Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gorki Okuryazar

Gorki Okuryazar
@gorkidiyorki
Profesyonel öğretmen, amatör tiyatrocu, düşük bütçeli YouTuber, sabık Blogger YouTube: Gorki TV İnstagram:gorkidiyorki Facebook:Gorki Okuryazar
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Canlar Ölmez
Canlar Ölesi Değil, Haldun Taner'in eşi Demet Taner tarafından kaleme alınmış. Haldun Taner'in hayat hikâyesi; fotoğraflar eşliğinde, Demet Taner'in kendi hatıraları ve Haldun Taner'in yazıları ekseninde veriliyor. Haldun Taner'in edebiyat ve kültür dünyamızdaki tanınmış kişileri anlattığı "Ölür ise Ten Ölür Canlar Ölesi Değil adlı bir portreler kitabı vardır, bu kitabın adı da ona atıf olarak seçilmiş olmalı." Ölür ise ten ölür/Canlar ölesi değil" de Yunus Emre'den bir alıntıdır. Haldun Taner'i bir kez de Demet Taner duygusal ve şiirsel dilinden okumak güzeldi. Onun yazar yönü dışında insanî yönünü anlamak ve görmek adına önemli bir eser.
Canlar Ölesi Değil
Canlar Ölesi DeğilDemet Taner · Yapı Kredi Yayınevi · 201838 okunma
Reklam
260 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Haldun Taner'i Tanımak
Haldun Taner'le Yaşamak, bir inceleme kitabı. Adına bakınca ilk etapta bu kitabın da Taner'le ilgili bir anı kitabı olduğu izlenimi oluşuyor ama öyle değil. Kitaptaki yazılar, 2015'te yani Haldun Taner'in 100.doğum yılında gerçekleştirilen iki günlük bir panelde yapılan konuşmalardan oluşturulmuş. Yazıları Prof.Kerem Karaboğa, düzenleyip yayına hazırlamış. Kitaptaki metinlerin bir kısmı ciddi anlamda akademik, yani sadece alanda çalışanların ilgi duyacağı nitelikte, bir kısmı ise Haldun Taner'i seven herkesin zevkle okuyabileceği düzeyde.
Haldun Taner'le Yaşamak
Haldun Taner'le YaşamakKerem Karaboğa · Yapı Kredi Yayınları · 20172 okunma
844 syf.
·
Puan vermedi
Büyük Meydan Okuma
Joyce'un eseri, bu sitede okuduklarıma kaydettiğim ama puanlamadığım tek kitap. Çünkü bu kitabı puanlamak haddime değil. Ben bu kitabı tüm yönleriyle anladım ve sindirdim diyebilecek bir insan evladı olduğunu zannetmiyorum. Bu kitabı okumadan önce, yazılmış her şeyi okuyun, en sona buna gelin, benim gibi hadsizlik yapmayın. :) Yorucu ama bir o kadar da değişik bir okuma deneyimiydi. Birtakım zor kitaplar okumuştum ama bunun bir benzerini vallahi de billahi de görmedim. Okuyacak herkese peşin peşin sabırlar dilerim. Bunu okuduktan sonra kâmil okur oluyorsunuz arkadaşlar. Okumayı düşünenlere naçizane bir tavsiye, ben ondan okumadım ama Fuat Sevimay çevirisinden okuyun, sanırım o biraz daha insaflıymış. Ben Nevzat Erkmen çevirisini okudum. Erkmen çevirisi hem daha uzun hem de Erkmen de en az Joyce kadar oyuncu bir insan olduğu için okumayı zorlaştıran tuzaklarla dolu.
