Es-Selâmu Aleyküm.
Zaman ne de çabuk geçiyor, ömür sessiz sedasız bitiyor. Geçen yılki Ramazan etkinliği daha dün gibi gelirken ve üç aylardan Recep, Şabana doğru son sürat koşarken... vaktin ağzını açıp içine anlam basacak bir şeyler yapmalı.
Bu farkındalıkla davranışçı bağımlılıklarla ilgili tez araştırmaları yapar ve manevi rehberlik okumalarına hız vermişken, okumak yetmez pratik de lazım diye düşündüm. Sağolsun bir dostum en azından sistemli yaklaştığım ilk danışanım (deneğim) olma talih ya da talihsizliğine erişti. :) Rutin terapi seyri dışında günlük 10 sayfa Kur'an-ı Kerîm meal/tefsiri okuyup kafamıza takılanlar veya ilhamlarımızı konuşma şeklinde bir pratik geliştirdik.
Bu etkinlikte Kuran'ın şifrelerini çözme, sır ve gizemlerini aralama gibi bir hadsizlik değil fakat hayata geçirilebilecek somut manevi ders ve pratikler nasip olursa paylaşmaya çalışacağım. Hedefim günlük 10 sayfaya sadık kalmaya çalışarak Ramazan bitmeden bir döngüyü bitirmek. Dünyanın meşguliyeti içinde bunu alışkanlık haline getirmek zor olsa ve ipin ucu kaçınca kalmaya meyilli olsa da özellikle sabah namazdan güneş doğuncaya kadarki vakitte ki sünnettir, bu okumalar için ayakta kalmaya kendimi alıştırmak ikincil hedefim olacak.
Bu mütevazi fakat samimi, sevgi, merhamet, maneviyat, şifa, hidayet, rıza velhasılı yitiğimiz neyse onu arayış trenine hepiniz davetlisiniz!
Buradaki temel nokta; derin düşünce için bonsai, elma bahçesi ya da taş bahçesine ihtiyaç olduğu değil; her bahçıvanın bir Aristo olduğudur. Sartre'ın doğayı reddedişinden de anlaşılacağı gibi, bahçe felsefe ya da entelektüel özgürlük için şart değildir. Bahçe sadece meditasyon ve derin düşünceye olanak sağlar. Ve bunun için de muhteşem ya da egzotik bir bahçeniz olması gerekmez. O "muhteşem binaların" yanında, bahçenin sıradanlığı bir erdemdir: Gizem hemen yanı başınızdadır. Felsefenin eşlikçisi olan bahçe, tıpkı Sokrates'te olduğu gibi, surların hemen dışında sizi bekler.
İnsanlar ikiye ayrılır: Güçlüler, EZİLENLER. İnsanlar ikiye ayrılır: Zenginler, FAKİRLER. İnsanlar ikiye ayrılır: Erkekler, KADINLAR. Ve insanlar yine ikiye ayrılır: Beyazlar, ZENCİLER. Bunu uzatabiliriz, daha elbette. Ve tüm bunları yazarken ciddiye almadınız beni değil mi? Almayın çünkü benim bildiğim yani inanmak istediğim insanlar ikiye falan
Friedrich Nietzsche hayranlığımı beni tanıyanlar bilir. Ama bu kitabın ismine defalarca rastlamış olmama rağmen, daha yeni okumuş olmam bir ayıp bence. Açıkçası, içeriğini pek bilmediğim için sembolik olarak ismi böyledir diye düşündüm. Nietzsche karakterinin kendisinin yer aldığını bilseydim, bir gün bile beklemez, okurdum. Ama kitapta tek hayranlık duyduğum
İyi geceler sevgili okurlar.
Biraz sohbet edelim mi? -Cevabınızı evet kabul ediyoruz. :)-
Bu gönderiyi paylaşmamızın ana sebebi haklı olarak şu sıralar gerçekten çok sorduğunuz IOS uygulaması ve Android uygulamasındaki hatalar. Sevgili okurlar, IOS uygulamamız şu anda çok hızlı bir şekilde geliştirilmektedir. (Giriş ekranı ekran görüntüsü:
Buram buram bir kolonya kokusu alacaksınız birazdan bu incelemeden. Tıraş köpüğünün o pamuksu yumuşaklığını hissedeceksiniz belki. Makas şakırtıları, sabun kokuları duyacaksınız belki de. Bir yoklar fısıltısıdır bu inceleme...
Evet, yine matruşka gibi bir eserle daha karşımızda Toptaş amcamız. Beynim allak bullak, ne düşüneceğimi şaşırdım şuanda.
Dışarıya çıktığımda kendimi insanların arasında durmak için zorlamaya, aynı zamanda da işin kolayına kaçmaya karar vermiştim. Belki birileri beni birine benzetir diye de o gün birini başka birine benzetmek isteyebilecek insanların olduğu bir yere gitmiş, birilerinin beni birine benzeteceği anı beklemeye başlamıştım. Bekledikçe de o gün hiç kimsenin birini birine benzeterek konuşma isteği olmadığını görmüştüm. Yaptıkları tek şey herhangi bir kaynaktan aldıkları taze anıları kaynak bulamamış insanlara anlatmaktan ibaretti. Benimse anı anlatmak bir yana cümle kurabileceğim bile şüpheliydi. Gerçi diğerlerinin de benden aşağı kalır yanları yoktu ama onlar birbirleriyle anı oluşturmak yerine hazır olanı kullanmayı seçtikleri için başka insanlara ihtiyaç durumunu ortadan kaldırmışlardı. Ancak benim isteğim anıyı dinlemek değil, içinde olmaktı. Bunun için de hemen bir kaynak bulup anlattığı anıya girmem gerekiyordu.
Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama çocuklar sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikayesi.
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu