"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Sorgulanmamış Yaşam Yaşanmaya Değmez.
Sokrates
Çoğu insan hayatını sorgulamadan yaşamayı tercih eder. Sorgulamadan yaşamayı da kadere bağlar ve hayatın gerçek yüzünden kaçar. Bu konuyu Sabahattin Ali’nin “İnsanların en
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Körüne körüne inanmak mı, yoksa önce sorgulamak mı? Din konusunu tabu haline getirmeyen, soru sorma cesareti olan herkesin mutlaka incelemesi gereken bir kitap. Boş eleştirilerle dolu ve sadece saldırı amaçlı olmayan, kaynaklar göstererek sebep sonuç ilişkisi üzerinden ilerleyen, Dawkins'in kendi cevaplarını verirken, bizi de kendi cevaplarımızı bulmaya iten, inanan ya da inanmayan herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap. Özellikle ahlakın dinden bağımsız olduğunu çarpıcı bir biçimde göstermesi belki de en altı çizilesi konudur.
Tanrı YanılgısıRichard Dawkins · Kuzey Yayınları · 20203,537 okunma
Tebrikler, yeni bir can kazandın. Aşağıdaki direktifleri eksiksiz bir şekilde uygularsan hepimiz bu süreci kazasız belasız atlatırız. Şimdiden, iyi yaşamlar.
1. Öncelikle 42 (Bunu her kılavuzun başına yazmamızı istiyorlar ama daha hatırlayan çıkmadı )
2. Bundan sonra bu gün hayatında önemli bir yer tutacak. İstemesen de seni bununla birlikte
Kitabı Rusça'dan Azerice'ye çevirisini Prof. Dr. Telman Hurşidoğlu Aliyev ve Vakıf Tehmezoğlu Halilov, Azerice'den de Türkçe'ye çevirisini Arif Arslan yapmışlar.
Yayıncının notu, önsöz, sunuş, Tolstoy kimdir ve 1. bölüm...
Tolstoy'un Hindistanlı alim Abdullah El-Sühreverdi' nin hazırladığı "Hz. Muhammed'in Hadisleri" kitabından derleyip
Kitapla boğuşan okurun dramı olarak bir çeşit akıl yürütme, aklındaki dağınık düşünceleri bir yazıda toplama denemesi bu okuyacağınız.
Kitabı aslında üç ayrı kitap olan
Kitap ile ilgili incelememe başlamadan önce şunu söylemek istiyorum. Eğer demokrasiye inanıyorsanız, laikliğe inanıyorsanız ya da bunlara inanıp inanmamakta sorun değil (zaten bir şeye inanmayın bence araştırın ve doğrusunu bulun.)ama tarafsız bir gözle okumanızı tavsiye ederim. Ve özellikle siyasal İslamcı bir dünya görüşüne sahip insanların
Ali Şeriati’nin gerçeklerle sizi rahatsız etmeye geldim demesi gibi Saadettin Merdin de dini konularla ilgili bilgileri Kur’an Işığı altında anlatarak, gerçekleri söyleyerek bolca miktarda rahatsızlık veriyor. O kadar çok bam teline basıyor ki, ben kitabı okurken ve alıntı paylaşırken filan gördüğüm tepkilerden tahmin ediyorum ki sitenin
Yaşamı, sanatı, toplumu, insanlığı, tarihi sorgulayan kelimelerin içinde kaybolduğunuz bir cümlede boğulduğunuzu düşünün. Elinizi tutacak bir kimse arıyorsunuz; ancak kime güveneceğinizi bilmiyorsunuz. Karanlığın içinde bir ışık görüyorsunuz; ancak o ışığın parlaklığından korkuyorsunuz. Bir çıkış var elbette, ama sorgulamak tek çözüm mü?
Kitaba başlamadan önce önümüze bir elma koyalım ve kitabın sonuna yaklaştıkça o elmanın nasıl çürüdüğünü izleyelim. Kendimi nasıl olduğunu bilmeden bu kitapta buldum. İlerki sayfalarda kendimi neden bu kitabı okuduğum cevabını aldım ve yazar şu cümle ile hoşgeldin dedi, "Kendi ölümümüzle felsefenin kapılarının önüne gelmişizdir"
Yazara
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın kalemini oldukça beğendim . Çok severek okudum Efsuncu Baba eserini. Türk klasiklerini bir çırıpıda okuyorum zaten.
Sorgulamanın gücünü, ilimin yol göstericiliğini, hurafelerin ve batıl inançların ne kadar gereksiz ve yanıltıcı olduğunu hem eğlendirici, hem bilgilendirici anlatmış Gürpınar.
.
Eserde ilk başta önümüze
Kitap inceleme konusunda çok iyi değilim açıkçası ama beğendiğim kitaplar hakkında genelde inceleme yapmaya çalışıyorum elimden geldiğince, en azından söz konusu kitabı okumak isteyen olursa belki bir faydam dokunur diye. Diktatörlük sendromu da bu beğendiğim kitaplar arasına dahil oldu. Bugün sabah 7 sularında başlayıp öğlene doğru bitirdim ve