Ulysses
UlyssesJames Joyce · Yapı Kredi Yayınları · 20231,073 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
140 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
İstanbul Bizim
Osmanlı'nın ilk hafiyesi, İstanbul'daki cellat mezarları, tarihte kullanılan ilk kimyasal silahlar, İstanbul'u koruyan tılsımlar, İstanbul' un tılsımlı ağaçları-hayvanları, tarih sahnesinden yok edilen barışçıl tarikatlar... Hepsi bu kitapta. Son zamanlarda okuduğum en etkileyici kitaplardan biriydi gayriresmi kent rehberi
Gayriresmi Kent Rehberi
Gayriresmi Kent RehberiTurgut Yüksel · Sia Kitap · 08 okunma
392 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kemal Tahir'in Roman Anlayışı
Kemal Tahir, 1933 yılında roman yazmaya hazırlanıyor, 1940 yılında romancı olmaya karar veriyor ve kendi tanımlaması ile ilk romanı 1955'te kitap haline geliyor. Zanaatına bu derece saygılı Kemal Tahir, romancı olarak yaşıyor ve romancı olarak ölüyor. Kemal Tahir, bir romancı olmanın ötesinde mühim de bir fikir insanı. Eserlerinin ardında
Notlar 1
Notlar 1Kemal Tahir · İthaki Yayınları · 201653 okunma
Reklam
139 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Bir kitap önce ismiyle vurur okuyucuyu. İsmi güzelse bir sıfır öne geçer. "Gençlik Güzel Şey" de o kitaplardan. Gençlik gerçekten güzel şey ve insanın yüzünü gülümseten bu cümle dünyayı bir süreliğine güzel bir yer haline getiriyor. Peki, kitap ismi kadar güzel mi? Güzel, hem de çok güzel. Kitaptaki her bir öykü; incelikle örülmüş kurgusuyla, duru diliyle, okuyucusunu hemencecik yakalayıveren konularıyla olumlu eleştiriyi hak ediyor. Kitabın adının da vaadettiği şekilde kitapta bir bütünlük var. Yani öykülerin çoğunluğu "gençliği, üniversite yıllarını" konu ediniyor. Bu sayede öykülerin çoğu, benzer yaşantıları ve anıları olan okuyucu kitlesini çabucak yakalayacaktır.
Gençlik Güzel Şey
Gençlik Güzel ŞeyEkin Kadir Selçuk · İletişim Yayınları · 202212 okunma
327 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Törkiş Fayt Kılap
Kusma Kulübü için Türkiş Fayt Klab desek bence başımız ağrımaz. Aynı ruh aynı isyan... Kitapta kapitalist sistemi sorgulayan ve bu sistemin sürdürücüsü olan para babalarının üzerlerine kusarak onları cezalandırmak gibi bir misyon edinmiş garip bir kulübün hikâyesini ve bir tesadüfle bu kulübe dahil olan "tutunamayan" Umut karakterinin
Kusma Kulübü
Kusma KulübüMehmet Eroğlu · İletişim Yayınevi · 2013248 okunma
435 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Atalarımız, Calvino'nun 1950 ile 1960 yılları arasında yazdığı üç ayrı romanını tek çatı altında topluyor. İkiye Bölünen Vikont (1951) Ağaca Tüneyen Baron (1957) Varolmayan Şövalye (1959) Bu üç romanın tek bir kitapta toplanmasının tabii ki birkaç sebebi var: Birincisi üç roman da modern zamanlar öncesinde (10-18.yüzyıl aralığı) geçiyor,
Atalarımız
AtalarımızItalo Calvino · Yapı Kredi Yayınları · 2020172 okunma
428 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Eric Berkowitz'in Seks ve Ceza'sı haziran ayında yaptığım tek kurmaca dışı okumaydı. Tarih deyince aklımıza hep savaşlar ve fetihler geliyor okullardaki tarih dersleri yüzünden ama benim en çok sevdiğim bu tarz alternatif "şeyler"in tarihi. Çünkü insana, insanlığa, toplumlara dair daha gerçek şeyler buluyoruz bu tarz tarih
Seks ve Ceza
