Selamünaleyküm kardeşler Evvelâ medyaya attığım fotoğraflara bı bakın derim,
Maatteessuf sonuna kadar okunmuyor diye başında bahsedeyim;
Sizden ricam çalışmalardan bihaber olmamak için **bu bahsini ettiğim #226464632 gruplara ne kadar erken müdahil olursanız o kadar iyi**.
Yapmanız gereken;
🗡️Bu iletiyi etkileşimin artması için paylaşmanız.
🗡️ Katılmak isteyenler yorum olarak selam verip katılmak istediğini veya özelden atma lüksü varsa ordan da belirtse kâfi..
Evet Görmüş olduk ki 12.000 ve 550 gibi komik rakamlardaki takipçili 2 hesabın başını çektiği bir tag çalışmasında bile milyonluk hesaplara ulaşıp 100.000 üzerinde twit atabiliyoruz. Daha organize olduğumuz zamanlarda inşâAllâh milyonları da görürüz.
Rabb'im kavli fiili katılan herkesten hoşnut olsun.
Bugün 198.000 kez "Gemileri durdurun!" diye nida ederek Twitter'ı inlettik.
Milyonluk hesaplara kadar İslâmî camianın büyük hesaplarını yüzlerce kişi aynı anda yağmur gibi yağarak kelebek etkisi gibi büyüdü birden çalışmamız.
Ve bu çalışma çok ustaca planlanmadi vaktin kisitliligiyla ulaşbildigimiz kadar kardeşe ulaşıp elimizden gelen gayreti çabaladık.
Demek ki nizamî bir koordinasyonla yapılırsa zincirleme reaksiyon hâlinde yüzlerce, binlerce hesap domino taşı gibi birbirini tetikleyebiliyormuş.
İlâhi!sonsuz hayrın bânilerinden eylesin. امييين..🌼🌙📿🇵🇸🗡️
Kitap bittiğinden beri kaç defa oturdum başına inceleme yazmak amacıyla... Kaç kez tekrar tekrar sayfaları çevirip göz attım işaretlediğim yerlere... Olmuyor dedim yazamayacağım hiçbir şey çıkmayacak yapamıyorum. Oysa ki yazmalıyım. Bilinsin az da olsa okumak isteyenler olsun. Sonunda bir şekilde cümleler çıkmaya başladı işte... Böyle bir yapıta
Vedat Akyol / Rüya Koleksiyoncusu
Okuduğumuz bazı kitaplar bizleri alır ve öyle bir yolculuğa çıkarır ki, o yol hiç bitmesin isteriz. Duygudan duyguya geçeriz, dört mevsimi yaşarız. Dostluğun, aşkın, kıskançlığın, gizemin ve umudun mizah ile harmanlandığı bir bilim kurgu hikayesi #RüyaKoleksiyoncusu. Okurken düşündüren, güldüren ve hüzünlendiren
Kitabın ismi bir idam mahkumunun son günü ama yazar, idam kararı alındıktan sonraki mahkumun 6 haftasını anlatmış. Hayatın ne kadar değersiz ve acımasız olduğunu hissettirmiş bizlere.
Kitapta beni en etkileyen söz: " İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen idam cezasına mahkumdurlar. " Gerçektende bir idam mahkumunun düşüncelerinin ne olduğunu merak edip okuduğum kitap, aslında hepimizin bir idam mahkumu olduğunu ve bunu unutarak yaşadığımızı öğretti.
İdam mahkumu, ufak yaşlardayken küçük bir suç işliyor. Bu işlediği suç bir domino etkisi yaratıyor ve büyük suçlar işlemeye başlıyor. Sonunda suçların en büyüğü olan cinayete kadar uzanıyor ve idam cezasına çarptırılıyor.
En sonunda, beni etkileyen kısımlardan biri idamının son saniyesine kadar yaşama umudunu hiç kaybetmiyor.
