Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hz. Enes 'in (ra) anlattığına göre Kıpti bir gençle Ömer arasında şöyle bir konuşma geçti: - Ey müminlerin emiri, zulümden kaçıp sana sığındım. - Tam bir sığınağa sığındın! - Amr b. As'ın oğlu ile yarış yaptık, ben onu geçtim. O, "Soylu anne babanın soylu çocuğuyum! " diyerek beni dövdü. Enes (ra) olayın devamını şöyle aktardı gelecek zamanlara: "Ömer bu konuşma üzerine Amr b. As'a mektup yazarak oğluyla beraber Medine'ye gelmesini istedi. Amr oğluyla Medine'ye ulaşıp huzura çıktı. Hz. Ömer Mısırlıyı çağırıp eline bir kamçı verdi ve 'Sen de ona vur! ' dedi. Mısırlı Amr b. As'ın oğlunu dövmeye başladığında Ömer, 'İki alçağın çocuğuna vur! ' diyordu. Vallahi Mısırlı, Amr 'ın oğlunu iyi bir dövdü. Doğrusu bizim de hoşumuza gitmişti bu. Biz yeter, diyene kadar dövdü onu. Ömer (ra) sonra Mısırlı'ya, 'Kamçıyı Amr'ın çıplak kafasına da indir! ' dedikten sonra Amr ' a dönüp, 'Analarının hür olarak doğurduğu çocukları ne zaman köleleştirdiniz!' diye kükredi. Amr, 'Ey müminlerin emiri benim bu durumlardan haberim yok, ' diye kendini savundu."
Hz. Ali'ye mektup
ben senden öğrendim ki oysa inanmak mesela dost için ölüme yatıp orda teslimiyet doğuran bir uykuya dalmaktır dünyaya senin gözlerinle bakmak isterdim ya ali şurasında biraz vicdan olan herkesin seni sevmek borcu var bir puta dahi inanmanın varsa inanmakla bir alakası ki var insan senin resul'e teslim oluşunla inanmayı tamamlar
Sayfa 352Kitabı okudu
Reklam
Hz. Ali'ye mektup
yani mütemadiyen seninle yaşıyor olabilmek gibi bir bahtım var mesela bir akşam resul'ün evine giderken beni de uykumdan al
Sayfa 351Kitabı okudu
Hz. Ali'nin (ra) yaşanan hadiselerden ötürü Hz. Muâviye(ra) ile arası pek iyi değildir. Ama Hz. Ali'nin (ra) ilmi öyle zirvededir ki, tüm bunlara rağmen Hz. Muâviye (ra) kendisine gelen ve içinden çıkamadığı fetvaları yine Hz. Ali'ye (ra) sormaktadır. Arapçada "hünsâ-çift cinsiyet" denilen bir olay vardır. O dönemde Hz. Muâviye'ye (ra) iki cinsiyeti birden bedeninde barındıran birisi gelir ve kalan miras konusundaki payıyla ilgili ona bir soru sorar. Çünkü o kişinin erkekse farklı pay, kadınsa farklı pay alması gerekir. Hz. Muâviye(ra) herkese: "Payı iki mi kabul edeceğiz, bir mi?" diye sorar ama kimse cevabı bilmez. En son Hz. Muâviye (ra), Hz. Ali'ye (ra) fetva için bir mektup yazar ve Hz. Ali(ra) bu durum karşısında: “Düşmanı bile ilmî bir meselede bize gönderdiği için Allah'a hamd olsun!" diye dua eder. Kendisine gelen soruya yönelikte sıkıntıyı çözüme kavuşturan şu cevabı verir: "O kişi idrarını nereden yapıyorsa o cinsiyete aittir." İşte bu fetva ileride onlarca meselenin çözümü olmuştur ve Hz. Ali'nin (ra) bu şekilde verdiği fetvalar fikhın çok büyük bir bölümünü oluşturur. Onun için de Efendimiz (sav) ona ilmin kapısı der.
Sayfa 104
Sanat Felsefesi, Estetik, Schiller, Ressamlar
_Alçak bir takım ihtiyaçların tatmini için kullanılan yetenek, güya artistik bir şekil verir kirli bir muhtevaya. Sanatçı, zayıflık ve kötülükle insanları aldatır ve kendilerini aldatmalarını kolaylaştırır. Sahtekârdır çünkü manevî susuzluklarını temiz bir kaynaktan doyurduklarına ikna eder onları. Sanat’ın nimetinden mahrum kalınan böyle zamanlar
Onlar ölüm gelmeden ölenler..