Seks ve CezaEric Berkowitz · Kolektif Kitap · 2015575 okunma
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kambur, Çıkmazda'nın ardından üst üste okuduğum ikinci Necati Tosuner kitabı oldu. Kambur'daki öyküler de tıpkı Çıkmazda'daki öyküler gibi Tosuner'in kendi hayatından izler taşıyor. Zaten öykülerinin içinde de öykü kişilerinin-dolayısıyla kendi-ağzından şu şekilde beyan ediyor bunu yazar: "Ve sakat insanları anlatacaktım, kendimi yani... Alabildiğine yürekli ..."(33) " 'Sen neler yazıyorsun?' diyor. 'Bildiğin şeyleri...' diyorum. ' Böyle, hep kendini anlatmak bencillik olmuyor mu?' 'Bu, öyle herkesin kolay kolay yapamadığı bir bencilliktir.' diyorum. 'İçtenlikle sergilersin her şeyini, sonra bunları sana karşı kullanırlar. Acı veren bir bencilliktir, bencillikse...' " (190) Öykülerin hepsi aynı üslupla, handiyse aynı konu etrafında yazılmasına rağmen hiç sıkıcı değiller. Ne olacağını, ne anlatılacağını ve olayların nereye varacağını okuyucu olarak artık çok iyi bilmenize rağmen o kitaptan sıkılmıyorsanız o öyküler çok iyi yazılmış demektir. Bence de Tosuner'in yaptığı hiç de kolay bir şey değil. Kendini bu kadar çıplaklıkla anlatabilmek, kendini edebiyatına malzeme edebilmek zor iş. Ama dediğim gibi bunu iyi yaparsanız ortaya iyi edebiyat çıkar ve okuyucunun istediği de budur zaten. Peki, ne düşündürdü Tosuner'in öyküleri bana? Sanırım, insanın temel insani ihtiyaçlarından(barınma, beslenme, güvenlik vb.) sonra en çok ihtiyaç duyduğu şey anlaşılmak, kabul görmek ve sevilmek. Bunlara erişemeyen insan, bir türlü huzura eremiyor hayatta ve hayatında hep bir şeyler eksik kalıyor.
Kambur
KamburNecati Tosuner · İş Bankası Kültür Yayınları · 201294 okunma
Reklam
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Şair Oktay Rifat'ın romancılığıyla bir kez daha büyülendim. Daha önce Bir Kadının Penceresinden romanını okuyup çok beğendiğim Rifat'ın bu sefer de "Danaburnu" romanını okudum ve yine çok beğendim. Danaburnu, 1981 yılında Madaralı Roman Ödülü'nü almış bir eser. 1980 yılında yayınlanmış ama 1978 yılında bitirilmiş bir roman. Yani darbe öncesinde. Zaten anlatılanlardan ülkenin içinde olduğu siyasal iklim ve kaos ortamı anlaşılabiliyor. Lakin bu roman BKP kadar bile politik değil esasında. Bu roman daha çok ülke yanarken bile kendi küçük dünyasının kocaman dertleriyle uğraşan türlü "küçük insan"la ilgili. O insanları yadırgamıyorum, insanın en nihayetinde bencil ve basit bir canlı. Ondan çok şey beklemek hayalcilik esasında. Danaburnu, bir kesişen hikâyeler romanı. Yani kendi halinde yaşayıp giden, kendi hikâyesini kahramanı olan birbirinden bağımsız insanların garip bir şekilde kesişen hikâyelerinden oluşuyor. Hepsi birbirinden sıradan ve aynı zamanda hepsi birbirinden ilginç. Oktay Rifat, yine muazzam bir Türkiye panoraması sunuyor. Hiç ajite etmeden, dramatize de etmeden öylece seriyor gözümüzün önüne olan biteni. Dili çok iyi, anlatımı su gibi. Çok sevdiğim romanlardan biri oldu. Danaburnu: Özellikle sayfiye yerlerinde çokça görülen, ürkütücü ve zirai anlamda zararlı bir böcek. Üstüne basınca bomba gibi patlar. (Memleket insanın ezici çoğunluğu bir danaburnundan farksız, hem hacimlerinden fazla gürültü çıkarırlar hem de çoğu zararlıdır. Oh ne güzel de mizantrop bir şekilde bitirdim yazıyı.)
