Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayat; amma da hayat ha. Ne bulabilir insan orada? Fikir meseleleri mi var? Duygu meseleleri mi var? Bu hayatın bir ekseni yok: Derin, hayati hiçbir yanı yok. Bütün salon adamları benden çok daha uyuşuk, benden çok daha ölü. Hayattaki gayeleri ne? Benim gibi yatakta uzanmıyorlar, ama bütün gün sinekler gibi aşağı yukarı inip çıkıyorlar. Ne çıkıyor bunlardan?
Sayfa 214Kitabı okudu
Kıssadan hisse bizim asla sahip olamayacağımız
Halbuki bu kelime, hiç de bu hakaretlere lâyık değildir. Milliyetçilik, mesut ve ahenkli bir insan cemiyetinin kurulması için gereken yapı taşlarından biri, belki en kıymetlisidir. Ama hangi milliyetçilik? Bizim anladığımıza göre, milliyetçilik şudur: 1) Mensup olduğu milletin, dünyanın en mesuti en müreffeh, hayat ve kültür seviyesi en yüksek topluluğu haline gelmesi için, yorulmak bilmez bir gayet ve tükenmez bir feragatle, her şeye rağmen çalışmak. 2) Millette mevcut bütün iyi, ileri, insanlığın yükselmesine yarayacak vasıfları meydana çıkarıp, bunları geliştirmek; buna mukabil her millette bulunduğu şüphe götürmeyen geri, sakat tarafları, ilerlemeye engel olan kusurları bularak, bunlara karşı insafsız bir mücadele açmak. 3) İlim gibi, güzel sanatlar gibi kültür varlıklarını, yalnız muayyen bazı sınıfların veya zümrelerin istifade edebildikleri birer lüks olmaktan kurtarıp, bütün milletin malı haline getirmek (ki bunun yapılabilmesi için birinci maddede söylediğimiz refahın mevcut olması ilk şarttır.) 4) Milletin mukadderatına ait meseleleri milletle irtibatlarını kaybetmiş zümrelerin bilgisiz, alakasız ellerinde oyuncak olmaktan kurtarıp, doğrudan doğruya bir milletin kendisine teslim etmek.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
— Ama toplumun bu işlerle uğraşması gerekli. Herkes bir şeyin peşinde. Hayat bu... — Toplum! Senin beni bu adamların içine götürmen, onlardan iyice nefret etmem için herhalde. Hayat; amma da hayat ha. Ne bulabilir insan orada? Fikir meseleleri mi var? Duygu meseleleri mi var? Bu hayatın bir ekseni yok: Derin, hayati hiçbir yanı yok. Bütün bu salon adamları benden çok daha uyuşuk, benden çok daha ölü. Hayattaki gayeleri ne? Benim gibi yatakta uzanmıyorlar, ama bütün gün sinekler gibi aşağı yukarı inip çıkıyorlar. Ne çıkıyor bunlardan? Bir odaya girersin, bakarsın herkes karşılıklı oturmuş, ciddi ciddi duruyor. Yaptıkları nedir? İskambil oynuyorlar... Diyecek yok, güzel bir hayat doğrusu. Yaşamak isteyen bir ruh için ne yaman bir örnek! Ölü değil mi bu adamlar? Oturdukları yerde uyumuyorlar mı? Ben yatakta yatıyorum, kafamı valeler ve aslarla doldurmuyorum diye kabahatli mi oluyorum?
... Bir şehrin temizliği, üretimin artırılması, çalışma süresinin kısaltılması, geçinme şartları, enflasyon vesair hususlar esas meselelermiş gibi sunulmaktadır. Bütün bu meselelerin çözümü sağlanınca insan hangi ufuklara ulaşacak? Böyle bir soru sorulmuyor. Amaç refahsa, refah niçin? Amaç sıkıntısız bir hayatsa bu hayat ne işimize yarayacak? Yani insanlık bugün önüne mesele olarak koyduğu şeyleri çözüme kavuşturunca nereye gelmiş olacak? Bu kadarının düşünüldüğü yok, çünkü günlük meseleleri başımıza saranlar, bizlerin bu meselelerden başımızı alıp başka şeyler düşünmemizi istemezler...
105 syf.
