuzsundur. Seni mutlu eden şeyleri artırdığın zaman mutluluğunda kısmi bir artış olabilir, ancak bunların sayısını çoğaltırsan buna da alışırsın ve bu yapılan eylemler seni eskisi gibi mutlu etmemeye başlar. Seni mutlu edeceğini düşündüğün her neyi hayatına alırsan al, bir süre sonra ona alışacaksın ve o seni eskisi gibi mutlu etmemeye başlayacak. Mutluluğun yerini doğru konumlandırdığın zaman, o geldiği zaman kabul edersin hayatına.
600
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
Hayat, geriye doğru anlaşılır ama ileriye doğru yaşanır…
Reklam
712 syf.
·
Puan vermedi
Serinin açık ara en iyi kitabı ve başlangıç kitabı. Hani bazen bir seride, film ya da oyunda ilki çok güzel olurda onun devamları kötü gider ya işte bu seri içinde bu söz konusu. İlk kitabın karakter gelişimi, güçlü karakterleri, olay örgüsü beni benden aldı. Serinin ilk kitabı arasında en iyisi bu başlangıç kitabı. Sonraki 2 kitapta aşağı doğru gidiyoruz. Ondan sonraki devamlarda ise resmen uçurumdan atlıyoruz. Sürekli kötüye gidiş. O yüzden bu kitabı okuyup seriyi sonlandırırsanız emin olun pek bir şey kaybetmez ve zirvede bırakmış olursunuz.
Dune
DuneFrank Herbert · İthaki Yayınları · 202111,5bin okunma
198 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Nasılmış Bu Yaşam Denen Şey?
"Öyle miymiş?"... Ne var bu soruda? Belki üstten bir tavır, bir kinaye ya da bir bilmeyen kişinin sancısını belli edişi, bilmediğini öğrenme çabası ya da bir şey bilmesi ama bu bildiğinin ötekilerin bildiklerine uymayışı sonucunda duyduğu şaşkınlık, yabancılık... Hepsini tek hamlede düşündüren bir soru "Öyle miymiş?". Kitabı da
Öyle miymiş?
Öyle miymiş?Şule Gürbüz · İletişim Yayınları · 20161,420 okunma
Okullarımızda fark ettik ki bir çocuğa herhangi bir şeyin nasıl yapıldığını gösterirken çok hevesli olduğumuzda, hareketleri fazla enerji harcayarak ya da aşırı bir titizlik göstererek yaptığımızda çocuğun kendi kişiliğine göre hareket etme ve yargıda bulunma kapasitesini köreltiyoruz. Sonuç ise egonun komut vermesi gerektiği hâlde egodan bağımsız hâle gelen ve daha güçlü ve yabancı bir başka egodan komut alan bir hareket olmaktadır. Söz konusu yabancı ego çocuğun kişiliğinin kendisine ait körpe organlarını ele geçirme, neredeyse çalma gücüne sahiptir. Yetişkin bilinçli olarak telkinde bulunduğu gibi bilmeden, istemeden ve sorunun farkında bile olmadan da telkinde bulunabilir. Birkaç örnek vereceğim. Bir gün iki yaşlarında bir çocuğun beyaz bir yatak örtüsünün üstüne bir çift ayakkabı koyduğunu gördüm. Düşüncesiz, dürtüsel ve ölçüsüz bir hareketle ayakkabıları aldım, "Bunlar kirli!" diyerek yere koydum ve yatak örtüsünü elimle temizledim. Bunun üzerine çocuk ne zaman bir çift ayakkabı görse koşup onları alıyor ve "Kirli!" diyerek başka bir yere koyuyordu. Sonra da ayakkabılar yatağın yakınında bile olmamasına rağmen, eliyle yatağı temizler gibi yapıyordu. Bir örnek daha vereyim. Bir aileye bir paket gelir ve anne bu paketi sevinçle karşılar. Paketi açar ve içinden bir parça ipek ve küçük bir trompet çıkar. Anne, ipeği küçük kızına verir, küçük Bu trompetiyse çalmak üzere dudaklarına doğru götürür. Çocuk "Müzik!" diye neşeyle bağırır. Bir süre bu küçük kız ne zaman bir parça kumaşa dokunsa çok heyecanlanıp "Müzik!" diye bağırır.
Sayfa 94 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Çocuklarımıza Miras
Bir dergiye röportaj sorusu cevaplıyorum. Daha önce de sorulmuştu aynı soru birkaç kez, yine aynı cevabı vermiştim. Hadi sizinle de paylaşayım. Soru şu: "Sizin için çocuğun geleceğine yatırım yapmak nedir?" Cevap: Yavrularım şimdiden affetsin, öyle bankada para, ev, araba vs. bırakamayacağım. Öyle bir hayatımız yok. Bizim milletin en
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.