Danaburnu
DanaburnuOktay Rifat · Yapı Kredi Yayınları · 200861 okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazarlar bazen öyle roman kahramanları yaratıyorlar ki o kahraman, olay örgüsünün bile önüne geçiveriyor. Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde romanının başkahramanı Janina Dujzesko da bunlardan biri. Romandaki olay örgüsü de bir hayli ilginç ve heyecanlı olmasına rağmen başkahramanımız Janina her şeyin önüne geçiveriyor. Janina; hayvanları
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri ÜzerindeOlga Tokarczuk · Timaş Yayınları · 20201,859 okunma
92 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Sırtımızdaki Kamburlar
"Deli olduğumu mu sanıyorsunuz? Nereden anladınız?" Hepimizin kamburları var, onlarca kamburla yaşıyoruz bu hayatı. Bir de üstüne üstlük bunlar yokmuş gibi davranıp başkalarının kamburuyla dalga geçiyoruz onları işaret ederek. Bu romanın kahramanı gerçek bir kambur olsa da esasında altını çizdiği şey yukarıda bahsettiğim mecazi kamburlarımız:bencilliklerimiz, yalanlarımız, zaaflarımız en çok da ikiyüzlülüklerimiz. Kambur, 90 sayfalık tek oturuşta okunacak minicik bir roman. Ama etkisi büyük. Kambur, 1.kişi ağzından anlatılan bir kendine ve insanlığa sövgü manifestosu adeta. Belli bir olay örgüsü yok. Kahramanımızın kendisi, insanlar ve yaşam hakkındaki düşüncelerini okuyoruz. Olay örgüsü bulunmayan her kitapta olduğu gibi ilk bıraktığı etki büyük ama sonradan unutulmaya mahkum kitaplardan. Ne anlatıldığını unutursunuz elbet ama bu sivri dilli, her bir sözü matkap gibi roman kahramanını unutmazsınız. Şule Gürbüz, bu kitabı yazdığında 18 yaşındaymış. Bu nasıl bir ilk roman, bu nasıl bir yetkinlik, bir insan 18 yaşında nasıl böyle bir şey yazabilir diye düşünmeden edemiyor insan. Coşkuyla Ölmek adlı öykü kitabını okuyup hayranı olduğum Gürbüz meğer daha ilk kitabıyla belli etmiş ne büyük bir yazar olacağını. Kambur'u herkese tavsiye edemem. Bir hırdavatçı dükkânını andıran insanın bodrum katına(bilinçaltına) inmeyi sevenler için sadece...
Kambur
KamburŞule Gürbüz · İletişim Yayıncılık · 20196,1bin okunma
124 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Eksik Adam Destanı
Şule Gürbüz'ün Kambur romanıyla Necati Tosuner'in Çıkmazda'sını aynı anda aldım kütüphaneden. Hangisine elim daha önce gitti, hangisi hangisini tetikledi inanın hatırlamıyorum. Ama bunun bir tesadüf olmadığına eminim. Bilinçli yaptığımı da düşünmüyorum. Bilinçaltımız* gerçekten çok ilginç ve gizemli. Necati Tosuner'in
Çıkmazda
ÇıkmazdaNecati Tosuner · İş Bankası Kültür Yayınları · 201251 okunma
405 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Şairin işi
Şiir evrenini çok sevdiğim, şiirlerini okurken insanın içini "yaşama sevinci" dolduran Orhan Veli'nin Nahit Hanım'a yazdığı mektuplar beni hayal kırıklığına uğratmış ve hatta üzmüştü. Bu kırıklıkla ve biraz da tereddütle elime aldım "Şairin İşi"ni. Neyse ki korktuğum gibi olmadı. Yanlış bir algı oluşturmak istemem. Şiirlerindekine benzer bir yaşama sevinci akmıyor yazılarından. Ama başka türlü etkileyici bir Orhan Veli görüyoruz burada: Entelektüel ve memleket meselelerine de bigâne kalmayan bir Orhan Veli. Şairin İşi, Orhan Veli'nin dergilerde yayınlanan düzyazılarından oluşuyor. Bu yazıların büyük bir çoğunluğu sanat, edebiyat ve dil üzerine. Bazıları eserlerin yorumlanması üzerine, bazıları tanıtım amaçlı, bazıları da eleştiri ve cevap niteliğinde. Bu konuların dışında memleketin ahvaline dair güncel konulara dair cesur yazılar yazdığı da görülüyor. Beni en çok etkileyen ve bu yazıları sevdiren şey ise Orhan Veli'nin işlek dili oldu. Orhan Veli'nin düzyazıları da şiiri gibi sade ve yalın, tumturaklı sözler söyleme derdinde değil ama hedefi hep on ikiden vuran cinsten. Yazıların ekseriyeti fıkra ya da söyleşi tarzında metinler. Bir kısmı da eleştiri yazısı olarak alınabilir. Kitabın sonunda o dönem Orhan Veli'yle yapılan konuşmalar (söyleşiler/mülakatlar) da var. Bunların en keyiflisi, Orhan Veli'nin yakın arkadaşı da olan Sait Faik kaleminden çıkmış olanı. Orhan Veli kısacık ömrüne neler sığdırmış. Kısacık ama kocaman yaşamış.
