Bugün sizler ile birlikte Türk Edebiyatının son zamanlarda sıklıkla duyulan, birçoğumuz tarafından okunan, bilinen yazarı Sabahattin Ali ve onun Kürk Mantolu Madonna eserini incelemek istiyorum.
Bugüne kadar eskiye dönük edebiyat eserleri okumuş olmama rağmen, Sabahattin Ali ve kalemi ile hiç tanışmadığımı söylemek ve hatta bu konuda da biraz ön
Polisiye romanın gelmiş geçmiş en başat figürü Sherlock Holmes, yazarı Arthur Conan Doyle dışında pek çok yazarın öykülerinin kahramanı olmuştur. Bu durum Türk polisiye edebiyatında da başta Server Bedi’nin “Sherlock Holmes’e Karşı Cingöz Recai” öyküleri olmak üzere pek çok örneği olan bir vakıadır.
Gökhan Tosun bu geleneği sürdürüyor. İki yıl
Nereden başlasam anlatmaya bilmem ki .. hikayenin İstanbul’da geçmesi ayrı bir olay , aşkın en saf hali ile anlatılması ayrı bir olay.
Ömer üzerine alamadığı tüm sorumlulukların,hazin neticesini içinde var olan şeytana yüklemiş ve bu yüzden Macide ile yaşadığı hüsranı da bir çok kez İÇİNDEKİ ŞEYTANDAN bilmişti.Ancak belki sonradan ,farketmişti ki içinde şeytan değil bu hataların sorumluluğunu almaktan korkan, tembel, aciz bir insan (kendisi vardı ) yaşamı boyunca mesuliyetini alamayacağı kararlar aleyhine çıkarsa bunu içinde ki şeytana yüklüyor kendisini kandırıyordu. Ve üzüntüden , pişmanlıktan beraat ediyordu.En sonunda Macide ile yaşadığı aşktan da beraat etti. Artık içinde ki şeytanın varlığına inanmıyor, hayatındaki kaçtığı tüm güçlükler ile yüzleşiyor ve düzeltmeye çalışıyordu . İçinde olmayan bir şeytanı öldürüyordu.Yalnız bir farkla .. Macideyi, büyük aşkını geride bırakarak ..
Gene bir çok yerinde kendinizi göreceğiniz, farkındalık kazanacağınız ve eğer varsa içinizde ki şeytanı öldüreceğiniz bir kitap. Tek solukta okumanız dileğiyle ..
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,5bin okunma
- İlk romanınızın çıkışı 1982. 20 yıl sonra 7. romanınız çıkıyor. Nasıl bir duygu?
Pamuk - Hoşuma gidiyor, kitapların okunması da, sevilmesi de hoşuma gidiyor. Bunları bitirmiş olmaktan da son derece memnunun. Her roman bittikten sonra hissettiğim gibi bir memnuniyet var şu anda. Bir boşluk duygusu oluyor. Özellikle romanı bitirirken, çok
İyi giyinmeyi herkes ister elbette. Ama iyi giyinmek istemek başka şey, gözü dönmüş bir halde, bir büyük mağazadan çıkıp ötekine saldırmak, tutkuyla shopping yapmak başka şey. Benim bunu yapacak param olmadı hiçbir zaman. (Ancak okunmuş eski kitapları ya da o sıralarda İstanbul’da bulunmayan bazı Fransız peynirlerini alırdım.) Ama param olsaydı da, o büyük mağazalara ayak basmazdım gene de. Çünkü kapitalist toplumun, sürekli ürettiği tüketim mallarını, bilmem kaç katlı koskocaman mağazalarda gözler önüne sermesi, öteden beri midemi bulandırır. Bir şey almam gerekiyorsa, bunu küçük bir dükkândan almayı yeğ tutarım.
Leyla'nın Evi' ni okurken Leyla Hanım' ın bir kaç defa bahsettiği , aynı şekilde Ali Yekta Bey' in de sözünü ettiği Yalı Kültürü merak uyandıran bir konu gibi geldi. Bir kaç kez adını okutunca Yalı Kültürü ile ilgili çalışmaları olan Necdet Sakaoğlu' nun şu sözleri dikkatimi çekti: " Boğaziçi kültürü İstanbul kültürüne göre çok çok özeldir.
Türk Edebiyatının Gamlı, Lirik ve Nostaljik Prensesi:
Tezer Özlü
(10 Eylül 1942 – 18 Şubat 1986, Yaş: 43)
Tezer Özlü’nün aile hayatını, çocukluğunu, yaptığı üç evliliği, intihara olan eğilimini, manik-depresif tanısı ve hangi yabancı yazarlardan ilham aldığını, neden sürekli intihara öykündüğü bilinmeden yapılan bir ‘’Tezer Özlü Okuması’’, tam olarak
Masumiyet Müzesi okuduğum her an , hikayenin geçtiği tarihe , Kemal ve Büyük aşkı Füsun’un İstanbul’da ayak bastığı her cadde ve sokağa , gittikleri her sinema , restaurant ve pastaneye , birlikte yüzdükleri sahile , birlikte vakit geçirdiklere her yere , Kemal’in büyük aşkı Füsün’un yokluğunda sığındığı iç dünyasına , kimi zaman eğlenceli , bazen
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
Yalnızlık paylaşılmaz.
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
LAVİNİA
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.Sana gitme demeyeceğim.
Hem çevremde hem de bu sitede tanıdığım nitelikli okurlar var. Benim için nitelikli okur olmanın kriterlerinden bence en önemlisi kendine özgü bir okur kimliği oluşturabilmiş olmaktır. "Yapay" "zorlama" nitelikli okurlar da var. Onları ayırt edebildiğiniz zaman okur kimliğini elde etme yolunda adım atmış olursunuz. Kimisi
Aziz Nesin(Mehmet Nusret Nesin)(20 Aralık 1915, Heybeliada, İstanbul 6 Temmuz 1995, Çeşme, İzmir)
Gülmece edebiyatımızın doruğuna çıkmış yazarımızdır. Çağının sorunları karşısında etkin bir aydın tavrı göstermiştir. Toplumsal düzendeki çarpıklıkları ve çelişkileri büyük bir ustalıkla anlatmış, çağdaş Türk gülmece edebiyatının dünya ölçüsünde