10/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
=Beş= İyi ki edebiyat var! Faulkner'ın bu kitabı yazara ait orijinal bir çalışma değil. Çevirmen ve yazar Hamdi Koç'un 1950 yılında "Collected Stories of William Faulkner" adıyla yayımlanan kitaptan seçtiği öyküleri bir araya getirdiği bu çalışmada, Faulkner'ın okunması en zor ve en iyi eseri olarak görülen Abşalom, Abşalom!'dan da bir
O Akşam Güneşi
O Akşam GüneşiWilliam Faulkner · Yapı Kredi Yayınları · 199315 okunma
İlkçağ Felsefesi dersinde, Destan Mestan "Felsefeyi içinden çıkılmaz bir spekülasyon bataklığı sanmayın" diyordu. "Hayat memat meseleleri hakkındaki zor soruları kendine sormaktır felsefe. Bu kadar basit. 'Ölümlülüğün avantajları nelerdir? İki insanın birbirini tamamlaması, bir bütün olması mümkün mü? Bir şeyin iyi, doğru veya güzel olduğunu nasıl bilebilirim? Hem erdemli hem de mutlu olunabilir mi? Ahlak, kurallara uymak mıdır?..' gibi mühim suallerin cevaplarını hocadan, öğretmenden, şeften, üstattan, liderden, üfürükçüden, babadan, anneden, kocadan, papazdan, komutandan, psikiyatrdan, gazeteciden, politikacıdan, patrondan, bilim insanından hatta bilgeden alamayız. Hiç kimse, bizi biz yapacak verileri sunamaz. Toplumun ellerinde pekala bir 'mamule' dönüşebiliriz fakat bir 'eser' olmak istiyorsak, biricikliğimizi bizzat kendimiz inşa etmeliyiz. Cemiyet sana kimlik belgesi, bilet, makbuz, karne, ehliyet, sertifika, diploma, banknot, evlilik cüzdanı, fatura, poliçe, bordro, reçete, akciğer filmi ve nihayet ölüm belgesi verir; seni öğrenci, asker, eş, memur, işçi, sporcu hatta sanatçı olarak konumlar fakat kişilik sahibi kılmaz. Kendiniz olma yolunda tek başınasınız. Bu dezavantajı lehinize çevirebilirseniz, ne ala. İnsanlaşmak için düşünmek lüzumludur bayanlar baylar."
Sayfa 182
Reklam
Hayat, şüphesiz, bütün cemiyetindir. Fakat mesuliyetleri yalnız münevverindir. Yükünü kaderin ve tesadüfün ayırdığı paya göre hep beraber taşırız. Fakat tarih karşısında hesabını münevver verir. Namık Kemal ve Ziya Paşa nesli işte bu mesuliyet duygusunun şuurunu ilk defa bize getirmişlerdir. Vâkıa hiç bir zaman, uğraştıkları meseleleri bugünkü mânâsiyle derinleştirmeğe muvaffak olamamışlardır, fakat onlar hayata hâkim büyük sualleriyle daima beraber yaşamışlar ve hatta, daha iyisi, şahsî olgunluklarını o meseleler içinde idrak etmişlerdir. Otuz yaşındaki Namık Kemal’i devrin bir mihrakı yapan sırrı bu ocakta parlayan ateşte aramalıdır. Kendilerinden sonra gelen nesillerin büyük eksiği, onların tecrübesini nefislerinde sürdürememeleri, bu yüzden sadece «nakledici bir çalışma»nın adamı olmalarıdır. Onun için fikirleri daima dışarda kalmış ve çok defa hayatın hızı onları geride bırakmıştır. Geniş hayat önümüzdeki bin başlı bir muamma gibi duruyor. Onu çözdükçe kendimizi bulacağız; hakikî şahsiyete, hür san’ata kavuşacağız. Ağaç güneşte serpilir, fakat toprağın derinliklerindeki kökü ile beslenir. İnsanoğlu kendi ferdiyetini bile ancak içinde yaşadığı cemiyetle idrak eder.
144 syf.
·
Puan vermedi
Bazı bölümleri daha çok beğendim, diğer bazı bölümlerde ise dönüp dolaşıp aynı şeyleri söylüyor. Bir de yobaz bir adam olduğunu bize şu düşünceleriyle anlatıyor: “Nasıl polis sokaklarda yüzümüzde maskeyle dolaşmamıza izin vermiyorsa, isimsiz imzasız yazılara da göz yummamalıdır. Böyle birisi yasaklanır veya yasadışı ilan edilir. O Bay Hiç Kimsenin
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Okumak, Yazmak ve Yaşamak ÜzerineArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 20133,666 okunma
Hangimiz daha milliyetçi?
