Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
·
Puan vermedi
İnsanların yok oluşunu belki de yeniden doğuşunu. Biraz olsun geleceğimizi düşünmek ve daha duyarlı olmak için okumalıyız................. Tavsiye edilir....
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,4bin okunma
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Aynı şekilde kişi kendine karşı da duyarlı olabilir. Kişi örneğin yorgunluğunun ya da sıkıntısının farkındadır ve buna teslim olmak, kolayca bulabileceği sıkıntılı düşüncelerle bunu desteklemek yerine kendine "ne olduğunu" sorar. Neden sıkılıyorum? Aynı şey kişi heyecanlandığı ve sinirlendiği zaman, düş kurmaya ya da benzeri kaçamaklara yöneldiğinde de görülür. Tüm bu örneklerde dikkat edilecek şey onların farkında olmak ve birçok biçimi ile kendini haklı çıkaracak yollar aramaya çalışmamaktır; dahası neden sinirli, heyecanlı ve endişeli olduğumuzu bize hemen söyleyebilecek içimizden gelen sese kulak vermektir.
Sayfa 135
Reklam
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Dikkat toplamak demek, bu anı, bu arada ve şimdiyi tam anlamıyla yaşamak, şu anda bir şey yaparken bir sonrakini düşünmemek demektir. Yoğunlaşmayı en çok, birbirini seven iki insanın yaşayabileceğini söylemeye gerek yoktur. Birbirlerine yakın olmayı öğrenmeli ve birçok şekilde, âdet olduğu gibi birbirlerinden uzaklaşmamalıdırlar. Yoğunlaşmayı
Sayfa 134
Bu kadar uzun alıntı da attırdın ya:)
İNSANLAR vardır, işleri yolunda gitse de kaygılıdırlar. İlişkile­rinde de aşırı duyarlı olan bu kişiler yaşadıkları günlük sorun­lar karşısında kendilerini yetersiz bulur, kolayca depresyona gi­rerler. Belirsiz kaygılar ve aşırı duyarlık, sürekli sıkıntılı ve ger­ gin olmalarına, umutlarını kolayca yitirmelerine neden olur. Dikkatlerini toplayamadıkları ve yanlış yapmaktan çok kork­tukları için karar vermede güçlük çekerler. Büyük zorlukla bir karara ulaşabilseler bile, yapabilecekleri yanlışlar ve bunların doğurabileceği olumsuz sonuçlar üzerinde aşırı bir kaygı sürdü­rürler. Bu insanların üzüntü konusu yaratmadaki hayal güçleri sonsuzdur. Bir üzüntü konusu ortadan kalktığı anda yeni bir so­run bulunur ve sonunda çevrelerindeki kişilerin sabrı tükenir. Üzüntüler gece yatağa girdikten sonra da bitmez. Günlük olay­lara ilişkin kaygılara, geçmişte yapılmış yanlışlar ve gelecekte ortaya çıkabilecek güçlükler eklenir. Bu düşünceler sona erip uykuya dalındığında da kaygı içerikli rüyalar görülür ve ertesi sabah başlayan gün de kaygıyla karşılanır.
Siyasi gelişmelere karşı bu kadar duyarlı olmak, söylenen her söze takılıp kalmak, akılla çok fazla analiz etmek yorar insanı.. Siyasi gelişmelere daha basit bakmaya çalışın, gönüllerde saklı aşkı anlayın.. [ Güven Taşdemir ]
Hepimizin bildiği gibi, bütün stres türleri bizim için kötü değildir. Kronik ya da tekrarlayan stresin aksine, akut stres ve buna bağlı duygusal uyarılma sınav veya topluluk önünde konuşma yapmak gibi zorlayıcı durumlarda performansımızı artırır. Bağırsak enfeksiyonlarına karşı savun­mamızı güçlendirerek bağırsak sağlığına da yararlı etki yapar. Bu, çok yönlü bir şekilde çalışır. Akut stres, stresle ilişkili beyin sinyallerine tepki olarak midedeki asit üretimini artırır, bu da yiyeceklerle alınan mikropların ba­ğırsaklarımıza ulaşmadan ölme olasılığını yükseltir. Ayrıca, bağırsaklara sıvı salınımını artırması ve patojen bakteriler de dahil olmak üzere içeriğini vücuttan uzaklaştırmasını bildirir. Son olarak, defensinler adı verilen antimikrobiyal peptidlerin salınımını artırır. Bütün bu tepkiler, sindirim sistemin bütünlüğünü potansiyel olarak tehlikeli işgalcilere karşı savun­mayı ve bir enfeksiyon oluştuğunda bunun süresini kısaltmayı amaçlar. Ancak, akut stresin bağırsaklar ve buradaki mikroplar üzerindeki bu koruyucu etkilerine karşın, bu etkilerin aşırıya kaçması durumunda fay­dadan çok zarar oluşmaya başlar. Kronik stres, gastrointestinal enfeksiyon gelişme riskini artırır ve enfeksiyon geçtikten sonra belirtilerden şikayetçi olduğunuz sürenin uzamasına neden olur. Eğer İBS veya döngüsel kusma sendromu gibi strese duyarlı durumlardan muzdaripseniz kronik stres belirtilerin daha şiddetli olmasına yol açan etkenlerden biridir.
