-Ey hayat, ne kadar çok dikenin var senin.
Ne çok acıtır zihnimize çaktığın çivilerin.-
.
-Önce yaşama isteğimi yok ettin,
sonra hayata tutun deyip gittin.-
.
-Hayat uçurtma gibidir, ipi sıkı tutulmazsa kaybedilir.-
Öyle gittin işte.
Dedin mi acaba, kime yazar, nasıl yaşar..
Ateşe gönlümü attın da gittin,
Kime "Yağmur başladı koş, koş" diyeceğim..?
Gönlüme bir ateş attın da, gittin.."
“Sonra gittin.
Birlikte kışlıkları naftalinleyecektik.
Söz vermiştim unutmayacaktım gözlerini
Bir yeşil fanila gibi ipte, alıp ütüleyecektim.
Herkese iyi akşamlar demeyi öğretecektim gözlerine.
Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey.
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
Keşke nane şeker gibi mentollü bir buluttan doğaydım
Sonra gittin.
Beyaz bir küf büyüdü evde, tersten yağan kar gibi.
Keşke dünya toz şekeri ile kaplı olsaydı.
Çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı.
Söz dedim, söz verdim.
Ruhumu gömdüğüm yer hala belli.
Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım…”