“Aynıdır acıları yaşamakla onları beklemek.” -Koro (sayfa 37)
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca Trakhisli Kadınlar incelemesinden ibaret değildir. Sophokles'in yaşamı, eserleri, hayatı, düşünce dünyası ve edebiyat dünyasına katkıları gibi pek çok konunun yanı sıra, eserin yazıldığı dönem, anlatılan öykünün bilinmeyen detayları, karakterlerin
Bana göre en başarılı eserler insanı derinden etkileyen, sarsan kitaplardır. Bu eserler sadece okuyucunun beklentisini aşmakla kalmaz, onu farklı bir yerlere götürür. Zaten okuyucunun beklentisini aşmayı çoğu eser başarır, önemli olan okuyucuyu sarsmaktır, tüylerini diken diken etmektir. Korkutmak anlamında söylemiyorum. Mesela o kitaptaki
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Kitapta tıbbi terimler çok azdı. Yazar herkesin rahatlıkla anlayacağı şekilde bir kitap yazmış. Anlamakta sorun yaşayacağınızı sanmıyorum.
Şu sıra incelemelerimin başında yaptığım uyarıyı yine yapacağım. Ben doktor değilim. Herhangi bir uzmanlığım yok. Ben 11 yaşında kardeşi olan bir veliyim. O yüzden
Gözlerinizin puslanması çok rahatsız ediciyken birden beyaz bir perdenin indiğini hayal edin. Domino etkisi... Tüm insanlık bu süt denizine düşüyor ve hiçbir şey göremez hale geliyor.
Bu salgını bastırmak için uygulanan karantina ortamında gelişen olumsuzluklar bir noktadan sonra insanların barbarlıklarını, caniliklerini gün yüzüne çıkarıyor. İnsanlığın gelebileceği en uç nokta bu olsa gerek.
Tüm bu körler içinde gören bir çift göz: Doktorun karısı -yazar karakterleri, isim vermeden sahip oldukları sıfatlarla nitelendirmiş-. Onca çirkinliği tüm çıplaklığıyla görmek mi görmemek mi? Hangisi daha iyi? Göz görmeyince gönül katlanıyor da görünce nasıl dayanabiliyor?
Distopik olsa da her şeyin bir zaman meselesi olduğu bu dünyada farklı senaryolarının pek de imkansız olmadığı bir olayı çarpıcı bir şekilde tüm ayrıntılarıyla anlatıyor yazar. Okurken içine çekilmemek elde değil. Ya bir sabah uyandığımda ya da gözlerimi kapayıp açtığım bir anda gerçek olsaydı bu körlük diye sorgulayarak okudum. Okurken çok keyif aldığım bir kitaptı. Kitaplığımda başka zaman okurum diyerek ertelediğime beni pişman eden bir eserdi. Keşke alır almaz okusaydım dedirtti. Kitaplığınızda bekletmeyin okuyun :)
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,7bin okunma
Yani önce kendimizi kendimize kabul ettiriyoruz, sonra isteyen beğensin istemeyen neyse gerisini biliyorsunuz.
Tabii yanlış bulduğumuz davranışlarımızla değil, onayladığımız ve bizde olmasını istediğimiz yönlerimizle yapıyoruz bunu.
Eğer bunu yapabilirsek yani kendimizi onaylayıp olmayı seçtiğimiz gibi biri olabilirsek, hem özsaygımızı, hem
Cesar altı yaşında çok hassas, çok zeki bir kızdır, yoksa erkek mi? Her ne kadar o kendini kız olarak görse de dünya onu erkek olarak algılar. Ben hala cinsiyeti konusunda kararsızım. Cesar yaşıtlarına ve diğer çocuklara göre son derece özel bir çocuktur. Her şeyden önce hayal gücü son derece gelişmiştir. Ancak ailesi onu olduğu gibi kabul etmez.
Bu kitap için ne söylesem eksik kalacak biliyorum. İyi ki okudum, iyi ki yazılmış dediğim kitaplardan biri oldu. Jack London’ın Martin’i kurgularken kendi hayatından yola çıkması, yer yer kendini Martin ile eşleştirmesi bu kitabı değerli kılan noktalardan biri. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Levent Cinemre çevirisinden okumanın ayrıcalığını