Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
271 syf.
9/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Ya Hiç Doğmasaydık?
YouTube kitap kanalımda Rus edebiyatı kitapları okurken işinize yarayacak bilgiler verdim: ytbe.one/zT0CaAXppUc Madem 23 temmuz doğum günümdü, kendi hediyemi ailem hakkında hislerimi anlatan bir kitap incelemesi yazarak vermek istedim. Nedir ki doğum günü dediğin? 365 gün boyunca 365 defa büyüyüp her gün doğarken bu gelişiminin tek günle
Babalar ve Oğullar
Babalar ve OğullarIvan Turgenyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202144,6bin okunma
337 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İNCELEME DÜŞÜ
Bir inceleme yazabileceğimi gördüm düşümde. Yazacağımı değil, yazabileceğimi gördüm. Şöyle kahraman birden çıksın ortaya: “Bir köpek öldürebileceğini,” söylesin. Daha sonra bu bölümü çarpıcı olması için sevgiliye de çevirebiliriz. Biraz farklı olsun, yazarın dünyasına ışık tutsun, ondan beslensin ama durduk yerde, hiç gerekmiyorken yazılmış gibi
Düş Kesiği
Düş KesiğiGüray Süngü · Ketebe Yayınları · 2020783 okunma
Reklam
540 syf.
10/10 puan verdi
·
15 günde okudu
SİMSİYAH HİSSEDİYORUM, DERİNLİĞİMDEN BALÇIKLAR AKIYOR!
“Kendi sınırların seni çarmıha geriyor. Körü körüne yaptığın seçimler değiştirilemiyor; bu saatten sonra geri alınamıyor. Fırsatın vardı; kullanmadın. İlk günahın çamuruna batmış, kendi sınırlarında debelenip duruyorsun. Çıkıp bir yürüyüş yapmaya bile karar veremiyorsun: Bu bir kaçış mı yoksa bütün gün odana kapanıp kalmak yerine ferahlatıcı bir
Günlükler
GünlüklerSylvia Plath · Kırmızı Kedi · 20141,068 okunma
116 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Dul
"Canım Fournier!" diye diye okudum bu kitabını da. Bu eser ondan okuduğum üçüncü kitaptı. Hiç okumayanlar için diyeyim bu eser ve diğer kitapları ne öykü, ne roman, yaşadıklarını, hissettiklerini bir iç döküş gibi ortaya samimi bir şekilde ortaya koyduğu bir anlatıdır. Bu adamın yaşarken hayatında başına gelen en güzel şey karısı
Dul
DulJean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20133,978 okunma
10 Kasıma özel bir iç döküş
"Unutma..." der
René Descartes
René Descartes
... "Sana ışık tutanlara sırtını dönersen, göreceğin tek şey kendi karanlığındır." Ulu Başbuğ, Halaskârgazi Atatürk'ün Uçmağa göçtüğü gün 10 Kasım. Türklerin kurtarıcı babası. Bu bağlamda Oğuz Kağan'dan sonraki "destanlaşacak" lider diyebiliriz. İlk tanıdığım insanlardan biridir
520 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Tutkulu Aşk Nasıldır?
Ben hiçbir aşk romanında bir âşığın zihninin bu kadar maşukuyla dolu olduğunu, maşukunun duygularını ve zihnini anlama ve bilme iştahıyla dolu olduğunu, maşukuyla ilgili her şeye bu kadar çok değer biçtiğini görmedim. Nasıl bir aşkmış, okudukça katmanlandı zihnimde. Ben "Ha yok ya, cinsel arzu bu sadece." dedikçe sayfaları çevirdim ve
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,3bin okunma
Reklam
152 syf.
3/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Bir iç döküş
"Arkada Yaylılar Çalıyor" yazarın ilk kitabı. Yazarı ne sosyal medyada takip ediyorum, ne de youtube'da bir videosunu izlemişliğim var. Bu kitabı da bir arkadaşımın böyle birisi var kitabı da çıktı demesi üzerine kitapyurdunda kargo bedava olsun diye sepete attım. Listemde araya sıkıştırır okurum dedim. Öncelikle kitap 152 sayfa ama puntosu büyük. Normal puntoyla basılsa 100 sayfa ancak eder. Tanıtımda kitaptaki bölümlerin birer öykü olduğu söylenmiş ama kitaba da ismini veren Arkada Yaylılar Çalıyor adlı bölüm dışında hiçbirine öykü diyemeyiz. Kayıplara tutulan yaslara dair bir iç döküş, anlatı aslında bu kitap. Ve ben bir yayıncı olsam basmazdım bu kitabı. Yeni anlatılan hiçbir şey yok, özgün denecek bir üslup da yok. Çok okuduğu için dili de iyi kullanan birinin acılarını sağaltmak için yazdığı günlüğünü basmışlar da onu okumuşum gibi hissettim. Bir ayda ikinci baskıyı yapmış olmasını da ancak yazarın sosyal medyadaki popülerliğine veriyorum. Kitabı okumanızı tavsiye etmiyorum.
