Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dur! Ata sözünü emr-i vacip bilir misin, bitmez misin, senin bileceğin bir şey. Fakat son nasihatimi dinle: İstersen babanı katlettir, istersen Maveraünnehir'den sürersin. Bu da senin bileceğin bir şey. Ama senden son dileğim, babanın ilim yolunda yaptığı işlere, onun talebe ve üstadlarına ilişmemendir. (Timur İmparatorluğu 4. Sultanı Uluğbey kendisini tahttan indirip öldürmek isteyen oğlu Şehzade Abdüllatif'e söylüyor)
Sayfa 132Kitabı okudu
Neden sonra gözleri dergahin cümle kapısının üzerinde asılı duran mermer levhaya takıldı Ahmed'in. "Allahümme meassabirin. .." "Allah sabredenlerle beraberdir. .." "Demek ki "dedi içinden, "demek ki, ilim yolunda sabır gerektir. Sabrı olmayandan alim, alim olmayanda sabır olmaz. İlme sabır ne de çok yakışır."
Reklam
Herkese, her şeye hoşgörüyle bakmanın önemini kavradım. İslam ahlakı bunu söylüyordu. Tapduk Sultan da bana insanı sevmeyi öğretti. İnsan sevgisi her şeyin başıydı. Her öğrendiğim şeyden sonra “İlim kendini bilmektir!” cümlesini gönlüme telkin edip durmaya başladım. Bu yolculukta bir karar aldım, artık çevremde olup bitenleri buna göre okumaya çalışacak, bütün evreni, kendimi bilme yolunda bir kitap sayacağım. Öyle ya, kişi kendini bilmezse ya nice okumaktır?
Aşırıya kaçmadan gıda ve giyim için harcama yapmakta bir beis olmadığı gibi "ilim ve amelin elde edilmesi yolunda" başrolü oynayan sağlıklı bir hayat için gerekli bulunan her türlü tedbirin alınmasında da herhangi bir sakınca yoktur.
Talihsizliğimizin bir tecellisi de şudur: İlmi araştırmalar konusundaki ihmal ve uyuşukluğumuz bizi, ilmin ortaya koyuşunda daima Avrupa görüşüne bağlı kalmaya mecbur kılmıştır. Eğer biz devamlı bir şekilde İslam'ın ''ilim elde etmeyi erkek, kadın bütün Müslümanlara farz kılan'' prensibine uysaydık, çölde susuz kalan insanın ufukta parlayan seraba göz diktiği gibi, ilim yolunda Avrupa'ya göz dikmezdik.
Hadis-i Şerif
İlim öğreniniz. Zira onun Allah için öğrenilmesi haşyettir (Allah korkusunun bir gereğidir). İlmi talep etmek ibadettir. İlim müzakeresi yapmak tesbihtir. İlmi araştırmalarda bulunmak Allah yolunda cihaddır. Onu bilmeye öğretmek bir sadakadır. İlmi ehline vermek Allah'a yakınlık vesilesidir. Çünkü helâli ve haramı öğretmek cennet yolunun rehberi, kabir yalnızlığının refiki, ıssızlıkta dost, halvette iken seninle konuşandır. İlim darlıkta ve genişlikte rehberdir. Düşmanlara karşı silahtır. Dostlar yanında ziynet, garipler yanında kurbettir. Allah ilim sebebiyle bazı kavimlerin derecesini yükseltmiş ve onları hayırlılar arasına dahil etmiştir.
Sayfa 73 - SemerkandKitabı okudu
Reklam
Her kişi, gücünün yettiğince bilim yolunda ilerlemek borcundadır." Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu ?" , "Hakikat müminin kaybolmuş malıdır.Nerede bulursa alır." , " İlim Çin' de bile olsa , elde etmeye çalışınız." , " İlim, kadın erkek her müslümana farzdır." gibi ana ölçüler bu yapıya yöneltmektedir Islam toplumunu.
Sayfa 61
İki Avrupa
“Batı Olayı” karmaşık bir gerçek. Olayın kahramanı Avrupa: ama bir değil iki Avrupa var. Birinci Avrupa insanlığa âşık, hürriyetçi, adalete, terakkiye gönül vermiş, beşeriyetin refahı peşinde, İkinci Avrupa kıyıcı, çıkarlarından, kazancından başka kaygısı yok, hasbelkader eline geçen ilim tekelini insafsızca sömürmek istiyor. Her iki Avrupa'nın konuştuğu dil aynı. İkisi de “geri kalmış” ülkeleri ilim ve terakki yolunda, kendilerine yetişmeye çağırıyor. Ama efendim, elbette ki önce can, sonra canan. Batının sanayileşmiş bölgelerinde nüfus hızla çoğalmaktadır.Önce onları beslemek, yaşayış seviyelerini yükseltmek lazım, tabii siyasî bir etkinlik kazandıkları yani sözlerini dinletebildikleri ölçüde. Kıyıcı Avrupa, kendini bu işe adamış.
incil'de bahsedilen hatuna ithafen
hatunlar erkeklerden daha fazla hakikati talep ederler. hakikati de onlardan önce kabul ederler. hatunlar, hikmetli de olsa, gaflet içinde de olsa hakikat yolunda çaba sarf ederler. hakikate çağrı sesi duyulduğunda ilk önce hatunlar uyanır. ellerinde ışık (meşale,ilim) bulunur ise hatunlar bu davete icabet ederler.
Sayfa 51 - otto yayınlarıKitabı okudu
Abdülkadir Erdoğan
Talebelerden birisi okuyup icazet aldıktan sonra üç gaye güderdi. Birincisi hocanın kızını alıp damat olmak. İkincisi Konya'da mevcut 64 medreseden birinin başında müderris bulunmak. Üçüncüsü başına talebe toplayıp ilim yolunda yuvarlanmak. Bunlardan birincisini kazanan ikincisine, ikincisini kazanan, üçüncüsüne kolaylık ulaşabilirdi. İcazet alan bir hoca Medrese'nin başına geçince önüne geçilemezdi. Bildiğini iddia ettikçe on iki fenden ikisini bile bilmese medrese defterine geçirdiği talebeyi Ahfeş'in keçisi gibi karşısına geçirir onların kıymetli zamanlarını tamamen boşa geçirirdi. (...) Maksadımız her kusurdan uzak olduklarını iddia eden bir zümree içinde de böyle oyun oynayan şahsiyetlerin mevcut olduğunu anlatmaktır. Yoksa her devir ve her meslekte nezih insanların bulunabileceği kabul edilmelidir
Sayfa 110 - ve 112
Reklam
Düşünmeyi buyuran Kur'an'dır. Tarihten tabiata,soyuttan somuta gözlemşeyiş, inceleme, araştırma, düşünme, öğrenme Tanrı buyruğudur. Her kişi, gücünün yettiğince bilim yolunda ilerlemek borcundadır. "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?", "Hakikat, müminin kaybolmuş malıdır. Nerede bulursa alır.", "İlim, Çin'de de olsa, elde etmeğe çalışınız.", "İlim, kadın, erkek, her müslümana farzdır." gibi ana ölçüler bu yapıya yöneltmektedir İslam Toplumunu.
Sen kulsun,ister bir diyara Sultan,ister bir kapıda dilenci,istersen ilim yolunda nirengi,istersen cahillerin kara rengi ol,evvela kul ol.
" Sen ilme her şeyini vermedikçe o sana bir kısmını bile vermez. "
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.