Yeni yaşam felsefesinin kurucusu olan Alman filozof Nietzsche; fikirleri, üslubu ve yerleşmiş düzene aykırı düşünceleri ile ahlak, din, tarih ve felsefe üzerine keskin eleştirilerde bulunmuş bir isimdir.
Hristiyan ahlakına yönelik eleştirileri ile hakikatin değerini sorgulaması, onun ne denli evrensel bir bakış açısına sahip olduğunun ispatıdır. Ancak etik bir dil kullanmış olsa da bu kitabı Hristiyan dünyası ve Alman toplumuna adamışçasına satırlar kaleme alması dikkatimi çeken detay oldu.
Dünyanın en genç profesörü olarak bilinen Nietzsche, bu eserinde tarihin değeri ve değersizliği üzerine öne sürdüğü kanaatler ile Alman toplumunun kasıp kavrulduğu tarihsel ihtiraslardan muzdarip olduğunu bir filolog gözlemiyle ifade etmiş.
Fazlalığı gerekliliğin düşmanı olarak tanımlayan filozof, tarihin yaşama yön verdiği ve hizmet ettiği sürece tarih olarak anılması gerektiğini belirtmiş. Dikkate değmeyen yaşanmışlıkları tarih olarak adlandırıp haddinden fazla önemsemenin, geçmişe duygulan şımarıklıktan öte olmayacağını ifade etmiş.
Kendine has, katıksız ve özgün ifadeleri ile bir dönemin gururunun, bu dönemin kusuru olabileceğini ortaya koyarken aynı zamanda "unutma"nın önemini ve hayatın yaşanabilirliği açısından kıymetini belirtmiş.
Akıcılık konusunda kitabın yarısına kadar zorluk yaşasam da sonrasında fikir frekansını yakalayarak keyifle okuduğum eser oldu.