Arkada Yaylılar Çalıyor
Arkada Yaylılar ÇalıyorMelikşah Altuntaş · Holden Kitap · 2024324 okunma
126 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
ÖLÜME GEBE || AYLİN AKÇA "Çirkin bir gerçeğin yerine anlamlı bir şiirin bana isabet etmesini, beni ele geçirmesini tercih ederim." Herkese selam, Ölüme Gebe adlı kitabın incelemesiyle geldim. Kitaba başladığımda ben ne okuyorum böyle dedim, çünkü canlı bomba olan bir kadının ağzından kendisine neden canlı bomba dediğini, hayatını, neler hissettiğini hatta hissedemediklerini de okudum. Kader, aslında yirmi üç yaşında hukuk okuyan bir öğrenci. "Neler hissettiğimi size anlatabilirim. Ama ister misiniz bunu? İçinizdeki en temiz noktaya sıçrayacak, bütün benliğinizi karartacak bir yığın şey anlatabilirim. İster misiniz? Kendi saflığınızdan, temiz olduğunu düşündüğünüz her şeyden utanmanızı sağlayacak kadar irin var içimde, içinize aktarmamı ister misiniz?" Bıraktığım bu alıntı kitabın etkileyici cümlelerinden sadece birkaçı. O kadar zor süreçlerden geçmiş ki bu süreçlerin hepsini mor bir deftere yazdığı satırlardan öğreniyoruz. Pazartesi gününden pazara kadar yedi günlük bir iç döküş, yaşadıklarına isyan, herkese sitem... Her bölüm bir gün ismi. Aslında Kader'in ne istediği çok açık. Sadece sevilmek... Bu arada kitabın isminin neden Ölüme Gebe olduğunu da size oldukça iyi anlatıyor. Yazarın kalemiyle ilk kez tanıştım. Kader'in hayatının son yedi gününü bir günlüğe sığdırma fikri etkileyici. Çarpıcı hatta sarsıcı satırlara hazır olun derim. Keyifli okumalar. Dünya müjdeler vermiyor insana. Felaketler bir kolyeye dizilen boncuklar gibi birbirine yapışık."
Ölüme Gebe
Ölüme GebeAylin Akça · Tilki Kitap Yayınevi · 202311 okunma
Şunu fark ettim az önce: Şikayet edilmişim. Buradaki yorumum kitapyurdu sitesindeki yorumun çalıntısıymış. İşin ilginç yönü yorumumun altına yazılmamış,şikayet edilmiş. Aslında kitapyurdundaki yorum da bana aitti. Ama bunun bir önemi yok sanırım. Çünkü zafer edasıyla “bu çalıntı!!!” diyebiliyor insanlar,kolayca hem de.. Bu platformu,okuduklarımı paylaşmak,kendime notlar almak olarak görürken.. . Sevdiğim yorumlar görüyor ve o kitabı merak ediyorum,kitap listeleri oluşturuyorum,kendimce okuyor ve bana hissettirdiklerini yazmaya çalışıyorum. Hırsız damgası yemek ise yanıma kalan oluyor.. . İç döküş gibi oldu çünkü bilin istedim. Eleştiri öyle güzel bir şey ki.Ancak unutulmamalı hakaret ile arasında incecik bir çizgi olduğu~
Bu bir iç döküş yazısıdır
Etrafımda neredeyse dinsel, dini çağrıştıracak hiçbir şey yok. Bakın 0. Aile, akraba, arkadaş ortamı 0. Şöyle bir etrafınıza bakın sokağa çıkın hiçbir şey yapmayın. Sadece etrafı gözlemleyin. Konuşmayın, sadece düşünün ve dinleyin. Etrafınızda dinsel bir şey görebiliyor musunuz? Hayır! Bu çok acı bir şey. Bakın bu satırlar dinsizleri gram
Reklam
280 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Herkese merhabalar, Osamu Dazai'nin kaleminden okuduğum 9. kitap "Son Yıllar" oldu. Son Yıllar, Dazai'nin yayımlanan ilk kitabı, bu yüzden olgunluk eserlerinin zirvesinde bir kitap beklemeden okuyun, derim. Kitapta 14 tane bölüm bulunuyor. Genel olarak hikayeler, kasvetli, savruk, karmaşık, hezeyan dolu ve ölüm düşünceleriyle
Son Yıllar
Son YıllarOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202336 okunma
