Egemen sınıfın isteği gücü sürdürmektir ve bunun tek yolu kadınları evde tutmaktır. Kadın depolitize olursa erkeği de depolitize eder. Çünkü kadınların özgürleşmesi daima toplumsal özgürleşme ile ilişkilidir.
Sevgili Virginia, seni anlıyor, duygularını paylaşıyor ve yanında olduğumu en başından bildirmek istiyorum!
Sevgili Virginia, belki de her şeye rağmen bugünleri görseydin, bir 100 yıl sonra bazı şeylerin daha da değiştiğini ve geliştiğini görecektin. Bu gelişmişliğin yanında zorbalıkları da görecektin… Bundan Dört Yüz Yıl geriye gittiğimizde,
ARTHUR SCHOPENHAUER …
Bir deha, edebi dili harika olan düşünür... Yazdıklarını okurken illaki kendinizden tespitler bulacaksınız.Arthur belki insan sevmez ama insanı çok iyi tanıyıp ve yerinde tahliller yapan bir şahsiyet.Ona hayranım.Her ne kadar katılmadığım noktalar da olsa. Açık sözlülüğü, yapmacıktan uzak olması beni en çok çeken şey.Şunu
YouTube kitap kanalımda Huzursuzluk kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/dR12B0gIkhg
"İnsanın karnı tok, sırtı pek oldu mu başkalarının yoksulluklarını okuması, merhamete gelip iç çekmesi ne tatlıdır."
Wolfgang Borchert
Onbinlerce defa okunmuş olan ve kendi açımdan 10 üzerinden 3 puandan fazlası etmeyecek bu roman
Çoğu kişinin isminden etkilenip kullanıcı adı olarak kullandığı , yarısından çoğunun ne olduğunu bilmediği hikayemizde bugün Lilith hanımefendi var.
Kim ulan bu Lilith diye kısaca bir araştırma yaptım ( hiç yaşıma başıma da bakmıyorum eşek kadar adamım nelerle uğraşıyorum görüyor musunuz a dostlar :d )
Lafı çok uzatmadan bilgiselimiz başlasın..
"Kadına Şiddete Hayır" ve "İstanbul Sözleşmesi Yaşatır" Okuma Etkinliği
Alıntı ve incelemeler:
#81006685
İstanbul Sözleşmesi Tam Metin: rm.coe.int/1680462545
Şimdiye kadar yapılan tüm etkinlikleri bir kenara bırakın. Ve şimdiye kadar okuduğunuz tüm kitapları da bir kenara bırakın.
Dikkat!
Bu satırları okumaya başlayıp, bitirdiğiniz an, en az bir kadın şiddet görmüş olacak. Belki de en az bir Kadın cinayete kurban gitmiş olacak.
Kadın...
Herkesin adını andığı ama sadece anmakla kaldığı bir varlık. Kendisi hariç herkesin onlar hakkında söz hakkı sahibi olduğu düşünülen bir varlık. Hatta benim bile bu iletiyi yazarak
Fransız düşünür Andre Comte-Sponville, Felsefeyi Takdimimdir kitabında ahlâk, siyaset, sevgi, ölüm, bilgi, özgürlük, Tanrı, Ateizm, sanat, zaman, insan, bilgelik gibi konuları olabildiğince yalın bir anlatımla ele almış.
Kitap hakkında detaylı yorum için bu videoya da bakabilirsiniz:
youtu.be/PMbnH9A_UlU
Öncelikle, eğer daha önce
"Ahmet Haşim, 1919 Anadolusunun İçler Acısı Halini Anlattığı Mektubunu" dönemin Manisa milletvekili Refik Şevket Bey'e göndermişti. Bu mektubu her Türk vatandaşının defalarca okuyup beynine kazıması lazımdır!
“sevgili refik,
ihtimal sana fazla yazıyorum. fakat ben bundan memnunum. bulunduğum noktalardan sana doğru uçurduğum bu
“Beyaz Geceler” Dostoyevski’nin, 1948 yılında, henüz 27 yaşında iken, bir gazetede yayınlanmak üzere tasarlayarak kaleme aldığı, saf, sade, sıcacık ve fazlasıyla melodramatik bir uzun öyküsüdür.
Öykünün konusu, Dostoyevski’nin hayalperest diye tanımladığı ve kendisine bir isim vermeyi dahi fazla bulduğu 26 yaşındaki sefil bir adam ile 17
"Düşünce ve yazıda özgür olmak isterim, dünya davranışımızı yeterince sınırlıyor."
Wolfgang Van Goethe
______
Osman Şahin'in okuduğum ikinci kitabı oldu. İlki otobiyografik öğelerin ağırlıkta olduğu Kolları Bağlı Doğanlar kitabıydı. Selam Ateşleri- Ay Bazen Mavidir kitabında birbirine yer yer tema, konu veya ele alınan duygu
Sanşiro romanı ile sınırlı olmayıp, Soseki’nin hayatına, külliyatına ve fikriyatına dair pek çok mevzuyu kapsayacak şekilde yazarın romanlarında da umumiyetle odak noktası olan Doğu-Batı düalitesinin perspektifiyle değerlendirilip öyle ele
Kadın ve Feminzm
Dünyada ve Türkiye 'de Feminizm(Feminizm' in Tarihçesi)
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Feministik düşünceyle tanışmam Üniversite yıllarıma dayanır. "Kadın ne değildir? "in tanımını bana öğreten yine kadınlar olmuştur. Fakat gördüğüm kadarıyla kadının ve kadın haklarının tüm dünyada geri plana atılmasının en büyük