Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hilâl Taşyürek

Hilâl Taşyürek
@hilaltasyureek
4 okur puanı
Aralık 2017 tarihinde katıldı
Yolları zor ve dik olsa da sevgi sizi çağırdığında, onu takip edin. Kanatlarıyla sizi sarmaladığı zaman, ona teslim olun, tüyleri arasında gizlenmiş kılıçlar sizi yaralayacak olsa da. Ve sizinle konuştuğu zaman inanın ona, bahçeyi harap eden kuzey rüzgarı gibi rüyalarınızı sesiyle parçalasa bile. Zira sevgi taçlandırdığı kadar çarmıha da gerer sizi. Besler büyütür hem de budar sizi. Doruğunuza tırmanıp, güneşte titreyen en hassas dallarınızı okşadığı gibi köklerinize de iner ve sarsar toprağa sıkı sıkı tutuşlarınızı.
Reklam
Sizin ışığınızı size yansıtan kaç kişi tanırsınız? Bir benzetme aradı ve Montag kendi işinden buldu; insanlar daha çok bir meşaleye benziyorlardı; birileri üşüyünceye kadar yanarlardı. Ne kadar nadir diğer insanların yüzleri sizi sizden alıp, kendi duygularınızı, en titrek düşüncelerinizi size yansıtırdı ?
Sayfa 33
Kadın hakikatini anlamaya çalışan sadece yazarlar ve şairlerdir, ama bugüne kadar kadının yüreğinde gizli olanları anlayamadılar, çünkü ona cinsiyet perdesinin ardından bakıyor ve dışarıda olandan başka bir şey göremiyorlar; ona bir nefret büyüteciyle bakıyor, güçsüzlük ve boyun eğme dışında bir şey görmüyorlar.
Sayfa 55

