Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aikido denge ve enerji prensipleri üzerine kurulu bir dövüş sporudur. Aikido'nun temel felsefesi şudur: Eğer biri sana saldırıyorsa, o kişide akli dengesizlik vardır. Bu bağlamda, aikidocunun görevi saldırgan yeniden denge sağlayana kadar onu alacağı kötü kararlardan korumaktır. Bu sebeple, aikidoda saldırganla doğrudan güç uygulanarak yüzleşilmez. Bunun yerine becerikli taktiklerle saldırgandan kaçınılır. Böylece saldırının enerjisi dairesel hareketlerle yıkıcı olmayan bir harekete döjüştürülür. Hamle doğru bir şekilde uygulanırsa ne saldırgan ne de kurban saldırıdan zarar görür.
Sayfa 124 - Psikoterapi Enstitüsü Eğitim YayınlarıKitabı okuyor
Yapabileceğin en iyi şey kendini değiştirmek... Senin gönlün değişirse, dünya da değişir. Düşüncen değişirse, eylemlerin de değişir, verdiğin enerji de... Böylece hayatını da değiştirmeye başlamış olursun.
Reklam
İnsan sokağa düştüğü zaman hiçbir beklentisi kalmaz, hiçbir şey umut etmez. Oysa ben aşktan bir şeyler beklemiştim. Aşkı tanıyınca insan olduğumu hissetmeye başlamıştım. Fahişeyken karşılıksız hiçbir şey vermez, hep alırdım. Ama âşık olunca bedenimi, ruhumu, aklımı ve tüm çabamı düşünmeden verdim. Asla bir şey beklemedim, sahip olduğum her şeyi verdim, kendimi tümüyle bırakıp bütün silahlarımdan, tüm savunmalarımdan arınarak çırılçıplak kaldım. Oysa fahişeyken kendimi korur, her an savaşırdım; hiç korunmasız kalmazdım. Gerçek benliğimi korumak için erkeklere dış kabuğumu sunardım. Yüreğimle ruhumu korur; bedenimi edilgen, hareketsiz, hissiz rolünü oynamaya bırakırdım. Edilgen olarak direnmeyi, hiçbir şey vermeksizin kendimi tümüyle korumayı, kendi dünyama çekilerek yaşamayı öğrenmiştim. Diğer bir deyişle, erkeklere bedenime sahip olabileceklerini, ölü bir bedene sahip olabileceklerini, ama tepki göstermemi, heyecanlanmamı, haz ya da acı duymamı beklememelerini söylerdim. Hiçbir çaba, hiçbir enerji harcamaz, sevgi gösterisinde bulunmaz, düşünmezdim. Dolayısıyla hiç yorulmaz, tükenmezdim. Ama aşkta her şeyimi vermiştim; yeteneklerimi, çabamı, duygularımı, en derin duygularımı... Bir azize gibi, bedelini hiç hesaplamadan, elimde avucumda ne varsa hepsini vermiştim. Tek bir şey dışında hiçbir şey istememiştim, hiçbir şey: aşkın korumasına sığınmak. Kendimi yeniden bulmak, yitirdiğim benliğimi yeniden kazanmak. Küçük görülmeyen, aşağılanmayan, tersine saygın ve üstün tutulan, duyarak yaşayan bir insan olmak.
Kamu spotu:
Eğer bir danışanınızla fiziksel olarak yakınlaşırsanız, ona kariyerinizi bitirebilme gücünü vermiş olursunuz. Kariyeriniz ve eğitiminiz için yaptığınız onca zaman, enerji ve para yatırımını bir düşünün. Danışanınızın eline böyle bir güç vermek isteyip istemediğinizi kendinize sorun.
