Ağlıyordu. Olacak şey mi? Korkunç bir şey değil miydi bu? Peki ama, korkudan kim ağlar? Hiç de çocuk olmayan, ömründe bir kez bile ağlamamış kırk beş yaşında bir insanın korkudan ağlayabileceğini düşünmezdim. O anda ruhunda neler olmaktadır, ruhu nasıl kıvranmakta, sarsılmaktadır? Ruhun küçük düşürülmesi, aşağılanmasıdır bu, başka bir şey değil! Kutsal kitapta "Öldürmeyeceksin" yazar. O birini öldürdü diye şimdi onu öldürüyorlardı. Olacak şey miydi bu?
Sayfa 24 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Küçük İskender
Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri
Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs
Sana bugün bir mektup yazdım:
En çok
En çok güllerden sözettim
Kimi yazarlar vardır, bağımlılık yaparlar.
Bir kitabını okuduktan sonra diğer kitaplarını okumadan edemezsin.
Şükrü Erbaş da öyle oldu benim için, geç başladım ama birbiri ardına geldi eserleri.
Kuş Uçar Kanat Ağlar
Yazarın düzyazı ve şiirlerinden oluşan bir kitabı. Düzyazılar ağırlıkta ama onlar da şiirsel bir üslupla kaleme alınmış. Akıp gidiyor satırlar
Sevgi ile ilgili kendine has tanımları olan bir eser. Kapitalizm para kazanmak için "sevgiye" belirli tanımlar getirmek zorundadır. Kadının kuaföre gitmesi, para harcaması, dişi gösteren kıyafetler alması, arzulanabilir olması ve nihayetinde birilerinin cebine para doldurabilmesi için ; sevginin tanımları birilerinin menfaatleri
---------İBRAHİM AMCA--------
Bir Yahudi çocuğun Türk bakkaldan hırsızlığı ile başlar hikaye…
İbrahim Amca bir Türk. Fransa’da yaşıyor ve mütevazı bir bakkal dükkânı var, daha doğrusu küçük bir marketi...
Ondan alışveriş yapan bir sürü site sakini var dükkânının çevresinde. Her milletten, her dinden, her renk ve ırktan pek çok insanlar… Bu
Erkek adam ağlar mı?
Evet ağlar, bal gibi de ağlar, hıçkıra hıçkıra da ağlar. Yeri gelir gözlerinden yağmur misali akan yaşlar sel olur okuduğu kitabın sayfalarına ulaşır.
İlk defa bir kitabı okurken ağladım. Kitabın bazı bölümlerini okurken tutamadım gözyaşlarımı.
Kitaba dair dilimin döndüğüncen bir şeyler karalarken bile Fugui'nin
İnsan, son birkaç yüzyılda bilimsel ve teknolojik açıdan muazzam işler yaparak hem hayatını birçok açıdan kolaylaştırdı hem de evrene bakışını kökünden değiştirdi. Oldum olası istediği ölümsüzlüğe belki ulaşmadı ancak yaşam süresini eskilere nazaran oldukça yukarıya taşıdı. Eskiden bir insanın dünyası, yaşadığı köyüyle sınırlıyken şimdi aynı
YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtube.com/watch?v=n5e0iz7...
"Hiç kimse şimdiye dek yok olan şehirler Sodom ve Gomorra'yı bulamadı." Ernest Wright, National Geographic
Eski Ahit'in
Siz dokuz taş oynamayı bilir misiniz? Biraz anlatayım isterseniz. İki kişi arasında oynanan oyun bir levhaya iç içe çizilen üç karenin kenar ortalarından birbirine düz bağlanarak oluşturulan çizim üzerinde, dokuzar taşla oynanan bir zeka oyunudur. Geçen gün kızıma oyuncak alırken gördüm modern halini, dijital levha üzerinde renkler yaldır yaldır,
2)Ökkeş Kurt Avında
İlk kitabı okurken kendimi Keloğlan masallarında hissetmiştim. Bu kitapta ise Ökkeş'in yanlış anlamalarından kaynaklı saflığı bana Hacivat ile Karagöz'ü anımsattı.Çünkü bana göre kitapta Ökkeş cahil taraf Karagöz'ü; babası ise okumuş taraf Hacivat'ı temsil ediyordu.
Babası bir gün Ökkeş'e kurtlar karşısında tüfeği nasıl
Öncelikle yörükler hakkında kısa bir bilgi vermek isterim ki roman içeriği bunu gerektirir. Yörük, göçebe yaşam tarzını seçmiş halklardır. Anadolu'da yaylak-kışlak olarak tanımlanan, yazın yaylalara çıkarak özgürce, havaların soğuması ile de daha sıcak bölgelere, ovalara inerek yaşamlarını sürdüren bu topluluklara verilen ad aynı zamanda Türkmen