Gözümde yaşlarla bu satırları yazıyorum şuan. Gözyaşlarıma sebep olan olayların gerçekliği mi, insanların acımasızlığı mı, yoksa kitabı bitirince en sevdiğim insandan ayrılmış hissinde olmamdan mı bilmiyorum.
Öyle muhteşemdi ki, öyle bir atmosferin içindeyim ki şuan, sanki Max'dan gözyaşlarıyla ayrılan bendim, sanki elimde o kemanı ben
(Reşat Nuri Güntekin'nin 27. kitabını da okuyarak tüm eserleri bitirdim. Hüzünlüyüm çünkü bir daha böyle bir yazara denk gelir miyim bilemiyorum?)
Soyut olguların doğruluğu somut eylemlerle ispatlanır. Örneğin ahlak konusu. Bu sitede de başta olmak üzere bir sürü hayalperest insan "Ahlak, doğruluk, müslümanlık" gibi özlü sözler paylaşarak kendi ilah egosuna bir ibadet ritüeli yaparak kendini tatmin eder. Biraz açalım;
" Yaşam mücadelesini tek başına verenler yalnız kalmaktan korkmaz."dedi ve mülakatta referans bulmak için kutsal olan ne varsa ayaklarının altına aldı.
"Namaz kılmak 5 vakit ahlak 24 saat" dedi ve DM'den yüzlerce karşı cinse küfürlü, erotik ve pornografik mesajlar yağdırdı...
Alnı secdeyi rahmana gitmez din hususunda fetva verir...
Üç kuruş borcunu ödemekten aciz memleket ekonomisini düzeltir (sokakta)...
İki satır kitap okumaz ama ihtisas sahibine işini öğretir... Vs vs.
(Genelde bu tarz paylaşımlarda "kendini" anlatıp "nefsini" ön plana çıkaranlardan uzak durur veya engellerim.)
İşte tüm bu çarpıklığı Balıkesir Muhasebecisi üzerinden bir tiyatro ile müthiş bir şekilde bize ders verir Reşat Nuri Güntekin. Kitabın son sözü ile bitireyim:
" Hem vurguncu hem evliya öyle yağma yok...
Ya o ya o..
Kitap iki eserden oluşuyordu. Biri de Tanrıdağı Ziyayafeti idi. Ona hiç değinmedim.
Ona puanım 7. Balıkesir Muhasebecisi ne 10.
~
Arkadaşlarla beraber üniversite kafesinde oturuyorduk. Kafede kitaplıklar vardı ve yer yer çeşitli kitaplar. Arkadaşlarım aralarında konuşurken benim ise gözüm sürekli bir kitaptaydı. Bilmiyorum, gözlerimi alamıyordum. Dayanamadım elime aldım kitabı.. Dokusu, o dokusu beni benden aldı. Kapağı gerçekten farklıydı, dokundukça dokunası geliyor