Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tehlike fark edildi. Aileyle alakalı bakanlıklar, genel müdürlükler kuruldu. Ancak başlarına da çoğu defa ehil olmayan insanlar getirildi. Peygamber-i Ekber'in hayatı bırakıldı. Ailesini dağıttığından dolayı teselliyi köpek beslemede arayan Batılılar örnek alındı. İmkanı olan müstağribler de çocuk yerine, taklit ettikleri Batılılar gibi itina ile köpek baktı. Çocuk sesinden daralan çiftler gece yarılarında ya da sabahın erken saatlerinde koluna taktığı köpekleri sokak sokak dolaştırdı.
Bir bak bana: Her şeyi kendim yapıyorum. Sa­bahın köründen gece yanlarına kadar çalışıyorum.
Reklam
Bir bak bana: Her şeyi kendim yapıyorum. Sa­bahın köründen gece yanlarına kadar çalışıyorum.
22 Şubat 1962: Türkçü Gençler Atsız İçin Telaşlanıyor: 27 Mayıs ihtilali ve 13 Kasım tasfiyesinden sonra ordu içindeki dalgalanmalar devam etmişti. Silahlı Kuvvetler Birliği adı altında bir cunta kurulmuş ve cunta Millî Birlik Komitesi üzerinde baskı uygulamaya başlamıştı. 15 Ekim 1961 seçimlerinin sonuçlarından memnun olmayan bazı general ve
“… Yazın uzun günlerinde sabahın dokuzunda doğup, akşam beşte ölen kısa ömürlü bir sinek; gece sözcüğünden ne anlar? Ona beş saatlik bir ömür daha verin, gecenin ne olduğunu görüp anlar. Ben de yirmi üç yaşında öleceğim, Madam de Rênal’le yaşamak için beş yıl daha verin bana.”
Sayfa 618Kitabı okudu
Yirmi dört saatlik gün ve gece içerisinde, bana göre sabahın erken saatlerinden daha görkemli bir zaman dilimi yoktur.
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Bazen de insan geçmişine tanıklık etmiş ve artık geri dönmeyecek bir dostu görmeyi çok ister; kalbi öyle çarpar ki gece gündüz demez, hatta sabahın dördünde onu uyandırma riskini de göze alarak kendini atar yollara... "
“Her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik.” Seni düşününce bu söz geliyor aklıma. Her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik, yan yana fotoğraflar çektirdik, güldük, sevindik, eğlendik... Gün oldu sadece birbirimize güvendik, birbirimizi kolladık, birbirimize sarıldık, birbirimizin kollarında ağladık... Gece yarıları kötü bir haber nedeniyle yollara düştüğümüz de oldu, sabahın körlerinde çılgın tatil planları için de. Sebep ne olursa olsun biz yollarda çok iyiydik, yollarda mükemmeldik, galiba birbirimizi en çok yollarda sevdik. Bakma, seninle ben iyi bir ekiptik. Kaldırımlar biliyor, hakikaten de bir devir muhteşemdik Osman.
Şüphesiz gecede hayır ve bereket vardır.Sabahta da nur.Bakma sen aklı ermezlerin "sabahın körü" dediklerine.Sabahın nuru diyerek hayır ve bereketin kapısını açacaklarına sabahın körü diyerek rızıklarına mani ,günaha gark oluyorlar. "O gece melekler ,Rabblerinin izniyle her bir iş için,yeryüzüne iner de iner.O gece esenliktir.Ta ki tan yeri ağarıncaya ,fecr doğuncaya kadar." İşlerini tamamlayan melekler,sessizce çekilir arzı ilahiye.Yarenim bizce de vakit artık O'na gitme vakti.Haydi uyan,sabah namazı vakti...Şimdi namaz vakti...
Sayfa 144 - Hayat YayınlarıKitabı okuyor
"Sabahın gecelere ne kadar uzak olduğunu o gece öğrendim "
Reklam
Fakat burası Doktor Brown'un garajı değil burası Massachu- setts Teknoloji Enstitüsü: Amerika Birleşik Devletleri'ndeki, hatta belki de dünyadaki en seçkin bilim ve mühendislik üniversitelerin- den biri; tahtada ders anlatan da Profesör Walter H. G. Lewin. Tur- lamayı bırakıp sınıfa dönüyor. "Şimdi. Ölçüm yapmadaki en önem- li husus, ki bütün üniversite fizik kitaplarında daima gözardı edilir" -kollarını iki yana açıyor, parmaklar aralı- "ölçümlerinizdeki belir- sizliktir." Duraksıyor, düşünmelerine zaman tanımak için bir adım atıyor ve tekrar duruyor: "Belirsizliğini bilmeden yaptığınız bütün ölçümler tamamen anlamsızdır." Sonra vurgu yapmak için eller ha- vada iki yana açılıyor. Bir duraksama daha. "Tekrar edeyim. Bunu bu gece sabahın üçünde uyandığınızda duy- manızı istiyorum." İki işaretparmağını şakaklarına dayayıp burarak beynini deliyormuş gibi yapıyor. "Belirsizliğini bilmeden yaptığınız bütün ölçümler tamamen anlamsızdır." Öğrenciler büsbütün kendi- lerinden geçmiş bir halde bakakalıyorlar.
"Uyuşukluk İstektedir Zihinde Değil!"
"Uyku derin olsa bile on beş dakikalık çabayla "işe ko­yulma" havasına girmek her zaman mümkündür. Sabahın uykulu hallerinden kurtulup çalışmaya koyulan, en azın­dan akşam çok kötü bir gece geçirmemişse çalışmasından verim alamayan öğrenci hiç görmedim. Zihin çabuk açılır, uyuşukluk aslında istektedir, zihinde değil."
Sayfa 64 - Ediz Yay. , Jules PayotKitabı okuyor
"...Gece ağırdır; masuma uyku, sarhoşa cesaret verir, diptekini çağırır; biçimleri, şeyleri, yaşı ve kuruyu, erkeni ve ışığı tersyüz eder. Bilmeyenler bilmezler, sabahın kokusu gecenin ardının buhurudur, kimseler uyanmadan uçar gider."
Sayfa 19 - Can YayınlarıKitabı okudu
Sabahlarda sevmedigi bir şey vardı; neredeyse müstehcen bir şey, diye düşündü. Zaman sanki her gece düzenli olarak mezarından kalkıyor, rutubetli elleriyle yeryüzüne ve yeryüzünde yürüyen her şeye dokunuyor gibiydi. Sabahın ilk saatlerinde çiyin salgıladığı küflü, pis koku, unutulmuş evlerdeki karanlık odaların ağır kokusu gibi nahoş bir şekilde burun deliklerine saldırıyordu.
“İslam’da cariye harp esiridir. Harbler ise dünyamızın gündemindedir.” Anlatmak istedikleri şudur ki savaş denilen şey ortadan kalkmadığına ve muhtemelen kalkmayacağına ve dolayısıyla savaşta alınan esirler Kur’an gereğince paylaşılmak gerektiğine göre kölelik ve cariyelik denen şeyin de devam etmesi doğaldır. Bununla beraber bizim mollalar,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.