Hayat herkesin hayatıydı ama birileri sürekli diğerlerini eleştirmekle görevli sanıyordu kendini. Hiç bir zaman kendini eleştirememiş insanlar nedense başkalarını eleştirmekte hiç zorlanmıyorlardı. Burada bir dipnot açmak gerekir. Eleştiri kötü bir şey değildir fakat sadece olumlu, samimi ve yapıcı olduğu zaman. Eleştiri yalnızca insanların kötü yönlerini açığa vurmak amaçlı yapıldığında onları mutsuz etmek ve yaralamaktan başka bir amaç taşımamaktadır. Peki insanları yalnızca kötü yönleriyle eleştirenler kötülük yaptığının farkında olup hiç kendini sorgulamıyor muydu? Sanmıyorum. Sanmıyorum çünkü bu eleştirilerin ucu bucağı yoktu. Eleştirdiği insanın kalbini bilmeden, içindeki çocuğu bilmeden eleştirenler kendi içlerindeki çocuğu çoktan kaybetmemiş midir? Kaybetmeselerdi çocuklar gibi gerçekçi ve saf duygularla bakmazlar mıydı? Çocuklar gibi küçük şeylere sevinmezler miydi? Çocuklar gibi herkese sevgiyle, hoşgörüyle yaklaşmazlar mıydı? Bunların hiçbirini kendilerinde göremediğimiz insanların eleştirmek olarak gördüğü görevleri aslında dünyaya kötülük saçmaktı. En acısı da neydi biliyor musunuz? Bu gerçekleri onların hiç bir zaman göremeyecekleriydi. Diyeceklerim bu kadar değil ama ne desek lafugüzaf. Bir iç döküş parçasıydı. İyi akşamlar.
Geceye iç döküş
Sıkıldım... Her şeyi bildiğini sanıp bir şey bilmeyen insanlardan, sahte "nasılsın?"lardan, etrafımızdaki tüm o kadınların yüzlerinin aynı oluşundan, highlighteri yüzünün her yerine boca etmiş ayna suratlı kadınlardan, sahte samimiyetlerden, bitmek bilmeyen siyâsi muhabbetlerden, insanın ağzının içini çöplük gibi yapan dedikodulardan, bir bakışıyla kadının namus kavramına dil uzatan erkeklerden, bulunduğum açık ortamda bile o rüzgarın o sigara dumanını ciğerlerime sokmasından, bir selamı esirgeyen insanlardan, paraya pula tapanlardan, aslında mutsuz olan kadınların sosyal medyadaki kocişko paylaşımlarından, hayatında tek bir erkek/kadın olunca dost ve aileyi gözden çıkaran insanlardan, utanmasalar çocuklarının kakalarını paylaşacak olanlardan, tek derdi güzel bir fizikle güzel giyinmek derdi olanlardan, "Güzel vücutlar, boş suratlar"dan, sevdiğini zannedip aslında sadece kendini seven insanlardan, dünyanın en büyük derdine kendisinin sahip olduğunu sananlardan, sürekli mızmızlananlardan, kılık kıyafetimi siyasi algılayanlardan, dinlemeyip sadece konuşanlardan, kadına saygısızca davranan, kaba kuvveti güç sanan erkeklerden, tek sosyalliği yedi sekiz çeşit pasta yapıp misafir ağırlayan kadınlardan, aç gözlülerden ve daha bir çok şeyden sıkıldım...
Bir iç döküş!..
Bugün canımın canını toprağın altına koyduk. Pamuk gibiydi o her zaman ama ölünce daha bir güzel olmuştu sanki. Ahh ölüm... Yatırmışlar buz gibi bir yerin üzerine çok üşümüş buz gibi olmuş incecik bir beyaz örtü örtmüşler, apaçık belli üşümesin diye değil çıplak diye. Üryan gelip üryan gitmek bu olsa gerek. Yıkayacağız sen kızısın gel yanında
744 syf.
9/10 puan verdi
"Yazmasam deli olacaktım" -Sait Faik-
1950 sonlarından başlayan ve civcivli dönemleri taa içinden anlatan ve 27 Mayıs 1960'ta son bulan bir DÖNEM ROMANI okudum. Genel olarak Günsel ve Kenan ana karakterleri etrafında, iç monolog tarzında, 4 bölümden oluşan ve ilk iki kısmı daha çok magazinsel ;) son iki kısımsa siyasi olayların da artmasıyla  dönemin devlet büyüklerinin isimlerini
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek BaşınaVedat Türkali · Everest Yayınları · 20145,2bin okunma
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.