Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Haydi Abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalp ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katıp tozu dumana, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan; Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
Sayfa 192Kitabı okudu
Tam Zamanında Yaşamak
Yemek de boş, içmek de... Hatta yeri gelmeden sevişmek de... Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü... Tam zamanında söylemelisin sevdiğini... Gözlerinin içine baka baka. Tam zamanında açmalısın kapını, hayatına girmek isteyenlere... Tam zamanında çıkarmalısın, sevginden şımarmaya başlayanları... Tam zamanında affetmelisin kardeşini... Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını, seni gecenin üçünde arayıp da, kafasının iyi olduğunu söylediğinde. Tam zamanında bağırmalısın, acıyınca bir yerin... Tam zamanında gülmelisin, Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde. Tam zamanında bırakmalısın içmeyi, son kadeh bozacaksa seni ve üzeceksen birilerini ertesi gün hatırlamayacaksan. Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli. Tam zamanında ölmelisin... Iskalamak istemiyorsan hayatı. Haydi şimdi kalk bakalım, silkin şöyle bir. At üzerinden hayatın yorgunluğunu, vakit zannettiğinden daha az. Haydi kalk bakalım... Şimdi Yaşamak Zamanı... Can YÜCEL
Reklam
İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak. Ne sen onu, ne o seni anlıyor. Belki anlamak ikinizin de işine gelmiyor. “Tanı, tanı, kendini tanı.” İşe başla bir kere bu yönden. Sonra onu da anlayacaksın. Yılan Uykusu
Sen bu ayrılıklar için mi yaratıldın söyle Bu zehir zemberek kederler için mi? Bak bütün orkestralar sustu Bütün ışıkları söndü dünyanın Korkma Haydi uzat ellerini Geçmiş yılları yeniden yaşayalım bir bir...
Ebû Bekir Sıddîk radıyallahu anh’dan rivâyet edilmiştir. O, bir hutbesinde şöyle diyordu: “Hani o, yüzleri pırıl pırıl, güzel olan insanlar? Hani gençliklerine bayılanlar nerede? Hani şehirler, kasabalar yapan ve çevresini yıkılmaz ve sarsılmaz gibi sandıkları kalelerle çevreleyen krallar nerede? Nerede savaş alanlarında kahramanlıklar sergileyenler? Zaman değirmeni hepsini eritti. Şu anda hepsi kabirlerin karanlıklarında bulunuyorlar. Haydi, acele edin, haydi acele edin! Kurtuluşa doğru koşun, koşun kurtuluşa doğru!”
Abbas
Haydi Abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalb ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katıp tozu dumana, Var git,
Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı
Reklam
ABBAS Haydi Abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalp ağrısı, Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katıp tozu dumana, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan; Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
Gelme diyorsun Bu gel demektir Birazdan güneş doğacak Doludizgin atlılar geçecek yüreğimden Seni düşüneceğim Gümüş mahmuzların parlaklığınca Yağmur nal izlerini örtmeden Sana geleceğim
Haydi, gitmediğim bir ülke adı söyle bakayım. Hiç yorulma, söyleyemezsin. Gördüğüm nice ülkelerin adını bile işitmemişsindir sen. İşte, hayat diye ben böylesine derim. Durmadan gideceksin. Ne varsa bundadır. Bir yerde uzun süre kalma. Niye kalasın ki? Geceyle gündüz nasıl birbirlerini kovalayarak dünyanın çevresinde dolaşıyorlarsa; sen de hayattan soğumamak istiyorsan, düşüncelerini onun üzerinde toplamaktan kaçın. Hayat üzerine düşünmeye başladın mı, bil ki soğursun ondan... Her zaman böyle olur bu.
Pdf
Haydi Bismillah.. Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur:İlmin şehri benim, kapısı ise Ali'dir. İlmi arzulayan varsa kapıya gelsin.
Reklam
Sen bu ayrılıklar için mi yaratıldın söyle. Bu zehir zemberek kederler için mi ? Bak bütün orkestralar sustu Bütün ışıkları söndü dünyanın Korkma Haydi uzat ellerini ...
Sayfa 20
Altı Üstü İnsanlığın
Hayvana bak İnsan ait bir grafiği gagalıyor Hayvan hayvan olmaya ama İnsana ait bir lakırdıyla Dolanıyor Yeryüzü bir İstanbul daha açarsa Katsı mahsusayla söylüyorum
Her gün başka oyunlar oynanıyor yeryüzünde Yıllardır afişte kalan bizim oyunumuz Sen bütün güzelliğinle her gece sahnedesin Dekor durmadan değişiyor Ama hep aynı müzik Grieg'in o ünlü konçertosu Deniz'in açılıp açılıp vurması kıyılara Suyun damlaması mermere ağır ağır Rüzgarların esmesi dağbaşında Kuyuya düşen bir taşın yankısı
Sayfa 157
"İnce Memed bu evde. Kıçında donun varsa, onu git de senin o zalim, alçak, kan emici Ağana söyle. Gelsin de İnce Memedi benim evimde öldürsün. İşte o zaman ben de, sen bu Sarı Çavuşu iyi tanırsın, işte o zaman ben de senin de, o Ağan olacak itin de kökünüzü kuruturum. Unutma bunu Muhtar, ben Çanakkalede Mustafa Kemalle çakmak çaktım, gökyüzüne sular fışkırttım. Haydi yürü. Sen düşün gerisini."
Felsefe ~ Şiir
— Felsefeyle özellikle şiiri bir hayli yakın buluyorsunuz. Şiiri ayrıcalıklı kılan ne? Oruç Aruoba: “Yakın” değil, neredeyse özdeş buluyorum. Şiir, felsefe için, tek ayrıcalıklı sanattır—bütün öteki sanat dallarını teker teker ve birlikte ele alıp, “genel” sanat içinde nasıl yanyana bulunduklarını ortaya koyabilince, şiir hep ayrı durur—hepsinin altında ya da üstünde, ama yanında değil... Şöyle: her bir sanat dalı kendine özgü “malzeme”siyle—kağıt, çizim, renk, taş, ses, vb— anlam kurar; oysa şiir anlamla anlam kurar—malzemesi de ürünü de anlamdır. Tabiî ki dili—sözcükleri ve tümceleri—kullanır; ama, bunlarla—onların anlamlarıyla—kurduğu, başka, yeni bir anlamdır. Kendine ‘verilmiş’ olan ‘doğal’, ‘gündelik’ dil içinde varolan, işleyen anlam birimlerini yeni bağlantılar içinde işleyerek, daha önce varolmayan anlam bütünlükleri kurar, yaratır. —Haydi bir küçük örnek: “duman”ın da “dağ”ın da ne anlama geldiğini biliriz; ya, bir dizede “dumanlı dağlar” kuruluşu geçince, ne anlarız—şair ne demektedir?.. •Kaan Özkan, Notos Edebiyat Dergisi, Ağustos-Eylül 2010
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.