Şairin İşi
Şairin İşiOrhan Veli Kanık · Yapı Kredi Yayınları · 201484 okunma
338 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Her Daim Karanlık
Bir darbeler ve darbe teşebbüsleri ülkesi olan Türkiye'yi en çok sarsan ve dönüştüren(olumsuz manada) darbe hiç kuşkusuz 12 Eylül darbesidir. Kramp'ın "Lan N'oldu" şarkısında da söylediği üzere "derken bir sabah erken/birbirimizin yüzüne bakamaz olduk bu ne" kıvamına dönüştürdü bu darbe Türkiye'yi. İşte o yıllarda yani darbe sonrasında "biz nerede yanlış yaptık, peki bundan sonra ne olacak" sorularıyla kalakaldı Türkiye solu ve entelektüelleri. Bu ruh hali o dönemin her türlü sanatsal ürününe de yansıdı haliyle. 12 Eylül faşizmiyle ezilmiş olmanın yenilgi ruhu ve karamsarlığı hakimdir bu dönem eserlerine. Leyla Erbil'in Karanlığın Günü romanı da böyle bir dönemin üretimi. Erbil, kendinin de içinde bulunduğu o yazar/çizer takımının, solcuların acıklı ve tükenmiş halini anlatır romanında. Zaman zaman eleştiri tonu artsa da sırtını sıvazlamayı, henüz hâlâ sıcak olan yarayı tımar etmeyi de ihmal etmemeye çalışır yazar. İlk 15-20 sayfasında ısınamadığım bu romanı sonra sonra bayağı severek okudum. Erbil'in ustalıklı dili kitabı sevme nedenim oldu. Ama Erbil'in tuhaf anlatım denemeleri de yok değildi kitapta. Yenik aydınlarımızın hikâyesi ve anlatıcının akıl hastanesindeki annesinin hikâyesi kol kola, birbirinden rol çalmadan güzel güzel ilerlerken bir bakıyoruz yazarımız tümüyle bilinçakışından ibaret ve iki hikâyeye de oturmayan bir bölüm serpiştirivermiş araya. Anlatımın sınırlarını zorlayan bu "postmodern eziyetlere" rağmen kitabı sevdiğimi söyleyebilirim.
