Uzun zamandır Türk Edebiyatı'ndan uzaklaşmıştım.Bu uzaklaşma beraberinde sıla hasreti gibi bir hasret zerketti zihnime ve geri dönmek istedim.Yaz için yanıma aldığım kitaplara baktım,50. sayfada bıraktığım bu kitap vardı sadece Türk Edebiyatından.İlk okumaya çalıştığımda halet-i ruhiyemden kaynaklı,kitabın içine giremediğimi düşündüm ve baştan başladım.Ben bir kitabı okurken hiç bu kadar tiksinmemiştim.Farklı bir tarzı olabilir,birileri bu kitabı bir Orhun Kitabeleri kadar değerli görebilir ama umrumda değil.Kendi tarihine,kendi milletine,kendi değerlerine bir yazar bu kadar düşman olabilir.Bu adam entelektüel ve ya aydın kategorisine sokulabilir birileri tarafından..Edward Said'in entelektüel tanılamasıına girebilir,Cemil Meriç'in tanımını kısmen karşılar belki..Meriç şöyle der;Her aydın bir put kırıcıdır! Evet buna ben de katılıyorum nasıl ki Hz. ibrahim bir gün putları kırıp baltayı bir putun eline verip,bu olayı putun gerçekleştirdiğini öne sürüp putun gerçekte bundan bile aciz olduğunu gösterdiyse bugün de aynı şey yapılarak putkırıcılık görevi üstlenilebilirdi.Söz gelimi Orhan Pamuk bu putları kırıyor ama kendi milletinin ve tarihinin kafasında parçalıyor.Böyle bir aydınlık olmaz,Aydın kendi milletinin gözünü açar,gözüne çomak sokmaz.Aydın aşağılayabilir,hakaret edemez..Aşağılamak bir sanattır,hakaret ise basit insanlara yaraşır..Çok fazla üzerine konuşmak istemiyorum,hayranlarını kırdıysam kimse kusura bakmasın ben böyle düşündüm maalesef...Bir daha bu kitabı elime alır mıyım bilmiyorum....