Reklam
325 syf.
10/10 puan verdi
Ne Olmuş Yani Büyük Adam Olamamışsak Hayallerimizi Satmadık Ya
İyi akşamlar 1K! İki adet ödül almış Yazarımızın okuduğum ilk eseri ve belki de en iyisi. Yaşamı boyunca; öğretmenlik, denizcilik, editörlük ve üniversitelerde hocalık yapmış gelişimini birçok yönde tamamlamış önemli bir yazar oluyor kendileri. Kitabın Olay Örgüsü; Baş karakterimiz, Charlie adında otuz iki yaşında zekâ seviyesi bir hayli düşük,
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201515bin okunma
320 syf.
7/10 puan verdi
·
12 günde okudu
itiraf şeklinde kaleme alınmış bir gözdağı.
Kısaca; sistem kurulu, tıkır tıkır işliyor direnmek boşuna, itaat edin diyor gibi geldi bana. John Perkins aslında bu kitapta yıllardır yaptığı işler konusunda günah çıkartmaktan başka bir şey yaptığını düşünmüyorum. Eğitiminin başından günümüze kadar yazarın başından geçen olayları anlatıyor fakat genel anlamda insanları küresel çapta yaşanan olaylara veya gün yüzüne çıkmamış gerçeklere daha duyarlı olmaya çağırıyor gibi görünse de John Perkins'in bu olayları anlatmak için böylesine gecikmiş olması bütün anlatımı ve samimiyeti büyük ölçüde azaltıyor. Çeşitli bölümlerde ne denli vicdan azabı çektiğini ve yaptığı işi severek yapmadığını görüyoruz. Ama bütün bunlara rağmen ekonomik tetikçi olmayı, bu işte çalışmayı ve hatta başarılı olmayı sürdürüyor. Bunlara ek olarak ekonometri alanında çeşitli makaleler yayınlamayı da ihmal etmiyor. Şahsi görüşüm bu kitabın amacı birleşik devletlerin vatandaşlarına uyanma çağrısı olmak ve tabi ki kendi egosunu okşayarak kendini tatmin etmesini sağlayan bir araç/kukla olarak kullanması.
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları
Bir Ekonomik Tetikçinin İtiraflarıJohn Perkins · April Yayıncılık · 20043,319 okunma
Çoğunlukla hayatın ikinci yarısının, ilkini dengelemesi gerekiyor. Sanki bir şekilde var olmak için doğmuşuz ve öbürü olmaya çalışırken, tükenmiş ya da çok sıkılmış gibiyiz. Utangaç insan, stand-up gösterisi yapıyor. Diğerlerinin hizmetine adanmış kişi tükeniyor ve ne zaman bu kadar "bağımlı" olduğunu merak ediyor.
Ama eğer kedinin işlevinin modern bir totem olmak olduğu, aile mensuplarının halini iyi niyetle yansıtan, aile ocağının simgesel ve koruyucu bir tür cisimleşmesi olduğu hipotezi üzerinde düşünürsek, annemin dediği açık seçik bir hal alır. Annemin gözünde kediler, bizim olmamızı istediği ama kesinlikle olmadığımız şey. Josse ailesinin aşağıda adı geçen üyelerinden daha az gururlu ve duyarlı kimse yok: Babam, annem ve Colombe. Tamamen gevşek ve uyuşuk, duygudan yoksunlar. Kısacası, ben kedinin modern bir totem olduğunu düşünüyorum. Evrim üzerine, uygarlık üzerine ve böyle bir yığın büyük laf üzerine istediğimiz kadar konuşalım, istediğimiz kadar önemli söylevler verelim, insan başlangıcından bu yana pek bir ilerleme kaydetmedi: Bu dünyadaki varlığının bir tesadüf olmadığına ve çoğunlukla iyi niyetli olan tanrıların kendisine göz kulak olduğuna daima inanıyor.