Karanlığın Günü
Karanlığın GünüLeyla Erbil · İş Bankası Kültür Yayınları · 2018255 okunma
Reklam
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Cahilim Öyleyse Varım
Zihin açıcı felsefi bir kitapla karşı karşıyayız. E, felsefenin alametifarikasıdır ya: soru soruyor ve cevaplar bulmaya çalışıyor yazarımız. “İnsan bilmediği şeyi öğretebilir mi?” “İnsanlar bir öğreten olmadan öğrenebilir mi?” “Herkes bir şeyleri önünde sonunda öğrenebiliyorsa bu zekâların eşitliği anlamına gelmez mi?” vb. sorular. Ve bulduğu
Cahil Hoca
Cahil HocaJacques Ranciere · Metis Yayıncılık · 20142,283 okunma
231 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Calvino ve Eşsiz Üslubu
Calvino'nun Karga Sona Kaldı'sı yıllardır kütüphanemde duruyordu. Nerede, ne zaman aldım, birinden mi yürüttüm hatırlamıyordum. Geçen haftalarda Calvino' nun delimsirek kitabı Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcuyu okuduktan sonra artık bunu da okumanın zamanının geldiğini düşünüp indirdim raftan. Kitapta 30 öykü var. 10 tanesini çok sevdiğimi, birkaç tanesine bayıldığımı söyleyebilirim. Bence bir öykü kitabı için iyi sayılar bunlar. Öykü Dosyası videomda da bahsetmiştim bir öykü kitabındaki tüm öykülerin bize hitap etmesi ihtimali çok düşüktür zaten. Kitaptaki 30 öyküden 10 tanesi ikinci dünya savaşı zamanları atmosferinde geçiyor. Savaşın içindeki çok farklı ruh hallerini işleyen bu öykülerin çoğu çok başarılı. Kitaba adını veren öykü de bunlardan bir tanesi. Bu öykülerde net bir söylem olmasa da savaş ve faşizm karşıtlığı hissedilebiliyor. Savaş temasının dışında kalan öykülerden kitabın açılış ve kapanış öyküleri olan "Bir Gün Öğleden Sonra, Adem" ve "Denize Kim Mayın Koydu" da çok iyi öyküler. Calvino'nun muzip, zeki ve iğneleyici bir üslubu var. Ben bu tarzı çok sevdim. Hazin, acıklı durumları bile öyle bir anlatıyor ki dudağınızın kenarında bir gülümseme oluşturmayı başarıyor. Trajikomik sözcüğü çok iyi tanımlıyor onun öykülerini. Sanırım Calvino okumaya devam edeceğim.
Karga Sona Kaldı
Karga Sona KaldıItalo Calvino · Can Yayınları · 201716 okunma
103 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Biletimiz İstanbul’a Kesildi, Mıgırdiç Margosyan’ın 7 öyküsünden oluşan bir öykü kitabı.   Margosyan, Diyarbakır doğumlu bir Ermeni. Öyküleri çocukluğunun Diyarbakır’ından ve çocukluk hatıralarından izler taşıyor. Öykülerin büyük çoğunluğu anı-öykü diyebileceğimiz tarzda, otobiyografik ögeler barındırıyor.  Öyküler akıcı ve canayakın; çoğunlukla neşeli, ironik ve mizahi bir anlatım hâkim öykülere. Bir Sait Faik havası seziliyor bazı öykülerde. Hatta “Allah!” adlı öyküsünde bir Sait Faik öyküsüne adını da veren piyango bileti satıcısı “Uzun Ömer”e bile rastlıyoruz.   Öyküleri okudukça bu toprakların kadim bir rengi olan Ermenileri ve Ermeni kültürünü hem biraz daha tanıdım hem de aslında ne kadar benzer olduğumuzu bir kez daha buruk bir şekilde hatırladım. Buruk diyorum çünkü o günlerin bir daha geri gelmeyeceğini biliyorum. Tarihin sandığa kapatıp, ağzını da mühürlediği konulardan biri bu.   Margosyan, Ermeni taşra edebiyatının son temsilcisi sayılıyor; 80’li yaşlarını sürmekte olan bu Ermeni söz ustasının başka kitaplarını da okuyacağım. Bu toprakların renkli kadim tarihi için bir okur olarak elimden sadece bunu yapmak gelir. 
