Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
hafızanın resimlerini gerçekte aramanın çelişkisini ve bu resimlerin duyularla algılanma- yışlarından, hafızanın kendisinden kaynaklanan büyüden da- ima yoksun kalacaklarını daha iyi anlamamı sağlıyorlardı. Be- nim bildiğim gerçeklik artık yoktu. Mme Swann'ın tıpkı eskisi gibi, aynı anda ortaya çıkmaması bile, caddenin farklı olması için yeterliydi. Eskiden bildiğimiz yerler, kendilerini kolaylık olsun diye yerleştirdiğimiz mekânlar âlemine ait değildirler sa- dece. O zamanlarki hayatımızı oluşturan, birbirine bitişik iz- lenimlerin ince bir dilimidirler; belirli bir görüntünün hatırası belirli bir ânın özleminden ibarettir ve evler, yollar, caddeler de, heyhat, seneler gibi uçup gider.
Sayfa 430
"Heyhat! İçten sevgiler niçin hep engellerle karşılaşır ki? İki kalbi birbirine bağlayan o tatlı zincirlere dokunulmadığında sevmek ne güzel şeydir!"
Sayfa 61 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hasan el-Basrî Rahimehullah şöyle demiştir: "Ey Ademoğlu! Varsa yoksa amelin! O senin etin ve kanındır. Nasıl bir amel üzere olduğuna bak. Takva ehlinin kendilerine özgü alâmetleri vardır. Doğru sözlüdürler, sözlerinde dururlar, akrabalarıyla alakayı kesmezler, zayıflara merhamet ederler, kibir ve kuruntulara kapılmazlar, iyilik etmeye çalışırlar, insanlara karşı övünmezler, güzel bir ahlâka sahiptirler, kendilerini Allah'a yaklaştıran müsamahakâr bir tavır içindedirler. Ey Âdemoğlu! Sen iyisi ve kötüsü ile tek tek tartılacak olan amellerinle karşılaşacaksın. Küçük de olsa hayırlı olan hiçbir şeyi basit görme. Zira bir bakarsın ki basit gördüğün bu hayırlı amelin (hesapta) seni sevince boğmuştur. Aynı şekilde küçük de olsa kötü olan hiçbir şeyi basit görme. Zira bir bakarsın ki basit gördüğün bu kötü amelin (hesapta) seni üzüntüye boğmuştur. Allah, helalden kazanan, itidalli bir şekilde harcayan ve ihtiyaç duyacağı gün için bol bol infakta bulunan kişiye merhamet etsin. Heyhat ki heyhat! Dünya sona erecek ve yaptığınız ameller boyunlarınızda asılı kalacak. Siz insanları sürerken kıyamet de sizleri önüne katmış sürmektedir. Ölüm sizin hayırlılarınızı götürdü, daha neyi bekliyorsunuz? Hesaba çekilmeyi mi? Oysa o da pek yakındır. Kitabınızdan sonra başka bir kitap, Peygamberinizden sonra da başka bir peygamber gelmeyecek. Ey Âdemoğlu! Dünyanı âhiretin karşılığında sat ve böylece ikisinden de karlı çık. Ahiretini dünyan karşılığında satıp ikisini de kaybetme."
Heyhat! Öyle duygular vardır ki, gerçekte iyi oldukları halde; yanıldıkları zaman pek fena neticeler doğurlar.
Eskiden bildiğimiz yerler, kendilerini kolaylık olsun diye yerleştirdiğimiz mekanlar alemine ait değildirler sadece. O zamanlarki hayatımızı oluşturan, birbirine bitişik izlenimlerin ince bir dilimidirler; belirli bir görüntünün hatırası belirli bir anının özleminden ibarettir ve evler, yollar, caddelerde, heyhat, seneler gibi uçup gider
Sayfa 430Kitabı okudu
Ve Adalet ve Akıl gökyüzüne geri uçtular, Ve heyhat onların yerine şimdi haydutluk, Kin, hınç, kan ve kıyım egemen. Deliliğin Tarihi - Foucault
Reklam
[••“Heyhat! Ne yobazların kökü kurumuş, ne mürailerin.”••]
Sayfa 320 - İletişim Yayınları
Ve İstanbul’dan gönderilen bir mektup: “Sanayi-i nefiseden, sonra ticaretten, ziraatten mahrum olan Türkiye’nin siyasetini idare için bir ordusu vardı. Bu efsane de şimdi uçtu, gitti. Onda artık ne kaldı?” diyordu. Heyhat, artık ne kaldı? Fakat ümit ölmez.
29 Teşrinisani [12 Aralık 1912], Berat
Tanrıya Şükür! heyhat, halen hayatta lakin kelimeler bedenimde birer ölü, düşüncelerse acı içinde ölmüşler.
Sayfa 112Kitabı okudu
Gözleri donmuş, görmez! Dili kurumuş, söylemez! Ne kadar seslensen işitmez! Heyhat! Bir cansız hükmüne girmişti! O akıl, o zeka, o zihin, o letafet, o merhamet, o şefkat, o aşk, o muhabbet ne oldu? Nereye gittiler? Nereye uçtular? O kadar duygunun sahibi olan Fitnat’ın yüreği nasıl oldu da bütün bu hislerden uzaklaştı? O his ne oldu?..
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
"Heyhat!.. Hiç ölümde kendine istekli olanların geleceğine koşacak kadar merhamet mi olur?"
Heyhat, hepimiz unutmayı becerecek kadar şanslı değiliz.
1 Teşrinisani [14 Kasım 1912]
Dün Hüseyin Hilmi Paşa’nın mütareke ve müzakere için Avrupa’ya gittiğini işittim. İhtimal yalan. İhtimal sahi. Muharebede galip gelse de (heyhat, hâlâ galebe ümit ediyoruz!) Rumeli’nin şekli değişecek, mutlaka muhtariyet verilecek.
“Heyhat! İçten sevgiler niçin hep engellerle karşılaşır ki? İki kalbi birbirine bağlayan o tatlı zincirlere dokunulma­dığında sevmek ne güzel şeydir!”
Sayfa 61
Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme. Kalmadı hiçbir şeyim bak, günahım da yandı. Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme. Ülkem yıkıldı heyhat! Ordugâhım da yandı. Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin, Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı. İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı. Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı. O'ndan başka ne varsa yandı, Yandık sen ve ben. O'nu göreyim diye, kıblegâhım da yandı.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.