Ama hangi milliyetçilik? Bizim anladığımıza göre, milliyetçilik şudur:  1) Mensup olduğu milletin, dünyanın en mesuti en müreffeh, hayat ve kültür seviyesi en yüksek topluluğu haline gelmesi için, yorulmak bilmez bir gayet ve tükenmez bir feragatle, her şeye rağmen çalışmak. 2) Millette mevcut bütün iyi, ileri, insanlığın yükselmesine yarayacak vasıfları meydana çıkarıp, bunları geliştirmek; buna mukabil her millette bulunduğu şüphe götürmeyen geri, sakat tarafları, ilerlemeye engel olan kusurları bularak, bunlara karşı insafsız bir mücadele açmak. 3) İlim gibi, güzel sanatlar gibi kültür varlıklarını, yalnız muayyen bazı sınıfların veya zümrelerin istifade edebildikleri birer lüks olmaktan kurtarıp, bütün milletin malı haline getirmek (ki bunun yapılabilmesi için birinci maddede söylediğimiz refahın mevcut olması ilk şarttır.) 4) Milletin mukadderatına ait meseleleri milletle irtibatlarını kaybetmiş zümrelerin bilgisiz, alakasız ellerinde oyuncak olmaktan kurtarıp, doğrudan doğruya bir milletin kendisine teslim etmek.
Osmanlıda millet, bugünkü anlamını içermiyordu. Arabcada millet “community-communitas” anlamında dinî topluluğu karşılayan bir terim. Etnik grup karşılığı “kavm” olabilir. Millet deyiminin içerik boşalmasıyla bir galat olarak nation’ı karşılaması da artık mümkün değil. Çünkü 1970’lerde siyasal hayatımızda yerini alan bir parti ve düşünce, millet
Reklam
Milliyetçi’nin Tarifi
1-Mensup olduğu milletin, dünyanın en mesut, en müreffeh, hayat ve kültür seviyesi, sen yüksek topluluğu haline gelmesi için, yorulmak bilmez bir gayret ve tükenmez bir feragatle, her şeye rağmen çalışmak. 2-Millete mevcut bütün iyi,ileri,insanlığın yükselmesine yarayacak vasıfları meydana çıkarıp, bunları geliştirmek; buna mukabil her millette bulunduğu şüphe götürmeyen geri,sakat tarafları,ilerlemeye engel olan kusurları bularak, bunlara karşı insafsız bir mücadele açmak. 3- ilim gibi, güzel sanatlar gibi kültür varlıklarını, yalnız muayyen bazı sınıfların veya zümrelerin istifade edebildikleri birer lüks olmaktan kurtarıp, bütün milletin malı haline getirmek. 4-Milletin mukadderatına ait meseleleri milletle irtibatlarını kaybetmiş zümrelerin bilgisiz, alakasız ellerinde oyuncak olmaktan kurtarıp, doğrudan doğruya bir milletin kendisine teslim etmek. Halbuki, milletin elinde hiçbir hak bırakmayan, halkı küçük bir zümre tarafından idare edilmeye muhtaç farzeden “otoriter” rejimler, maksatlarını maskelemek için milliyetçi kelimesini kabullendiler.
Sayfa 131Kitabı okudu
100 syf.
9/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
Sen çağırdın da ben gelmedim mi?
Lütfen uyan, hayat sevmek için çok kısa yaşamak içinse çok uzun, biliyorum. Karamsarlığa kapılıp, bana geldiğinde senden faydalanamadığım için beni affet. Onurumun selası okundu artık, eğer buradaysan ki buradasın bunu hissediyorum, karşıma çık. Günü alelade işler ile geçirip, geceleyin sana geleceğim. Beraber olabilmemiz için ölmem gerekiyorsa
Klara Miliç
Klara MiliçIvan Turgenyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20182,613 okunma
Kendi üzerinde çalışma üzerine (ek not)
Temel olarak hayata karşı yanlış bir tutum içindeyseniz, Hayatta her şeyin doğru gitmesi gerektiğine inanıyorsanız,en sıradan meseleleri bile olağanüstüymüş gibi ele alacaksınız, sürekli hayal kırıklığına uğrayacak, üzülecek, güç kaybedecek ve hayat içinde zayıf bir insan olacaksınız.Hayat hakkında çok büyük miktarda duygusal saçmalık konuşuluyor ve yazılıyor.Çalışma der ki, hayat mekaniktir, insanlık uykudadır, insan bir şey yapamaz ve her şey kendiliğinden olur.Fakat insan çok kötü şeyler olduğunda bile buna inanmaz,şu veya bu kişiden dolayı olduğunu ve bunun olağanüstü olduğunu imgeler.
1.500 öğeden 1.471 ile 1.485 arasındakiler gösteriliyor.