Biletimiz İstanbul'a Kesildi
Biletimiz İstanbul'a KesildiMıgırdiç Margosyan · Aras Yayıncılık · 2020112 okunma
126 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Burjuvaların Dramı Yoktur
Füruzan’ın “Gül Mevsimidir” kitabı, tek bir öyküden oluşuyor. Tek bir “uzunöykü”den. Aslında bu öykü, Füruzan’ın 1972’de yayımlanan “Kuşatma” adlı öyküler kitabının içinde yer alıyor. Ama sonra Erdal Öz, bu öyküyü Can Yayınları’ndan tek başına kitap olarak basmak istiyor ve Füruzan’ın da kabul etmesiyle bu kitap karşımıza çıkıyor. Bunları, kitabın
Gül Mevsimidir
Gül MevsimidirFüruzan · Yapı Kredi Yayınları · 2022578 okunma
210 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Kukla Olmanın Çekiciliği
Kesin İnançlılar, dünyayı şekillendiren kitle hareketlerinin nasıl ortaya çıktığını, nasıl taraftar bulduğunu, nasıl ilerlediğini ve nasıl sonuçlandığını psikolojinin ve sosyolojinin verilerini kullanarak anlamaya çalışan, ilgiyi hak eden önemli bir eser. Eser 1951 yılında yazılmış olmasına rağmen, tespitleri hâlâ güncel ve geçerli. Kitap, Olvido
Kesin İnançlılar
Kesin İnançlılarEric Hoffer · Olvido Kitap · 20192,753 okunma
536 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Türkler Neden Denize Sırtını Döner
Bazı insanlar kendi hayatının bile başrol oyuncusu olamıyor bazen. İnsanlık tarihi bir döngüden başka bir şey değil: kötülük, kötülük, kötülük. Ayfer Tunç'a: Güldürecek ne vardı, güldürüyordun ya okurken. Vay be dedirten hayatlar mı daha çok vah vah dedirtenler mi bir türlü karar veremedim. Acılarımız bile trajikomik hatta zaman zaman düpedüz komik. Hayatı ciddiye alan ciddiyetsizler ansiklopedisi. Bir deliler evinin yüzyıllık yalnızlığı. (çok karakterli oluşuyla akla direkt yy'i getiriyor.) Aşk: En güzel suç/günah/kabahat işleme bahanesi Kitaptaki en masum kişiler deliler. Soru: Doktorlar akıl sağlıklarını nasıl koruyorlar? Cevap: Koruyamıyorlar. Kitapta 200 küsur kahraman var, bir tanesiyle bile özdeşleşemedim ya la! Yakarsa bu dünyayı kadınlar yakar! En güzel delirme şekli aşık olmak. Ayfer Tunç din kursun, havarisi olurum. Burası Türkiye burası akıl sağlığı yerinde insanlara göre değil. Bu memleket hiç mi gün yüzü görmedi be arkadaş. Ürkütücü şekilde gerçekçi, gerçekçi olduğu ölçüde komik bir kitap.
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa TarihiAyfer Tunç · Can Yayınları · 20193,395 okunma
Reklam
325 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
İçimizdeki Labirentler
Bilim kurgu olan ama bilim kurgu gibi işlemeyen ilginç bir kitap. Bununla şunu kast ediyorum aslında: Bilim kurgularda bir çeşit üstkurmaca vardır, geçmişe ya da geleceğe atıfta bulunulur; böylece biz kitapta anlatılanların bilim sayesinde bir gün gerçekleşebileceğini(ihtimalinin olduğunu) bilir ama şu anda gerçek olmadığını da hiçbir zaman
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201515bin okunma
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kesişen Yollar, Yıkılan Kavaklar
Yenişehir’de Bir Öğle Vakti, lineer işleyen, klasik romanlardan değil. Yani, yazarın amacı birbirini izleyen, belli bir mantık ve kronoloji takip eden ve sonunda bir sonuca bağlanacak olaylar bütünü anlatmak değil. Bir olaylar bütününden ziyade, bir durumlar bütünü anlatarak ve insan portreleri çizerek bir memleket manzarası ortaya çıkarıyor
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti
Yenişehir'de Bir Öğle VaktiSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 20122,195 okunma
250 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Hakkari'de Bir Mevsim İncelemesi
Bir gün, bilmediğiniz bir yerde uyandığınızı, birkaç silik anı dışında hiçbir şeyi-yüzünüzü bile-hatırlayamadığınızı ve bu bilinmez yerde, yeni ve zorlu bir hayata sıfırdan başlayacağınızı hayal edin. Hayal etmesi bile zor ve ürkünç değil mi?  İşte roman kahramanımızın başına bu geliyor. Tabii, bu büsbütün gerçek değil, bu belki de zihninin kısa
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir MevsimFerit Edgü · Alfa Yayınları · 201910,1bin okunma