Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
öyle bir kargaşada açtık ki gözlerimizi soygun çalar vurgun oynar otuzun tadı nedir tadı nedir kırka merdiven dayamanıñ meyvalardan neye benzer elliden öte kaç beş köşelidir yetmişbeşlerde dünya seksende ne görünür kadın bacakları insanın gözüne seksenden öte giden yolda ne yandan doğar günes öpüşmek tuzlu mudur ekşi midir kekre midir yoksa belâlı bir uçurum mu dönüp geriye bakmak ne soracak vakit bulduk ne de bir söyleyen çıktı yaşadık yetmiş yaşın bütün sığlıklarını daha onbeşimizde yaşadık otuzbeşte onbeşin O buğulu O bulanık o delicoş düşlerini uzandıkça uzaklaştı bizden o yüklü dallar kıyılar kaçtı ellerimizden biz çırpındikça bir yer ki medet umar insan ölümden çek ipini öylesi yaşamanın yüz yıl da yaşasan değmez bir boka bin yıl da yaşasan arkası boş
HER ŞEY VAKTİNİ BEKLER. NE GÜL VAKTİNDEN ÖNCE AÇAR NE DE GÜNEŞ VAKTİNDEN ÖNCE DOĞAR. BİRAZ SABRET SENİN OLAN SANA GELECEKTİR..
Reklam
her şey vaktini bekler. ne gül vaktinden önce açar ne de güneş vaktinden erken doğar. bekle, senin olan dana gelecektir.
Sayfa 224Kitabı okudu
Dün var olan bugün artık yoktur. Bu dünyada her sey gelir ve geçer. Bu dünyada sadece kendisi de sonsuz olan ayın ışığıyla yollarını bulan yıldızlar sonsuzdur, sadece sonsuz olan güneş her daim doğudan doğar ve sadece bağrı kara dünya kendi sonsuz yerinde sonsuza dek durmaktadır. Dünyada ise sadece insanın hafızası herkesten fazla yaşar, insanın kendi ömrü ise kaşlar arasındaki mesafe kadar kısadır. Ancak ve ancak insandan insana aktarılan düşünce ölümsüzdür, ancak kuşaktan kuşağa aktarılan söz ölümsüzdür.
Bizim anladığımız anlamda bilimsel yöntem tam olarak Galileo (1564-1642) ve ona kıyasla bu yönde daha az katkısı bulunan, çağdaşı Kepler (1571-1630) ile doğar. Kepler ortaya koyduğu üç yasayla ünlenmiştir: Kepler ilk olarak gezegenlerin Güneş'in etrafında daire değil elips çizerek dolaştıklarını keşfetmişti. Modern akıl için dünyanın elips
Biz her şeyi yansıyan ışıkla görüyoruz. Bu ışığı Güneş verebileceği gibi, elektrik ampulü de verir. Işığın ışınları baktığımız şeye çarpıp geri gelerek gözümüzün içine girer. Fakat eskiler, ki bunlar arasında Euklid gibi önemli kişiler de var, gözümüzden uzanan ışınların, bakılan cisme temas etmeleri süresiyle görebildiklerini sanırlardı. Bu tür
Reklam
İnsanlar, gitgide, istediklerine, dilediklerine inanmakla ye­tindiklerini, düşünüp tartmayı, ölçünmeyi, olanı biteni görmeğe çalışmayı yavaş yavaş bir yana ittiklerini daha fark etmiyorlardır belki de. Bunun farkına varmağa başladıklarında ise ortalık iyi­ce kararmış olacak. Sabahları güneş yeniden doğar gibi olsa da, ortalık yeniden aydınlanır gibi olsa da, gecenin karanlığı bütün bütün dağılmayacak hiç.
Geceleyin uykusunda düş gören kişi kendi kendisinin gölgesindedir, der Bachelard, oysa hülyaya dalan kişi basbayağı mevcuttur, düşün -nesnesi değil- öznesidir, hava nasıl olursa olsun, güneş altında duran biridir. Bachelard kabusları, gece dökülen soğuk terleri, geceleyin yaşanan çarpışmaları, uyanınca bastırdığımız şeyleri Freud’a havale eder. Gece görülen düşler bize ait değildir, der Bachelard; bu düşlerin imgelerini bir türlü yakalayamayız. Oysa hülya “gerilimsiz bir farkındalık içinde” kendiliğinden doğar. “Keyif veren bir imgedir” o, çünkü “bütün sorumlulukları geride bırakarak” kendimiz yaratmışızdır onu. Bachelard’a göre, hülya yoksa selamet de yoktur. Hülyanın verdiği “özgün huzur”, asli münferit güç yoksa, gündelik şiir de yoktur.
“Gözlerimizi açamadığımız ışık, bizim için karanlık demektir. Yalnızca uyandığımız günler doğar. Doğacak daha çok gün var. Güneş de sabah yıldızıdır zaten.”
Sayfa 351Kitabı okudu
Reklam
Doğa açısından insanın tek önemi türünü devam ettirmesi Joseph Campbell Bu yüzden çocuğu olduktan sonra bir insan doğa bakımından ölü sayılır diyor ne acı değil mi . Dostluğun insancılığın sanatın ve bilimin kalıcı değer ölçülerini vurguluyor bunca tedirginlik ve kıvranma içinde huzur bulabilmeni tek yolu bu ölçekte düşünebilmek . Sürüden ayrılan
Şu şişler, yaralarım geçer de, güzel çehrem kara bulutların arkasındaki güneş gibi yeniden doğar inan lakin senin şu façan duvardaki çentik gibi kalacak yüzünde korkarım.
Güneş bensiz doğar ve söner; yağmur bensiz yağar, rüzgar uğuldar. Ne mevsimler benim için canlanır art arda, ne de aylar ya da saatler benim için akar.
Her şey vaktini bekler. Ne Gül vaktinden önce açar ne de Güneş vaktinden önce doğar. -Mevlana
Sayfa 31
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.