Bir gün Şam'ın kapısını veba çalıyor ve kimin vadesi dolmuşsa alıyor yanına. Endişe ediyor Hz. Ömer; ya Ebu Ubeyde'ye de isabet ederse ölüm! Bir mektup göndererek yanına çağırıyor onu : " Seninle yüz yüze görüşmek istediğim bir mesele var ! " Ebu Ubeyde niyetini sezdiğinden şöyle cevaplıyor Ömer'i: "Allah'ın dediği olur. Askerlerimden ayrıl­mak istemiyorum ! " Halifenin mektubu okurken ağla­dığını görenler, "Ebu Ubeyde öldü mü?" diye soru­yorlar endişeyle. "Hayır," diyor Ömer, "fakat öldü de denilebilir."
Sayfa 100 - Pdf~Şule Yayınları / 20. BaskıKitabı okudu
Reklam
Bütün insanlığa yazılmış gibi...
Hz. Peygamber'le beraber Mekke'ye gelen Halid'in kardeşi Velid ağabeyini bulamayınca bir mektup bıraktı ona: Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla. İslâm'dan yüz çevirip uzaklaşmanı hayretle karşılıyorum. Senin gibi akıllı bir adamın İslam gibi bir dini tanımaması ne garip! Resûlullah "Halid nerede?" diye sorunca, "Allah onu getirecektir," diye cevap verdim. Bunun üzerine Hz. Peygamber şunları söyledi: "Onun gibi bir insanın İslam'ı tanımaması ne tuhaf! Keşke o gayret ve kahramanlıklarını, Müslümanların yanında müşriklere karşı gösterseydi, ne kadar hayırlı olurdu kendisi için. Biz de kendisini başkalarına tercih ederdik." Kardeşim! Birçok hayırlı fırsatı kaçırdın, seni bekleyen fırsatı artık kaçırma!
Mümtehine suresi 1. Ayeti kerime tefsiri Euzübillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim 1. “Ey İnananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar, size gelen gerçeği inkar etmişken, onlara sevgi gösteriyorsunuz; oysa onlar, Rabbiniz olan Allah’a inandığınızdan ötürü sizi ve peygamberi yurdunuzdan
Hz. Hüseyine gönderilen bir mektup
Bismîllâhîrrahmânîrrahîm Hüseyin b. Ali'ye: Onun Tarafdarı olan Mümin ve Müslümanlardan İmdi, haydi gel artık. Bütün "halk, seni gözlüyor. Onların, senden başka imam ve Önderleri yok. Acele, acele gel, Vesselam.»
33. Kaide: Sûfîler de kemali istemeye dair örnekler
Bir şey, misali aracılığıyla bilinir ve tanınır. Dayandığı delillerle güçlenir, kuvvet kazanır. Cebrî zındık'ın misali, [dini] hükümleri ve [bunların dayanağı olan] hikmetleri iptal etmeyi arzulayan birisi olmasıdır. Sünni'nin misali, mağarada mahsur kalıp, en faziletli amellerini vesile kılarak Allah'tan yardım isteyen üç
Sayfa 57 - Gelenek Yayınları - Haziran 2015
Reklam
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Hz. Ömer,valisi olan Ebu Musa El-Eş'ari'ye şöyle bir mektup göndermiştir: "En mutlu liderlik,halkına iyilikle; en kötü liderlik ise halkına zulüm ile davrandığında olur. Gevşek ve laubali davranışlardan sakın;çünkü görevli memurların sana uyarlar. Senin durumun, yeşil bir otlak görüp ondan çokça yiyen, hatta onunla iyice beslenen, fakat bunun, kendisinin helakine sebep olacağını bilmeyen bir hayvanın durumuna benzer. Zira hayvan iyi beslendiğinde kesilir ve eti yenilir."