Sayfa 112 - Psikoterapi Enstitüsü Eğitim YayınlarıKitabı okuyor
Otofaji'nin aktive olması ile durması arasındaki temel belirleyici vücudunuza giren kalori miktarıyla ilgilidir. Otofajiyi başlatan sistem AMPK yolağıdır, açlıkla aktive olur; durduran ise mTOR yolağıdır, toklukla aktive olur. Basitçe, açlık veya az kalori alımının otofajiyi başlatmak için önemli bir etken olduğunu görüyoruz. AMPK yolu dediğimiz otofajiyi artıran yol, ortamda ATP olmadığında devreye girer. Bu yol açlıkla devreye girdiğinde otofaji başlatır. Vücut hem enerji üretmek için eskimiş hücreleri otofajiyle kullanır ve enerji azlığını bunlarla sağlar hem de kötü üretilmiş proteinlerden kurtulur. Dahası otofaji'nin yeterli olması durumunda yok edilen hücrelerin yerine hemen kök hücrelerden yeni hücreler gelir. Evet, kök hücrelerimiz gençliğimizin garantisidir ancak kafalarına göre gidip bir organı yenileyemezler. Önlerinin açılması gereklidir. Açlıkla aktive olan AMPK yolu dışında, bir de mTOR yolundan bahsettim. Bu yol bizi otofajiden alıkoyar ve eskilere fit olmak zorunda bırakır. Peki, bu yol nasıl aktif olur; çok yemekle. Özellikle basit karbonhidratlara, şeker içeren besinlere dayalı beslenme m-TOR yolunu aktive eder. Bu yol aktif ise otofajiyle temizlik yapılamaz. Aynı zamanda m-TOR yolu, yaşlanmaya bağlı tüm hastalıklarla el ele gider.
Bir diğer önemli nokta da açlık durumunda kullanılmayan enzimlerin de geri dönüştürülmesidir. Unutmayın, enzimler de birer proteindir. Açlık durumunda vücuda glikoz girmediğinden, glikozdan enerji üreten sistemdeki enzimler kullanılmadığı için parçalanıp yenilenir ve tazeleri yapılır. Bu sayede, tekrar yediğinizde glikozdan daha etkili enerji üreten taze enzimlere sahip olursunuz.
Reklam
Ruhun dışında akıl, insanın rotasını belirleyen bir başka öğedir; duygu ise onu ayakta tutar ve ona enerji verir. Üçü bir arada olmadığı zaman, o kişi mutlu olamaz.
Modern insan bilinçdışının kendini çeşitli araçlarla hatırlatmaya çalışmasından korkar ve onu bastırır. Aslında insan bilir ki bu konuşan imge ve arketipler sessiz değildir, aksine hayli enerji yüklüdür ve bir şeyler ifade etmektedir. Yüklü olması sebebiyle bastırılmasıdır nevrotik insanı yaratan.
Bu enerji alanı, farkında olsak da olmasak da her şeyle ve herkesle bağlantı içinde olmamızı mümkün kılar.
Ot kadar besin değeri düşük bir gıda ile yaşan bir ineğin muhtaç olduğu büyük miktardaki yem, kocaman bir sindirim organına gereksinimini ortaya çıkarır. Vücuduna nazaran büyük olan ayakları ağırlığının altında güçsüzdür. Böyle bir vücudu taşımak ve o kadar çok miktardaki yemini hazmetmek için çok fazla enerji harcar. Kullanabildiği kuvvet çok az olduğunda hayvancağız yavaş hareket eder.
Reklam
Dr.Sun'ın 'kadınların kanında erkeklerinkinden daha cok demir vardır ve yerkürenin merkezi demirdir' gibi gözlemleri, hem fiziksel hem sipritüel olarak tüm varlığımız aracılığıyla yankılanan kadınlarla fiziksel dünya arkasındaki bir bağlantıyı yansıtır.Demir sadece bir mineral değildir, ruhumuzun gizli âlemlerini etkileyen kendi enerji ve maksadı olan bir mineraldir.
Karadeliklerden enerji elde edebileceğimizi biliyoruz ve aynı zamanda onlara enerji enjekte edebileceğimizi de biliyoruz, adeta bir şarjlı pil gibi...
Daha önce de belirtildiği gibi, olumsuz duyguların bastırılmasını zorunlu kılan bir ortamda yetişmiş olmak düşmanca eğilimlerin gelişmesine ve insanın kendisine yabancılaşmasına neden olur. O halde, olumsuz duyguların bilincinde olmayan bir insan için bu konuda bir çıkış yolu olabilir mi? Böyle bir soruya olumlu bir karşılık vermek, daha önce
Genel göreliliğin bir başka öngörüsü de zamanın dünya benzeri olağanüstü büyük bir cismin yakınında yavaşlıyor görünmesi gerektiğiydi. Bunun sebebi ışığın enerjisi ile frekansı (eşdeyişle ışığın saniyedeki dalga sayısı) arasında bir ilişki olmasıdır: enerji ne kadar büyükse frekans da o denli yüksektir.
Sayfa 51 - ALFA BİLİMKitabı okuyor
Yaydığımız en güçlü enerji aşktır. İsteklerinize “aşık olun” En büyük enerjiyi yaratacak olan şey budur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.