Beyaz Zambaklar Ülkesinde’yi incelemek, daha doğrusu ele almak istiyorum. Biliyorum, belki birçoğunuzun aklından, burada da herkes hep aynı yazarların eserlerini okuyor düşüncesi geçiyor
Yazarımız ortaokul ve liseyi Robert Kolejinde okumuş. Sonrasında lisans eğitimi için basmış Amerika’ya gitmiş orada da İşletme falan okumuş… Anlayacağınız ailesi, yazarımızın eğitimi için baya bir para saçmış. Haliyle biz fakirler bilmeyiz ama muhtemelen para çok olunca bizim oğlanı birde meslek sahibi falan yapalım demişler. Üstelik oğlanın yazım
YouTube kitap kanalımda Son Ada kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim:
ytbe.one/dR12B0gIkhg
Livaneli'ye hak ettiği değerden fazla değer verip onu putlaştırıyor musunuz?
Livaneli'nin kitaplarından bazılarını hiç sevmemenize rağmen sırf başka okurlardan tepki almamak için diyeceklerinizi içinize mi atıyorsunuz?
O zaman gel
Bazı kavramlar vardır, örümcek beyinli insanların ağlarına takılan ve o örümcek beyinlilerin ağlarıyla etrafını iyice sarıp yemleri olarak kullandığı. Bu kavramlar, bu insanların kaleleridir ve hayatları bunlara bağlıdır; bu kaleler ne kadar sağlamsa ve konforluysa, hayatları da o derece güzel ve güvenli geçer... İşte bu kaleler kişiye, zamana ve
İçimden geçenleri yazmak isterdim ama Silivri soğuktur şimdi başka bişey deneyeceğim.
Evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde develer tellal, horozlar berber iken uzak uzak diyarlarda (far far away) herkesin kıskandığı bir ülke varmış. Bu ülke türlü türlü badireler atlatmış çok zor şartlarda bugünlere gelmiş, sınırlarını korumuş.
Günün
Ben bu sabah sağdaki vatandaş gibi uyandım.. Kendimi biraz mumyalanmış hissediyorum 😄 Ama arkadaş firavun firavun diye düşündüğümüz adamın bilgisayarda portresini çıkartmışlar... Düşünsene bu adam Tanrıyım diye yeryüzünde dolaşıyordu. Tipe bak hizaya gel derler ya bizde...
Not: Ramses II (1303 İ.Ö. -1213 İ.Ö.) Mısır'ın son büyük Firavunuydu, 90 yaşına kadar yaşamış, 152 çocuğu olmuş, kızıl saçlıydı ve hayattayken 190 cm boyundaydı.
O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık diye üstadın sözleriyle başlamak istiyorum.
İçimizde "Yaşar" Kemal.
Yaşar Kemal Türk edebiyatının ulu çınarıdır. Toprağa saçtığı tohumlar birgün filizlenince nasiplenmek isteyen herkes istediği tadı alacaktır.
Edebiyatımızın en büyük çınarı, en
Ne değişti? Çocukluk yıllarımızın üzerinden geçen yaklaşık 25 senede neler değişti? Neler eskisi gibi kaldı? Neleri özlüyoruz? Nasıl bir gelecek bekliyoruz?
Biz çocukken istediğimiz her şeyi elde edemezdik. Küçük şeylerden mutlu olmasını bilir, kendimizi mutlu edecek bir şeyler daima bulurduk.
Gazoz kapağı, kiremit taşları, küçük bir
"Mafalda. Gel bir anlaşma yapalım. Sonsuza dek arkadaş olalım. İkimiz de otuz yaşına kadar birini bulamazsak evlenelim."
Bir kahkaha attım. "Bu çok saçma ama tamam, ben varım."
Hiç hayat kadınlarıyla empati yaptınız mı? Onların “çalışma” koşullarından haberiniz var mı, haberimiz var mı? Onlara iş verir miyiz, onlarla evlenir miyiz? Herkesin cevabı koca bir “hayır” olur. Fakat onların orada olmalarının sebebi biziz. Bedenini satan kadınların, tacize tecavüze uğramış çocukların acılarında bizim sorumsuzluğumuz,
1-Vittorio De Sica- Bisiklet Hırsızları
2-Theo Angelopoulos- Sonsuzluk ve Bir Gün
3-Theo Angelopoulos- Ulis'in Bakışı
4-Theo Angelopoulos- Leyleğin Geciken Adımı
5-Theo Angelopoulos- Puslu Manzaralar
6-Ettore Scola- A Special Day
7-Andrey Konçalovski- İlk Öğretmenim
8-Vladimir Motyl- Beyaz Çöl Güneşi
9-Mathieu Kassovitz- La Haine
10-Stanislav
Sultanı Öldürmek
‘’Biri sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz ne yaparsınız?’’ sorusu sorulmuş kitabımızın arka kapağında. Tam da bu yüzden ‘’evet Ahmet Ümit yine yapmış yapacağını.’’ Diyerek aldım bu kitabı. Son