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Neden Tanrım, beni soğuk toprağa fırlattın? Sen güçlüsün, ben acizim, neden benimle savaşıyorsun? Sen düşüncelisin, ben sağduyuluyum, neden beni mahvediyorsun? Kadını sevgiyle yarattın, neden sevgiyle yıkıyorsun? Sağ elinle yükseltirken, sol elinle uçurumlara atıyorsun, kadın bunun nedenini bilmek istiyor. Ağzına yaşam nefesini üflüyor, yüreğine ölüm tohumları ekiyorsun. Mutluluğun yolunu gösteriyor, ama keder yoluna sürüyorsun; diline mutluluk şarkısını doluyor, ama sonra ağzını kederle kapatıp dilini acıyla bağlıyorsun.
Sayfa 38
Hangi tutkuların kaynakları konusunda kendimize yalan söylüyorsak, bizi en çok baskı altına alan tutkular onlardır. En zayıf güdülerimiz, doğanlarını en iyi bildiklerimizdir. Çoğu kez başkaları üzerinde deney yaptığımızı düşündüğümüz zamanlarda gerçekte kendimiz üzerinde deney yapıyorduk.
Reklam
Diğer insanlar içimdedir. Onlardan uzak olsam da, onlarla yaşamak zorundayım. Bütünüyle yalnız olsam da, kalabalıklar etrafımı sarar. Kendimden kaçamadıkça, kaçabilecek hiçbir yerim yoktur.
Sayfa 44
Belki de en korkunç şiddet buydu: durmak. İnsan kaçarken başkasının, dururken kendi kanında boğulur. İnsanın kendine biçtiği cezadan daha acı dolu olanı yoktur.
Sayfa 57
Hilâl Taşyürek tekrar paylaştı.
Birhan Keskin
youtu.be/0-7IHOXkiV8 way down we go "Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun. Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun. Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun. Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N’olcak ki, bırak patronlar seni kovsun! Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun..."
Hilâl Taşyürek tekrar paylaştı.
- neden bu kadar çok okuyorsun asmin? + beni kurtarıyorlar. - iyi de neyden? + ...annemin beni hiç sevmediğini fark ettiğimde 5.sinifa gidiyordum. 11 yaşındasın baban 3 yıl önce vefat etmiş, annen seni sevmiyor.Iste intihar etmeyi düşünmeye başlamak için muhteşem bir vakit. Birine derdimi anlatsam anlamaz diye düşünüyordum, ki anlamıyorlar. Hem intihar etmek istiyor bu sevgisiz hayattan kurtulmak istiyorum hem de deli gibi korkuyorum. Ölümden değil vallahi değil, babam bana tebessüm ederek gitti demek ki ölüm acıtmıyor. Beni korkutan şey bir geleceğe sahip olamamak daha doğrusu belki de ileride çok mutlu olabileceğim anları kendi elimle yok etmek istemedim. Ama gel gör ki böyle de yaşayamıyordum. Okula giderken hep bir kütüphanenin önünden geçerdik birgün tüm cesaretimi toplayıp girdim içeri. Işte o an başladı bu okuma sevdası. O kadar çok kitap vardı ki beni öylesine büyülemişti ki anlatamam. Parmak uçlarımla yokladı'm rafları korktum dokunmaya. En son babamın ellerini tutarken incitmeye korkmuştum. Şimdi ne zaman intiharı düşlesem bir kitaba başlarım çünkü kitap bitene kadar intihar edemem sonunu merak ederim, zaten kitap bitince de orada ki karakterlerin suan ne yaptıklarını düşünmekle 1 hafta geçiririm. Haliyle intihar fikri beni bu uzun vakitte çoktan terk etmiş olur. -asmin, eğer olur da bir gün intiharı düşlersen ve kitap okuyamayacak kadar yorgun olursan bana gel, ben sana okurum olur mu? ...
Hilâl Taşyürek tekrar paylaştı.
Tanıdıkları insanlara yeterince borçları vardı. Bir de hayata borçlanmak istemediler. Onun için aldıkları her nefesi geri verdiler.
Reklam
Hilâl Taşyürek tekrar paylaştı.
"Neden ağlıyorsunuz?" "Çünkü delirdim," dedi, "çünkü onulmaz yaralarım var. Çünkü dayanaksız bir köprüde sallanarak yürümekten bıktım. Çünkü soluk almakta zorlanmaya başladım. Çünkü ellerim titriyor. Çünkü kaybettiklerim beni var eden şeylerdi."
Sayfa 35 - Baran GüzelKitabı okudu
Çünkü ben yeryüzüneki tüm solucanlar arasında en rezil, en zavallı, en küçük hesapçı, en ahmak, en kıskanç olanıyım, diğer solucanlar hiç de benden daha iyi değiller ama nedense onlar benim gibi çekingen ve mahcup değiller; ben ise hayatım boyunca o rezillerin tokadını enseme yiyip duracağım; işte benim karakterim bu.
Hilâl Taşyürek tekrar paylaştı.
"Bekleyin!" demişti. "Burada bekleyin onlar size gelecek." "Kimler?" diye sormuştu Filipinli. "Hayatının anlamını bulmuş olanlar. Hayatlarını adayacakları şeyi bulmuş olanlar gelecek. Siz de kalplerini söküp, yerine, o şeyleri koyacaksınız. Sonra da kalpleri fırlatıp atacaksınız!" "Ama..." demişti Kızılderili. "Kalpleri olmadan nasıl hayatta kalırlar?" "Göreceksiniz!" demişti bina da. "Peki ya kimse gelmezse?" diye sormuştu Filipinli. "Kim kalbinden vazgeçecek kadar kendini bir şeye adayabilir ki?" "Onu da göreceksiniz !" demişti bina. "Ya hayatlarının anlamını bulamayanlar?" diye söze girmişti Kızılderili. "Onlar ne olacak?" "Onlar da, göğüslerinde bir et parçasıyla canlı canlı çürüyecekler. Ve buna da yaşamak demeye devam edecekler!"
Sayfa 251Kitabı okudu
Sohrab'ın suskun olduğunu söylemek, yanlış olur. Suskunluk, huzur içeriyor. Sakinlik, dinginlik. Yaşam düğmesinin sesini kısmak gibi. Sessizlik ise düğmeyi kapatmak. Kesmek. Tamamen durdurmak.
Reklam
Hilâl Taşyürek tekrar paylaştı.
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
Sayfa 52
Hilâl Taşyürek tekrar paylaştı.
Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?
Hilâl Taşyürek tekrar paylaştı.
" Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek isterdim. Ama bugün akıllıyım, kendimi değiştiriyorum."
Hilâl Taşyürek tekrar paylaştı.
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.
Sayfa 69
Hilâl Taşyürek tekrar paylaştı.
Bize hiç bir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz.
Sayfa 50
Hilâl Taşyürek

Hilâl Taşyürek

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Var Olmayan
Var OlmayanLefevre Leumacen
7.4/10 · 312 okunma
Reklam
"eh!" dedi Peter. "İyi zaman geçirdik." "Olamaz!" dedi Edmund. "Yeni el fenerimi Narnia'da unuttum."