İmam Ali Rıza'nın İmâmeti Horasan Sürgünü
Memun, kendisinden önceki halifelerden ibret alarak, sorunların baskı ve zor yoluyla çözümlenemeyeceğini görmüştü. Baskıcı yönetim kısa sürede semerelerini verse de uzun vadede çözüm olamıyordu. Bu yüzden yeni bir siyaset uygulamaya gitti. Yeni siyaset, İmam Ali Rıza'ya yönetimde yer vererek Şiîleri bu yolla pasifize etmek, İmam Rıza'yı da bu yolla gözetim altında tutmaktı. Bu siyasetin faydaları bunlarla da kalmayacak, Abbasî hilafeti Şiîlerin nezdinde meşruluk kazanacak, belki bu durum Şiîlerin İmam Ali Rıza'ya olan bağlılıklarını daha da azaltacaktı. Memun, bu siyasetini devreye soktu ve İmam Ali Rıza'ya bir mektup göndererek o hazretin halifeliğe geçmesini istedi. Ancak İmam Ali Rıza, birçok bahane göstererek Memun'un bu isteğini geri çevirdi. Siyasetini uygulamakta kararlı olan Memun, Medine valisi Reca bin Hehhak'a bir mektup göndererek İmam Ali Rıza'yı ve ailesini Horasan'a getirmesini emretti. Reca, aldığı emir üzerine İmam Ali Rıza'yı buldu ve durumu anlattı. İmam Ali Rıza, kurtuluş olmadığını anlayınca bu daveti kabul etmek zorunda kaldı. Medine'de Hz. Muhammed'in kabrini ve Baki mezarlığını ziyaret eden İmam Ali Rıza, önce Mekke'ye uğrayarak orada hac amellerini yerine getirdi. Hac mevsimi bittikten sonra da Horasan'a doğru yola koyuldu. Artık İmam Ali Rıza için sürgün hayatı başlamıştı, hem de dönüşü olmayan bir sürgün...
Sayfa 101 - KRİPTOKitabı okudu
Hz. Hüseyin'in İmâmeti "Burası Kerbela"
Müslim'in ölüm haberini aldıktan sonra yoluna devam eden Hz. Hüseyin ve yanındakiler, "Zu Hasm" adlı bir mevkiye geldiler; Kûfe'ye sadece iki menzil kalmıştı. Bu menzilde Hz. Hüseyin, karşısında Hürr bin Yezit'in komuta ettiği bin kişilik bir orduyu buldu. Kûfe valisi Ubeydullah'a bağlı olan bu ordu ilk etapta Hz. Hüseyin'e bir şey yapmadı. Hz. Hüseyin, onları kendisine biata davet etti. Hürr ise o hazretten Yezit'e biat etmesini istedi. Sonuç değişmedi. Hz. Hüseyin, atına binerek yoluna devam etti. Hürr ise emrindeki ordusuyla birlikte Hz. Hüseyin'i takip etmeye, gözden kaçırmamaya çalıştı. Nihayet, muharrem ayının ikinci günü Hz. Hüseyin, Kerbela'ya vardı. Hürr'ün Hz. Hüseyin'e sert davranmadığını öğrenen Ubeydullah, Hürr'e bir mektup yazarak o hazrete sert davranmasını emretti. Mektubu getiren kişiyi de Hürr'ü gözetlemekle görevlendirdi. Bu durum karşısında Hürr, Hz. Hüseyin'e ve yanındakilere su vermedi. Öyle ki küçücük çocuklar bile susuzluktan kıvrandılar. Bu arada Ubeydullah, Kûfe'de dört bin kişilik bir ordu daha hazırlattı ve başına Ömer bin Sa'd'ı atadı. Eklemelerle yirmi bin kişiyi aşan ordunun istikametini Kerbela'ya çevirdi. Ömer bin Sa'd kumandasındaki ordu Kerbela'ya ulaştığında Hz. Hüseyin düşman ordusuna nasihat verdi; onları doğruya, gerçeğe çağırdı. Ancak bu çağrıya on binlerin arasından yalnızca otuz kişi olumlu cevap verdi.
Sayfa 76 - KRİPTOKitabı okudu
Hz. Hüseyin'in İmâmeti Elçi Kûfe'de
Hz. Hüseyin, olup bitenleri tam olarak anlamak ve kendi adına halktan biat almak amacıyla amcasının oğlu Müslim bin Akil'i Kûfe'ye gönderdi. Müslim'in Kûfe'ye gelmesine çok sevinen halk. onu Muhtar bin Ebu Ubeyde-i Sakafi'nin evinde misafir etti. Burada, Hz. Hüseyin adına sekiz bin kişiden biat alan Müslim, dört bin kişilik bir ordu hazırladı. Bu sırada Hz. Hüseyin, Basra'da bulunan Yezit bin Mesud'a bir mektup göndererek ondan biat istedi. Yezit bin Mesud ise Temim, Hanzala ve Sa'd kabilelerini bir araya toplayarak onlardan Hz. Hüseyin adına biat aldı.
Sayfa 75 - KRİPTOKitabı okudu
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.