Reklam
Yaşam Sanatı
"Yaşam bir sanat yapıtıdır" önermesi, ("tıpkı ressamların resimlerini ya da müzisyenlerin bestelerini yapmaya çalıştık ları gibi, yaşamınızı güzel, ahenkli, duyarlı ve anlamlı yapmaya çalışmak türü) bir varsayım ya da nasihat değil gerçeğin bir ifadesidir. Eğer yaşam bir insan yaşamı ise, yani irade ve seçme özgürlüğüyle donatılmış bir varlığın yaşamıysa, sanat yapıtı olamaması mümkün değildir. "Yapacağım" ifadesinin yerine "yapmalıyım"ı dayatan ve dolayısıyla olası tercih boyutunu da raltan dış güçlerin ezici baskısına nedensel rol atfederek, irade ve seçimin varlığını yadsımaya ve/veya gücünü gizlemeye yö- nelik her türlü çabaya rağmen, irade ve seçim yaşam biçimi üzerinde iz bırakır. Yaşam seçiminizden, seçimler arasındaki seçiminizden ve seçimlerinizin sonuçlarından sorumlu olmak anlamında, bir birey olmak seçim meselesi değil, talihin bir buyruğudur.
Yaşam ve Ölüm
Yetişkinlik dönemine geçiş, insanın bireyleşme çabaları ile toplum normları arasında bir uzlaşma sağlamasını gerektirir. Bu, gerçekleştirilmesi son derece güç bir duyarlı dengeyi içerir. Başaramayanların bir bölümü toplum normlarının egemenliği altına girer. Bu insanlarda bireyleşme çabası olmadığı için çevreye uyum sağlamada sorun yaşanmaz. Burada kastedilen kendi çıkarları için toplumla uzlaşan kişilerdir. Böyle bir insan, bir başka seçeneği hiç düşünmemiş olduğu için topluma boyun eğmiş biridir, topluma yaratıcı bir boyut katmasa da var olan sistem için yararlıdır ve çevreden saygı görür. Toplum değerleri geçerli olduğu sürece o da geçerlidir. Ama için için kendisini değersiz hisseder. Bu duygusunun gerisinde varoluşuna anlam katma ve bireyleşme çabalarından vazgeçmiş olmanın suçluluğu bulunur.
Sayfa 154Kitabı okudu
Çocuğa çevresindeki imgeleri yakalaması için müthiş bir yetenek bahşeden ve neredeyse beş yaşına kadar süren uzun bir duyarlı dönem söz konusudur. Çocuk, duyuları aracılığıyla aktif bir biçimde imgeleri emen bir gözlemcidir ve bu, onun bir ayna gibi verilenleri yansıtabildiğini söylemekten çok farklıdır. Bir gözlemci olmak, duyguların ve özel zevklerin belirlediği, dolayısıyla belli imgelerin ayıklanmasına yol açan içsel bir dürtüye işaret eder. Hiç kimsenin bir şeyi tüm detaylarıyla görmediğini, herkesin duygu ve ilgisinin etkisiyle sadece bir parçayı gördüğünü söyleyen William James, bahsettiğimiz düşünceyi örneklemektedir. İnsanların aynı şeyi farklı şekilde tasvir etmesinin nedeni budur. James bununla ilgili zekice bir örnek verir: Eğer hoşunuza giden yeni bir takım elbise giymişseniz, yolda yürürken iyi giyimli insanlara öylesine dikkat kesilirsiniz ki o sırada bir araba sizi çiğneyebilir.
Sayfa 64 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
533 syf.
·
Puan vermedi
·
29 günde okudu
Psikolog masraflarımı karşıla Hakan Günday!
"Zamanla kabuk tutar yaralarım. Ara sıra da herkesten gizli bir köşe bulurum. Sessizce ağlarım." Ekşi Elmalar, (Yerli Film) "Kabuğunu koruyan kaplumbağa, dışarıda tüm tehlikelere rağmen huzur içinde yaşar, ama insanlar kendi kabuklarına çekilerek gerçek mutluluğu kaçırabilirler." İnsan doğası gereği güvende olmak ister. Bu
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202226,9bin okunma
Çocuklara sahip çıkmak, onları sadece yedirip içirmekle, giydirip gezdirmekle olmaz. Çocukların maddi ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte ihmal edilmemesi gereken, onları bilinçli ve duyarlı bir mümin olarak yetiştirmektir.
Sayfa 20 - Diyanet işleri başkanlığı yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.